Efendim, memleketimiz bir kerre daha bir krize düçar oldu. Devletlülerimiz, “bu krizin çaresi de, her bi şeycik gibi elbet frengistandadır.” diyerek, Amerika havalisinden kendi halinde bi zat olan Derviş Efendi’yi memlekete acilen davet ettiler.
Derviş Efendi geldi, hoş geldi. Kendisi Amerika memleketini pek iyi bilen bir zattır. Lâkin memleketimizin ne menem bi şey olduğunu herhalde unutmuştur. Eline asa, ayağına demir çarık giyip, ardına da ibrikçibaşılarını toplayıp, ismine yakışır bi şekilde memleketi belde belde gezmesi faidelidir.Eğer reçete yazacaksa ne doktora danışsın, ne de eczacıya. Bendeniz ne güne duruyoruz? ‘Hizmet!’ denildiğinde, bütün milletimiz bana bakıp, hep bi ağızdan “Reha Sümbül! Bak seni çağırıyolar!” diye bağırmaz mı zaten? O halde, ekonomi sahasındaki engin tecrübemden bi nebze kendisine arz eyleyeyim dedim. Bedavadır, istifade ediniz. (Tabii bi makam tevcih olunursa emir telakki ederim, beklerim efendim.)
İşte benim krize reçetem (yaz oğlum):
Biiirr: Kriz niye oldu? Dolar yükseldi ondan değil mi? O zaman derhal memleket dahilindeki bütün dolarlar cebren toplanıp, güzide şehirlerimizin ana meydanlarında yakılmak icap eder. Çünkü, memlekette bunca rezalete sebep olan işte bu lanetli kağıt parçalarıdır. Kimse “amanın nerede benim güzel dolarlarım!” diye ağlayıp sızlamasın! Bizim reçetemiz acı reçetedir, bilesiniz.
Dolar kelimesi de, artık vatandaşın duyduğunda cinnet geçirdiği kemer kelimesi gibi dilimizden atılmalıdır.
İkiiii: Malumunuz, bu krizin baş mümessilleri banka tabir edilen hortum fabrikalarıdır. Çare bizde kolaydır. Bankaların hepsi hemmen bakkal dükkanlarına çevrilmelidir. Ayrıca bu bakkallarda alışverişte peşin ödeme yasak edilmeli, onun yerine veresiye yazılmalıdır. Böylece hazır yemeye alışmış bu müesseseler yerine, biraz da vatandaş hazır yemenin tadını çıkaracaktır.
Bir de büyüklerimizden bi ricam olacak: Bankaların isimlerinden akı-karayı, pamuğu-şekeri, demiri-tenekeyi atmak lazımdır. Onun yerine, Ailenizin Bakkaliyesi, Cidden Aile Bakkalı, Kulağı Kesik Market, Şaşkın Bakkal, Ne Oldum Deme Market gibi isimler konulmalıdır. Bu arada, vatandaşlarımız artık müsterih olsunlar. Zira bu bakkallardan birisi mutlaka “nöbetçi bakkal” olarak tensib olunacak, artık geceleri bebeye süt, kediye mama, obur oğlana ekmek arama derdi kalmayacaktır.
Banka sahiplerine gelince, onlar da bakkallarda tezgahtarlık yapmalı, mavi renkli önlükler giymelidirler. “Ben bakkal olmam” diye ısrar edeni olursa, onları da hortum mevzularındaki tecrübelerinden istifade etmek için hırdavat dükkanlarında kalfa olarak çalıştırmak lazımdır. Bu ensesi kalın vatandaşlarımızın yatları, fakir vatandaşlarımızın balık ekmek satması için Karaköy iskelesi yanına çekilmelidir.
Reçete daha uzun. Amma Derviş Efendi oğlumuzun daha fazla vaktini almayayım. (Oğlum yazmayı bırak! Bak hâlâ yazıyor. Dur oğlum. Aaaaa!)