Aramak

Kur'an Ayı Ne Demek?

Ramazan'ın "Kur'an ayı" olarak tanımlandığını hepimiz biliyoruz. Ancak bu tanımlamanın ne anlama geldiği konusunda herkesin sağlıklı bilgi sahibi olduğunu söylemek zor. Pek çok kimse, sırf ramazanda daha çok Kur'an okunduğu veya okunması teşvik edildiği, camilerde evlerde hatimler indirildiği, mukabeleler yapıldığı için bu aya "Kur'an ayı" dendiğini zanneder. Bu düşünce de doğru, ancak eksik. "Kur'an ayı" ifadesi çok daha derin anlamlar taşıyor.
Yüce Rabbimiz, Kur'an'da, "Ramazan ayı ki, insanlara hidayet rehberi, yol gösterici ve doğruyla yanlışı birbirinden ayıran açıklayıcı belgeler olarak Kur'an o ayda indirilmiştir" (Bakara/ 185) buyuruyor. Bu ayet-i kerimeden şunu anlıyoruz: Rabbimizin "kevnî ayetleri"nden oluşan kâinat, yine O'nun "lafzî ayetleri"nden oluşan Kur'an ile Ramazan ayında buluşmuştur. Demek ki Ramazan'ın Kur'an ayı olması, öncelikle ve özellikle Kur'an'ın bu ayda indirilmiş olması sebebiyledir. Elbette Ramazan'a kudsiyet kazandıran, sadece bu harikulâde hadise değildir. Kadir gecesinin ramazan ayı içinde yer alması ve oruç ibadetinin bu aya mahsus bir farz olarak coşku ve hassasiyetle eda edilmesi de bu aya ayrı bir özellik ve önem kazandırmaktadır.

 İlâhi Kitaplar ve Ramazan

Yukarıda değindiğimiz "kevnî ayet-lafzî ayet" buluşması sadece Kur'an'ın dünyamızı şereflendirmesiyle sınırlı değildir. Diğer kutsal kitap ve sahifelerin yeryüzüne indirildiği zaman dilimi olarak da ramazanın seçildiğini görüyoruz. Bu konuda Nebiler Sultanı A.S.'ın şöyle buyurduğu nakledilir: "İbrahim A.S.'ın sahifeleri ramazanın ilk gecesinde, Tevrat altıncı gecesinde, İncil on üçüncü gecesinde, Zebur on sekizinci gecesinde ve Kur'an da yirmidördüncü gecesinde indirilmiştir." (Teberanî) Şu halde ramazanı, ilâhi mesajların dünyayı şereflendirdiği zaman dilimi olarak görmek ve bu sebeple ramazana sadece "Kur'an ayı" değil, genel olarak "vahiy ayı" demek hiç de yanlış olmayacaktır. Bilindiği gibi Resul-i Ekrem A.S. Efendimiz dışındaki peygamberlere indirilen ilâhi sahife ve kitaplar toptan ve bir kerede indirilmiş iken, Kur'an Hz. Peygamber A.S.'a 23 yıla yakın bir zaman diliminde ayetler ve sureler halinde parça parça indirilmiştir. (İbn-i Kesir, Tefsiru'l-Kur’ani'l-Azim)

 Kadir Gecesi ve Kur’an’ın İndiriliş Zamanı

Yüce Rabbimiz yine Kur'an'ın indiriliş zamanı hakkında şöyle buyurmaktadır: "Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik." (Duhan/3) Buradaki "mübarek gece"nin, yani kutlu ve bereketli kılınan o gecenin hangi gece olduğunu da yine Yüce Rabbimiz açıklamaktadır: "Biz Kur'an'ı kadir gecesinde indirdik." (Kadr /1) Bu ayetler ile yukarıda zikrettiğimiz Bakara Suresi 185’inci ayeti bir arada düşündüğümüz zaman ortaya şu sonuç çıkmaktadır: Kur'an, Ramazan ayı içinde bulunan Kadir gecesinde indirilmiştir. Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olduğu da yine Rabbimiz’in beyanı olarak bilindiğine göre, ramazanı diğer aylardan ayıran bir başka özelliğin de, içinde kadir gecesi gibi gerçekten kadri yüce ve mübarek bir geceyi bulundurması olduğunu anlarız. Söz buraya gelmişken bir noktanın açıklığa kavuşturulmasında fayda görüyoruz: Kur'an'ın ramazan ayında ve kadir gecesinde indirildiği konusunda söylediklerimizle, Resul-i Ekrem A.S. Efendimiz’e 23 yıla yakın bir zaman diliminde bölüm bölüm indirilmiş olması arasında ilk bakışta bir çelişki varmış gibi görünüyorsa da, gerçekte böyle bir çelişki yoktur. Bu noktanın açıklamasını İbn Abbas R.A. şöyle yapar: “Kur'an dünya semasına bir kere ve toptan indirilmiş, oradan dünyaya (yani Resul-i Ekrem A.S. Efendimize) ise ayet ayet ve sure sure olmak üzere 23 yıla yakın bir sürede inzal buyurulmuştur. “

 Kur’an İle Buluşmak

Madem ki kainatın ilâhi vahiy ile buluşması ramazan ayında vuku bulmuştur, o halde bizlerin de fert fert bu ayda kalbi uyanışımızı gerçekleştirmemiz ve vahyin diriltici soluğunu bütün hücrelerimizde hissederek ramazanın feyiz ve bereketinden istifade etmenin yollarını aramamız gerekir. Kısacası tıpkı büyük alemde gerçekleşen buluşma gibi,  “zübde-i alem” olan insan da  ilâhi vahiyle buluşmasını bu ayda sağlamaya çalışmalı ve bu kutlu zaman dilimini yeni bir başlangıcın vesilesi yapmalıdır. Tabii onu hayatının her alanına, her zamanına aktararak ve onunla bütünleşerek.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy