Muhterem kaarilerim. Şu bakkal kardeşlerimin durumuna cidden pek acıyorum. Büyük büyük marketler açıldı her yanda. Adamcağızlar sinek avlıyorlar da diyemiyoruz. Malum mevsim kış. O yüzden sinek değil, ama ellerinde sineklikler, kafasına vuracak adam arıyor garibanlar. Raflar mal dolu, gönüller ise gam dolu.
Eee, sabahtan akşama dek bakkalı kalkındıracağız diye inad edecek değiliz ya! Geçen gün, hanımı ve bir-iki çocuğu alarak hipper market midir, nedir öyle bir yere gittik.
Neyse, diyeceğim nereden değil, nasıl alışveriş yaptığımız. Zira kim, bizde bu iş müstakil bir doktora tezi mevzusu olabilecek çaptadır.
Bizim hanım alışverişte pek marifetlidir. Evvela, bir ay öncesinden alışveriş listesi yapmaya başlar. Liste ilk günler, küçük bir kağıda yazılır. Günler geçtikçe, kağıtlar çoğalmaya başlar.
Ay devriyesine geldiğimizde, hanımın alışveriş listesine artık "liste" demek ayıp kaçar. Mübarek tahrir defterleri gibi tuğla kalınlığında bi eser olup çıkar. Bir ay içinde makul bi insanın üçyüz sayfa kalınlığında bi eser verdiği vaki midir? Hangi romancının, hangi yazarın böyle bi kabiliyeti vardır? Hiç görmedim, bilemem. Bizimkinde ise, ben şahidim, vardır.
Ama bizim hanım, bununla da kalmaz. O kalın eserini bir harf sırasına, bir mamül cinsine, bir gidilecek mağazaların çeşidine göre, bir de günlere göre tasnif eder. Çıkar mı size bir eserden dört ayrı eser! Hanım, beş ciltlik alışveriş ansiklopedisini bitirdiği gün, bendenize talimat verir. Ertesi gün doğruca alış-verişe gidilecek diye. Bendeniz de, hemen koltuğumdan kalkıp, temenna çakar, görev emrini alırım.
Alışveriş sabahı ailecek erken kalkarız. Dört çocuğun her birinin eline bir alışveriş ansiklopedisi cildi tutuştururuz. 66 model tosbağamıza zor-bela sığışıp, yola revan oluruz. Hanım yolda cep telefonundan muhtelif arkadaşlarıyla görüşerek, piyasayı kolaçan eder. Bana ona göre talimatlar verir. O mağaza, bu mağaza derken, akşam zeval vaktine yakın eve döneriz. Bu esnada cebimdeki akçeklerim ve dahi sinirim tükenmiş olur. Bizim tosbağanın arkasına bir de kamyonet tutar, alışverişimizi eve öyle taşırız.
Alışverişleri bu kerre eve taşımak için, Afet İşleri ve Kızılay'dan yardım talep etmek lazım gelir. Adamcağızlar, bu tabii felaketin yaralarını sardıktan sonra, kedilerini- köpeklerini, çadırlarını toplayıp mahalleyi terkederler.
Biz kalır mıyız evde başbaşa? Alışveriş poşetleri her bir odaya tavana kadar yığılır. Çocuklar, o gece bu poşetlerin üzerinde yatarlar.
Ertesi sabah, elimde büyük bir ağrı ile uyanırım. Meğer, hanıma para yetiştirmek için elimi bir günde bi-kaç yüz kerre cebime sokup çıkardığım için kaslar tahribat görmüş olur. Neyse, yine de halimize şükrederiz.
Muhterem kaariler! Söyleyin bana, alışverişsiz bir günümüz geçerse bizler ne yaparız? Sakın bu vatani hizmetimizi aksatmayalım. Haydi herkes alışverişe!