Aramak

Mürşid Hakk’ın Kapısıdır

Şeyh Abdülgani Nablusî K.S. Hazretleri şöyle der: "Bir kimse, Allah'a giden yolda kendisine yol gösterecek olan mürşidini Cenab-ı Hakk'ın kapılarından bir kapı olarak görmelidir. Yani mürid, 'benim mürşidim Hakk'a giden kapılardan bir kapı, babullahtır.' demelidir. " Şeyh Muhammed Behrî K.S. Hazretleri de bu manayı şu mısralarla dile getirir: "Sen babullahsın ya Rasulallah Sen Hakk'ın kapısısın ya Rasulallah! Kim o kapıya varır ise Sen olmadan huzura giremez!" Nasıl Rasul-i Ekrem A.S. Efendimiz Allah'a ulaşmada bir nuranî kapı vazifesi görüyorsa, "alimler peygamberlerin vârisleridir" sırrına göre, mürşid de Allah'ın kapılarından bir kapı olmaktadır. Mevlâna Celaledddin Rumi K.S. Hazretleri, kendisinin irşadına vesile olan üstadı Şems-i Tebrizî K.S. Hazretleri için şöyle buyurur: "Mürşidim Hakk'ın kapısıdır. Çünkü Hakk'a onunla vasıl oldum." Mürid, mürşidinden gelen iyiliği Allah'ın hidayeti, şer gibi görünen ve nefsini sıkıntıya düşüren şeyleri Allah'ın bir imtihanı olarak bilmelidir. Bundan başka, mürid mürşidini Allahu Tealâ'nın esma ve sıfatlarının mazharı olarak görmelidir. Şunu da bilmelidir ki, mürşid insanı hidayete erdiremez. Rasulullah da dilediğini hidayete erdiremez. İnsanı ancak Allahu Tealâ hidayete erdirir. Kur'an-ı Azimüşşan'ın birçok ayetinde bizzat Cenab-ı Rabbü'l Alemin hidayetin ancak kendisinden olacağını açıklıyor. Başka türlü bir tasavvuf anlayışı, yanlış ve haram bir yol olacağından buna dikkat etmek gerekir. Abdulkadir Geylanî K.S. Hazretleri'nin Mektubat'ını şerh eden Seyyid Hüseyin Fevzi Paşa şöyle der: Abd (kul), rab olmaz. Rab de abd olmaz. Bu, ilâhî bir tecellidir. Nasıl ki Tur'da Cenab-ı Hak bir ağaca tecelli etti, ondan Musa A.S.'a hitab etti ve "ben senin rabbinim ya Musa!" dedi; burada ağaç rab olmadı. Rabbin ağaç üstündeki tecelliyatı oldu. Bunun gibi Rab Tealâ Hazretleri, insan-ı kâmile de tecelli eder. Ağaca tecelli eden o Allah, peygambere tecelli etmez mi? Ay'ın yarılması mucizesinde etti, Davud A.S.'ın attığı taşlar Calut'u öldürürken tecelli etti: "Habibim, o taşı Calut'a Davut atmadı. Biz attık." Allahu Tealâ ağaca tecelli eder de, ağaçtan daha kâmil olan insana etmez mi? İşte tasavvuf ehli mürşidini bu çerçevede düşünmeli, kulu rab gibi görme tuzağına düşüp, imanını ve amelini zayi etmemelidir.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy