Aramak

Benim Ramazan Buruk Başladı!

Muhterem kaariler! Ramazan ayı şu asil cemiyetimiz için nedir? İftarda sahurda börektir, hoşaftır. Tokmağıyla köpek kovalayan bahşişçi davulculardır. Zamazingo gastelerin, televizyonların tesbihe, namaza, imana sarılmasıdır. Bir sene istirahat edenlerin camileri doldurmasıdır. Yani, hülasası Ramazan ayı bizde pek canlıdır, pek hareketlidir.

Efendim, benim için bu sene Ramazan pek bi buruk başladı. Yok yok, tekaüt maaşımızı alırken üşümekten, beklemekten bahsetmiyorum. Hâlâ bendeniz üstadınıza kulak vermeyen Derviş Efendi oğlumun zaman zaman bilâ-irade yaptığı zamları da kastetmiyorum. Efendim, başımıza öyle bi hadise geldi ki, ancak pişmiş tavuğun başına gelebilirdi! Zaten biz de nihayetinde öyle bi şey olduk.

Hadise şöyle oldu efendim. Ramazandan bi gün evveldi. Oturduğum köhne apartumana geldim. Adetimdir, önce posta kutuma bakarım hep. Siz muhterem kaarilerimden hayrlı haberler, havadisler, talamalar, halamalar var mı diye. Efendim, kutuyu açtım. Kutuda bi ilân duruyor. Her posta kutusu gibi benimkine de birileri bi ilân bırakmış. Sarı bi kağıda, kalitesi kendinden menkul bi matbaahanede basılmış bi ilân. “Kerratalar, herhalde Ramazan davulcusu ilânı atmışlar” deyip çöpe atacaktım ki, bi de ne göreyim! İlanın tepesinde benim şu sahifenin başındaki gençlik fotografım yok mu! Hemen ilanı okumaya başladım:

MUHTEREM KOMŞULARIM! BU RAMAZAN MÜDDETİNCE SAHUR DAVULUNUZU BEN ÇALACAĞIM İNAŞALLAH. BAŞKA KATAKOFTİLERE ZİNHAR BAHŞİŞ VERMEYİNİZ. BENDENİZDEN BAŞKASINA İLTİFAT ETMEYİNİZ. İMZA: NAFIA VEKALETİNDEN TEKAÜT REHA SÜMBÜL. NOT: BAŞKASINA BAHŞİŞ VERENLER İÇİN OKUYACAĞIM MÜTHİŞ BEDDUALAR MAHFUZDUR.

Aman Allahım! İlan okuyup bitirince, başımdan kaynar sular, bizim bozuk fırında yanan su börekleri, ne biliyim, zam dalgaları döküldü. “Bu nedir, kimin tertibidir, yine hangi düşmanım beni rezil etmek için bu tezgahı kurdu?” diyerekten hayretler içinde kıvranarak eve vardım. Hanım beni görünce endişelendi: “Bey, bey! Sana n’oldu? Benzin kül gibi” diye sual eyledi. “N’olacak hanım? Bak şuna” deyip elimdeki ilanı ona uzattım. Kadıncağız birden gülmeye başlamaz mı!

Benim cinlerim tepeme çıktı, orada piknik yapmaya başladılar: “Behey densiz kadın! Beyin bütün mahalleye rezil rüsva olmuş, sen daha neye gülüyorsun?” dedim. Hanım, kahkaha atmaktan konuşamıyor ki!: “Yahu, anlamadın mı? Sana bunu şaka yapmışlar efendi! Hani benim bilader Hasan var ya!” Hasan mı? Yahu bizim kayınbirader Zevzek Hasan’ı diyor bizim hanım. Hiç sevmem gevezeyi. “Eee, ne olmuş balyemeze?” dedim. Hanım: “Hani geçen sene Ramazan bayramında ona bi oyun oynamıştın. Biladere ikram edeceğim sütlacın içine gizlice bol tuz atmıştın da, gariban sütlacı yiyince şarbonlu koyun gibi meleyerek evden kaçıp gitmişti ya! Şimdi anlıyorum, demek onun için bilader dün benden senin fotografını istedi! Demek senin resmini ilâna basıp, sana şaka yapmış. Ama aferin vallahi bizim Hasan’a, pek iyi intikam almış!”

Efendim, hikayenin gerisini anlatmaya lüzum yok. Bizim hanım, bi kaç gündür iftarını pek şakacı Zevzek Hasan biladerinin hastanede yattığı odada açıyor.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy