Çocuk resimlerinin, boş zaman uğraşı olmanın ötesinde anlamlar taşıdığını biliyor muydunuz? Gerçekte o sevimli resimler, çocukların iç alemlerinden dış dünyaya açılan pencerelerdir. Yani ruhi durumlarının yansımalarıdır.
Çocuk resimlerine, onların halet-i ruhiyelerini anlama maksadıyla bakıldığında, çocukların sorunları, duyguları, korkuları, hayalleri ve özlemleri hakkında çok şey öğrenilebilir. Ruhsal yapının görsel mesajlarını algılamak ve yorumlamak bir uzmanlık alanı olmakla beraber, anne-baba ve eğitimcilere verilecek bazı genel ipuçları da yok değildir.
Hayatının ikinci yılında kalem tutabilen normal bir çocuk, önce dikey çizgiler sonra yatay karalamalar yaparak ilk alıştırmalarına başlar. 4. yaşa geldiğinde bazı figürleri çizebilir ve mükemmel olmasa da şekillerin içini boyayabilir. 6-7 yaşında çocuklar artık resim yapabilirler.
Resim yapma zekâ ile doğru orantılı bir beceridir. Yani üstün zekalı çocuklar yaşıtlarına oranla daha iyi resim yapabilirler. Bu, her zeki çocuk güzel resim yapar anlamına gelmemelidir.
Güzel ya da çirkin, her çocuğun üzerinde yorum yapılabilecek resimleri vardır. Okul öncesi dönemde resim konuları çocuklara empoze edilmediği için, çocuklar iç dünyalarını aktarma fırsatını sıkça bulurlar.
Okul çağında konular ve teknikler genellikle sınırlandırılır. Resim bir hobi olmaktan çıkar, mecburiyet olur. Örneğin; okul açıldı, kış geldi, yeni yıl, 23 Nisan Çocuk Bayramı gibi konular, çocukların her sınıfta hakkında resmetmesi gereken başlıklardır. Okulda yapılan resimlere bakıldığında hemen hemen bütün çocukların resimlerinin birbirine benzediği görülür. Hayal gücüne getirilen bu sınırlamalar, resim dersi bulunmayan bir öğretim kademesine gelinceye dek sürer.
Oysa konu serbest bırakıldığında veya çok genel konular verildiğinde, çocuğun ruhsal yapısını sembolik anlatıma dönüştürebilmesi mümkün olur. Manzara, aile, okul gibi konular bu çerçeveye örnektir. Üzerinde yorum yapılmak üzere çocuktan bir manzara, bir aile çizmesi isteneceği gibi, istediği herhangi bir konuda resim yapması da amaca hizmet eder. Veya eğer yırtılıp atılmadıysa, çocuğun geçmişte yönlendirilmeden, kendiliğinden yapmış olduğu resimler üzerinde de düşünülebilir. Hatta biraz daha uzman gözüyle bakıldığında, bazı ruhsal rahatsızlıkların ilk belirtilerini (otizm, içe kapanma gibi) ve normal dışı eğilimleri çocuk resimlerinden teşhis etmek mümkündür.
Bir resim; mekânın kullanımı, figürlerin yerleşimi, renklendirme, detay gibi boyutlardan analiz edilebilir. Çocuk resimlerinde güneş, anneyi temsil eder. Farklı konularla yönlendirilse de, çocuklar resimlerine güneş koymayı ihmal etmezler. Çünkü anneleri, hayatlarının odak noktasıdır. Annesiz çocukların veya annesine ilişkin sorunları olan çocukların resimlerinde güneş yer almaz. Yer alsa da tam değildir. Ya yarımdır, ya önünde bulutlar vardır veya batmak üzeredir. Özellikle, çalışan anneler çocuklarının resimlerini gözden geçirip onların ruhsal dünyalarında ne kadar yer aldıklarını, boşluklarının ne kadar olduğunu anlayabilirler.
Ayrı konularda (yangın haftası ve nevruz) olmakla beraber aynı çocuğa ait olan 1 ve 2 numaralı resim örneklerine dikkat ediniz: Her ikisinde de güneş aynı yerde ve aynı büyüklükte yer alıyor. 9-10 yaşında, çalışan bir annenin çocuğuna ait bu iki resim, anne ile olan iletişim yoğunluğunun yetersizliğini de ifade ediyor. Çocuk, anne ile günlük hayatın (uyku hariç) ancak bir çeyreğinde beraber oluyor. Tabii normalde daire şeklinde çizilmesi gereken güneşin, resimlerde bir çeyreğine yer verilmesinden anlaşıldığı kadarıyla...
Aile içi iletişim kopukluğu, anne-babanın çocuklara yönelik duygusal ayırımları, kardeş kıskançlığı çocuk resimlerinde kolaylıkla teşhis edilebilir. Gökyüzünde yer alan bulut parçaları diğer aile bireylerini sembolize eder. Güneşin önüne bir parça bulut gelmişse muhtemelen anne ile çocuk arasına giren birisi vardır; belki de yeni bir kardeş!. (Bkz. Resim 3)
Figürler ve renklendirme konusunda Resim 4 oldukça önemli ipuçları veriyor. Ev, koyu kasavetli, karamsar bir renkle boyanmıştır. Oysa dışarısı güllük gülistanlık bir görünüm arzediyor. Belli ki çocuğu evde rahatsız eden bir şeyler var veya evde bazı işler iyi gitmiyor. Perdeler kapalı. Dış kapının tokmağı yok, evin önünde yol yok, merdiven yok. Çatıda anten var ama dışa dönüklüğü ifade eden dumanı tüten bir baca yok. Bu çocuğun eve kapanıp televizyon izlediği ve sıkıldığı anlaşılıyor. Dışarıda hiç çocuk da yok. Yalnızlık çekiyor olmalı!. Nehrin üzerinde bir köprünün bulunmaması da bu içe kapanıklılığı pekiştiriyor. Zekâ açısından yaşıyla uyumlu görünüyor. Perspektif (derinlik-uzaklık) algısının gelişmiş olduğu, nehirden ve arka plândaki evlerden anlaşılıyor. Arka plandaki evler açık renkle boyanmış. Muhtemelen o evlerde yaşayan insanların kendi evindekilerden daha mutlu olduğu anlatılmak isteniyor.
Çocuk resimlerinde insan figürlerinin sağa dönük (geriye doğru bakıyor) çizilmesi içe kapanıklığı, sola dönük çizilmesi ise dışa dönüklüğü, sosyalliği, iletişime açıklığı ifade eder. Arkası dönük çizilmesi, psikolojik iletişim kopukluğunu ifade eder. İnsan figürlerinin abartılı büyüklükte, perspektif kaidelerini dikkate almayan (minyatür tarzı) çizimleri, o şahsın çocuk gözündeki önemine (olumlu ya da olumsuz yönlü olabilir) işaret eder. Şahsın diğer kişiler üzerindeki güç ve egemenliği bu şekilde anlatım bulur.
Aynı çocuğa ait 4. ve 5. sınıflarda “anneler günü” konulu iki resim (Resim 5 ve 6): Bu kez güneş yok, çünkü annenin kendisi resimde yer alıyor. Kocaman kırmızı kalp anneye duyulan sevgi ve özlemden başka neyi anlatabilir ki? Diğer çocuklar okulda. Oysa bu çocuk bugün annesiyle birlikte, ona çiçekler sunuyor. Biraz daha detayına inmek gerekirse, evdeki erkek kardeş de kendisini taklit ediyor. Onun çiçekleri daha az. Hem küçük olduğu için, hem de abinin anneyi daha çok sevdiğini anlatabilmek için... Küçük kardeş biraz hızlıca geliştiğinden, kendisinin “büyük” olduğunu anlatabilmek için yüksekçe bir yere yerleştirilmiş figürler. Bir yıl sonra çizilen Resim 6’da da benzer sembolik anlatımlar yer alıyor. Her iki resimde de “anneler günün kutlu olsun” yazısı var. Gerçek hayatta, içe dönük bir çocuğun bu cümleyi annesine söylemede oldukça zorlandığı anlaşılıyor.
Çocuklarınızın resimlerini gözden geçirme sırası şimdi sizde!.. Bakalım nelerle karşılaşacaksınız...