Efendim, Kosova faciasını biliyorsunuz. Bizler de dergi olarak oradaki mazlum kardeşlerimize yardım edelim dedik. Dedik, ama bakın neler oldu!
Bir sabah beni Yardım İşleri Müdürlüğü’nden aradılar. “Beyefendi, bu Kasova’ya siz mi yardım yapacaksınız?” dediler. Ben, “af buyurunuz beyefendi, neresi dediniz?” Adam: “Kasova beyefendi.” Ben: “Orası hani şu bizim Türkçe’de Kosova dediğimiz yere yakın mı efendim? Otobüs, tren geçer mi? Yoksa at arabası ve faytonla mı seyahat edilecek?” diye hicvedince, memur epey öfkelendi: “Ha Kasova, ha Kosova. Kardeşim yani sen benimlen, yani asil bir devlet memuruylan dalga mı geçiyorsun?” diye püskürdü. Bendeniz, her zamanki munis tavrımla , “Ne münasebet beyefendi? Biz kim, denizi dalgası kim? Ha, siz neyi soruyordunuz tekrar eder misiniz rica etsem?”
Adam meramını anlattı. Bizim dergi olarak Kosova’ya yardım yapmamız için gerekli evrağı saydı döktü. Efendim, ben burada sadece istenilen bir kaç evrağı size intikal ettirmiş olayım. Buyurun:
30 adet çizgisiz boş kağıt. Resmi yazıyı yazacak memurun Türkçesi ancak “SATLIK DAYRE” yazmaya yettiği için, yanlış yaptıkça sık sık yırtılıp atılacak kağıtlar yerine düşünülmüş.
13 adet tek kapaklı dosya. Birisi evrakları koymak, diğerleri ise resmi bayramlarda müdürlüğün camlarına elişi, çiçek, böcek süsleri yapmak için kullanılacak.
235 adet vesikalık fotoğraf. Bendenizden tutun da, çaycı İsmet abimize, yan kapı komşumuz protezci Haymanalı Niyazi bey kardeşimize dek, dergiyle ilgili ne kadar arkadaş varsa, aile-akraba-taallukat herkesin fotoğrafları. Kundakta, ayakta, elma şekeri yalarken ve öğretmen kulak çekerken çekilmiş olanlar da dahil.
Derginin bütün sayıları, yazarların adresleri, işleri, hoşlandıkları yemekler, tuttukları futbol takımı, kolonya ve otobüs hattı tercihleri.
Yardım toplamaya sıhhatimin elverişli olduğunu gösterir 10 ayrı hastaneden, 40 adet doktordan rapor. Ayrıca, yardım toplamaya diye, keçileri başıma toplamaya kalkışmayayım diye ruh doktorundan “deli-manyak-mafyacı-vergi yüzsüzü değildir” kaşeli onaylı rapor.
İki adet serum şişesi, iki adet sıfır eraş negatif kan şişesi, bir adet de maden suyu şişesi. Serum ve kan, resmi dairelerde bu evrakları toplarken büyük bir ihtimalle tansiyonum düşüp, şu yaşımda bayılıp yere yığılacağım için ihtiyat olarak düşünülüyor. Maden suyu şişesini valla ben de anlamadım.
Diğer evrakları yerimiz dar olduğu için sayamıyacağım. Ama, size şu kadarını söyleyeyim. Memur sabah dokuzda başladığımız telefon konuşmasında, bütün evrakları bana saymaya devam ediyordu ki, bir ara “Aaaaaa! Yav, benim mesaim biteli on beş dakika olmuş! Arkadaş beni yarın ara, listeyi okumaya devam edeyim” dedi ve telefonu kapattı.
Bendeniz de, her saygılı vatandaş gibi bari bana söylenen evrakları tamamlayayım da yardım toplansın diyerekten hemmen işe koyuldum. Şu anda çizgisiz kağıtlar, serum, kan ve maden suyu şişeleri, diğer listeler hazır. Yalnızca dizgicimiz Mehmet’in Maraş dolaylarındaki dedesinin kardeşinin yüzelliikinci torununun damadının fotoğrafını arıyoruz. İnsanlık namına bilen, bulan varsa lütfen bize acelece iletsin. Zira, Kosova’da aç-açık bekleyenlere gönderilecek yardım bekler ama, memur beklemez azizim.
