Aramak

Nasıl Bir Tatil?

Yaz, bol güneşli günlerle birlikte aynı zamanda tatil ve eğlence mevsimi. İş hayatının yorucu temposunun içinde koşturup duranlar, sınavların cenderesinde ter döken öğrenciler ve ailelerinden uzakta yaşayanlar yaz mevsimini iple çekerler.
Çok çalışan ve yorulan bir beden ve zihnin dinlenme ihtiyacı gözardı edilemez. Ayrıca aşırı sıcakların insan üzerindeki olumsuz etkileri de bilinmektedir. Yeni iş dönemine yeterince dinlenmiş olarak başlamanın, zihinsel dikkat ve dolayısıyla iş başarısı üzerindeki olumlu etkileri herkes tarafından biliniyor. Özellikle büyük kentlerde yaşayan insanlar açık havaya, yeşile daha çok ihtiyaç duyarlar. İnsan fıtratına çok da uygun olmayan kentler, gerçekten de havaların ısınmasıyla daha bir çekilmez olmakta, insanlarda en azından “tebdil-i mekan” arzusu doğurmaktadır. Burada önemli olan tatilin gerekli olup-olmadığı değil, nasıl bir tatil olması gerektiğidir. Havaların ısınmasıyla birlikte magazin dergileri, gazeteler ve televizyonlar tatil ağırlıklı yazılara ve görüntülere yer vermekteler. Sözkonusu yayınlar sezonun gözde mekanlarını, aktiviteleriyle birlikte tanıtmakta ve adeta insanları iyi bir tatilin sadece bu tür yerlerde geçirilebileceği düşüncesine itmektedir. Ekonomik gücü yeterli olanla birlikte, yeterli imkana sahip olmayanlar da bu “büyülü” tatili, hayatları boyunca 1-2 hafta da olsa tatmış olmanın lüksünü yaşamak isterler. Elbette pek çok plan ve programın gerçekleşmesi, sahip olduğumuz ekonomik düzeyle ilgilidir. Gelir düzeyi yüksek olanlar, tatil için dünyanın farklı bölgelerini daha kolay tercih edebilirler. Fakat buna güç yetiremeyen insanların da, kendilerine uygun, huzurlu ve dinlendirici bir tatil programı yapmaları pekala mümkündür. Hepimizin çevresinde, yaşadığımız yere yakın doğa harikası yerler bulunmasına rağmen onlara burun kıvıran ve medyanın özendirdiği tatil yörelerini arzulayan insanlar vardır. Gidilemeyecek yerleri ısrarla arzu etmek insanlarda bir tutku haline dönüşmektedir. En doğrusu, medyatik tatil anlayışından etkilenmemek. Bunu başarabilmek biraz da “iş dışı zaman” ve “tatil” kelimelerinden neler anlamamız gerektiğini bilmekten geçiyor. Zamana yeminle başlayan Asr Suresi’ni bu durumlarda tekrar gözden geçirmek gerek. İmam Şafii (Rh.A) bu sure için: “Eğer insan derinlemesine düşünürse, yalnızca bu sure onun hidayeti için yeterlidir” der.

 Tatil Asla Bir Boş Zaman Dilimi Değildir

Tatil; öncelikle dinlenme ve seyahati çağrıştırmasına rağmen bir boş zaman olarak algılanmamalıdır. Hepimizin hayatında, yapma arzusu ve sorumluluğu duyup da ertelediğimiz işler, projeler vardır. Ev, aile özellikle de çocuklarla ilgili pek çok eğitim ağırlıklı tasarı, günlük koşturmanın telaşı içinde kaybolmaktadır. Tatili, kendimiz için yapabileceğimiz pek çok aktivite bir yana, çocuklar için de kolayca kullanabiliriz: - Tatil babalar için harika bir fırsattır. Çünkü babalar, çocuklarına anneler kadar zaman ayıramazlar. Hatta anne çalışıyor olsa bile onlar kadar çocuklarına yakın olamazlar. Halbuki eğitim yalnızca annenin işi değildir. Baba yakınlığı ve örnekliği çocuğun ruhsal gelişimi için çok önemlidir. İster okul öncesi, ister okul sonrası hangi yaş olursa olsun, çocuğun babasına duyduğu ihtiyaç, annesine duyduğu ihtiyaçtan sonra ikinci sırada gelmektedir ve çok önemlidir. Çocukla birlikte bir uğraşı paylaşmak, onunla konuşmak babaları fazla yormayacağı gibi, çocuk için de unutulmaz anlar olarak kalacaktır. - Tatil, özellikle okul dönemindeki kentli çocuklar için tabiatı tanıma, sevme ve koruma duygularını geliştirmenin en uygun zamanıdır. Çocuğa gördüğü bitkilerin, canlıların adlarını söylemek, eğer biliniyorsa özelliklerinden bahsetmek, onun duygu ve bilgi dünyasına, sevme gücüne büyük katkılarda bulunacaktır. İnsanoğlu için en uygun tabii ortamın oluşumunda tartışılmaz yerleri bulunan bu canlıları korumanın, insanlığın geleceğini korumak olduğuna dikkat çekilmelidir. Çocuklar dünyayı biz yetişkinler kadar  çıplak gerçekliğiyle algılayamazlar. Onların dünyasında dönemlere göre herşeyde varlık görme, hayali arkadaşlar ve masalımsı unsurlar vardır. Bu nedenle bir çocukta tabiat sevgisi ve çevre bilincini oluşturmak, bu konuda duyarsız bir yetişkini eğitmekten çok daha kolaydır. - Tatil, çocuklara ders kitaplarının dışında da kitaplar olduğunu öğretme vaktidir. Kitabı olan bir medeniyetin mensupları olmamıza rağmen, okuma alışkanlığımızın yüksek olmayışı düşündürücüdür. Çocuklar, bizim yetiştiğimiz dünyadan daha farklı ve hızlı bir dünyada büyüyorlar. Bir bilgi sağanağı altındalar ve bir yarışın içindeler. Başarılı olmalarını istediğimiz kadar, düşünen ve düşünce üretebilen insanlar olmalarını da istemeliyiz ve onları kitaba yönlendirmeliyiz. Her anne-baba çocuğunun okuma alışkanlığı kazanmasında, okuldan daha etkin bir konumda olduklarını bilmelidir. “İnsana verilen ömür bir buz gibi erimektedir.” Tatil, bütün işlerimizi askıya alacağımız, bize ihtiyacı olan insanlardan ısrarla kaçacağımız bir zaman dilimi değil; sadece yaşadığımız hayatın iç karartan rengini biraz yeşil biraz da maviye dönüştüreceğimiz bir iyileşme ve dinlenme dönemidir.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy