Oyuncaklar, vazgeçilmez oyun araçlarıdır. Ama her oyuncağın her yaş ve dönem için uygun olmadığı gerçeğini unutmamalıyız.
Oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır.
Yürümeye başladığı andan itibaren daha bağımsız ve kendine özgü kuralları olan bir çocuk buluruz karşımızda. Süt çocukluğu döneminde sürekli yatan ve anneye tamamıyla bağımlı olan çocuk, yürümeyi öğrenmesiyle artık kendine göre bir dünya kurmaya başlamıştır bile. Algıları daima dış dünyaya dönüktür. Her an öğrenmektedir. Gördüğü, işittiği ve dokunduğu bu dünya onun için bir bilmecedir. O da bu bilmeceyi araştırmaya bayılmaktadır. Bu keşif zevki uğruna çevresindeki bir çok eşyaya zarar verir, kırar, kitapları yırtar. Ve aslında bütün bunların zararından habersizdir, sadece masum bir öğrenme arzusuyla hareket eder.
Oyun ve oyuncaklar onun için daha bir önem kazanır. Öğrendiklerini, gözlemlediklerini oyuna büyük bir ustalıkla aktarır, onları oyun malzemesi olarak kullanır. Konuşamadığı, bir köşede yattığı dönemlerde bile çocuklarımız tarafından gözleniriz. Onun oyunlarında biraz da kendi tavırlarımızı buluruz.
Oyun esnasında yalnızca bizleri taklit etmekle kalmaz, kendinden bir şeyler de katar. Oynarken onun kendini geliştirme ve üretme çabalarına tanık oluruz. Yaptıkları ve ürettikleri kendisi için çok önemlidir. Başarabilmenin hazzını tadar. Kuralları kendisi koyar, oldukça özgür davranır oynarken. Küplerle yaptığı kule onun için çok önemlidir. Şekil vermeye çalıştığı kağıtlar ya da hamurlar büyükler tarafından bozulduğunda çok tepki gösterir.
Üzüntü ve kaygılarını da oyunla ifade eder. Oyuncaklara karşı tavrı duygularını ele verir. Annesine ya da kardeşine kızan bir çocuğun bebeğini dövdüğünü görürüz. Fiziksel gelişim ve sosyalleşme için de gereklidir oyun. Bencillikten sıyrılabilmeyi, oyuncaklarını başkalarıyla paylaşabilmeyi, kendi hakkını korumayı, başkalarının hakkını gözetmeyi oyun esnasında öğrenir.
Ya Oyuncaklar?
Çocuk eğitiminde oldukça önemli bir işlevi olan oyunun, beklenilen yararı göstermesi biraz da oyuncakların niteliğine bağlıdır. Onun oyundan öğrenecekleri ne tür oyuncakları olduğuna, ona ne gibi oyun araçları sağladığımıza, çocukla birlikte oynamayı bilip-bilmememize ve çocuğa kendi başına oynamayı öğretmemize bağlıdır.
Oyuncaklar, vazgeçilmez oyun araçlarıdır. Ama her oyuncağın her yaş ve dönem için uygun olmadığı gerçeğini unutmamalıyız.
Oyuncakların çocuklar için önemli olması, oyuncağa dayalı dev bir sektör meydana getirmiştir. Bugün istediğimiz bir oyuncağa ulaşmak maddi durumumuz elverdiği ölçüde problem değildir. Onlarca çeşidin bulunduğu bir mağazaya girdiğimizde hangisini seçeceğimiz problem olarak karşımıza çıkar.
Bilinçsiz tüketim alışkanlığının bütün handikapları oyuncak seçiminde de geçerlidir. Çoğu yetişkinler, çocuklarının ihtiyaç duyduklarını değil, kendi hoşlandıklarını alırlar. Ve hiç de iyi yapmazlar.
İyi Oyuncak Nedir?
Bizim oyuncak deyip geçtiğimiz nesnelerin de -eğer onları çocuklarımız için alıyorsak- bir takım özelliklere sahip olması gerekiyor.
Uzmanlara göre iyi bir oyuncak:
* Tehlikesizdir. Keskin kenarlı, sivri uçlu değildir. Zehirli bir maddeden yapılmamıştır, zehirli bir boyayla boyanmamıştır. Kolay kırılmaz ve çocuğun yutabileceği küçüklükte değildir.
* Dayanıklıdır. Burada çocuğun oyuncağa karşı tavrı, onu nasıl kullandığı da önemlidir. Ama dayanıklı maddelerden ya da tahtadan yapılmış olanlar daha uzun ömürlüdür.
* Oyuncağı çocuk idare edebilmelidir. Yani oyunun %90’ı çocuk tarafından yürütülüyor, %10’u oyuncakla sağlanıyorsa bu iyi oyuncak demektir. Oyunun %90’ını oyuncağın, %10’unu çocuğun sürdürdüğü oyuncak ise iyi değildir. Örneğin pilli bir bebek ya da tren gibi oyuncaklar, oyunun tamamına yakınını yerine getirir. Çocuğa sadece oyuncağı işleten düğmeye dokunmak kalır. Oysa çeşitli biçimlere sokulabilen tahta küplerle, oyun hamurlarıyla oynayan çocuk oyunun %90’ını kendisi sürdürür. Bu tür oyuncaklar çocuğun kendine güvenini ve yaratıcılığını geliştirirler. Çocuğa ne kadar az, oyuncağa ne kadar çok iş düşerse, çocuğun üretkenliği, zekâsının kıvraklığı o oranda geri kalacaktır.
* Eğlencelidir. İyi bir oyuncak hem eğitir, hem de eğlendirir. Pille çalışan oyuncaklar ilk anda oldukça eğlenceli gelir çocuğa. Fakat bir kaç saat sonra bütün cazibe yok olur, tek düzelik başlar. Çocuk oyuncağın içini merak eder ve bir şekilde onu bozar. Eğlenceli oyuncak, başarmanın, üretmenin hazzını tattırandır.
* İyi oyuncak çocuğun yaşına ve gelişme dönemine uygun olanıdır. Bunun için de çeşitli eğitim kitaplarından yararlanılabilir. Oyuncak ve çocuk gelişimi arasındaki paralelliği kuramadığımız taktirde hem çocuğa yeterince yardımcı olamayız, hem de fazladan harcama da yapmış oluruz.
Her Pahalı Oyuncak, İyi Oyuncak Değildir
Çocuğun gelişimi için gerekli olan oyuncakların bazıları pahalı olabilir. Bu, bütün “iyi ve uygun” oyuncaklar için geçerli değildir. Evlerimiz oyuncak üretmek için ideal mekanlardır. Çocuğun fiziksel ve zihinsel becerilerini geliştirebileceği, oynarken eğlenebileceği malzemelerin bir çoğu, en mütevazi evlerde bile vardır. Yeter ki çocuk için oyunun önemini kavrayabilelim. Hayal gücü, oyuncak icad etmede büyüklere de lazımdır. Bizlerin işe yaramaz olarak gördüğü bir çok eşya, çocuk dünyası için çok anlamlı ve eğiticidir. Karton kutular, boş makaralar, kese kağıtları, tahta parçaları, şapkalar, eski posta kartları, artık yün ve kumaş parçaları çocukların yeni oyunlar üretebilecekleri malzemelerden yalnızca bazılarıdır. Dikiş bilen anneler, ablalar tarafından evde artık kumaşlardan dikilen ve içine pamuk doldurulan bebekler, tekerlekleri makara olan tahta arabalar bir çoğumuzun çocukluğunda unutulmaz bir yere sahiptirler.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, çocuğa sürekli yeni oyuncaklar alınmaması gerektiğidir. Bu, onun kişilik gelişimi çin yarardan çok zarar anlamına gelir. Yeni oyuncağa şartlanan çocuklar müsrif ve doyumsuz olurlar. Farklı oyun üretebilecekleri işlevsel oyuncaklarıyla oynamaktan vazgeçerler ve yeni oyunlar üretemezler.
En İyi Oyun Arkadaşları: Anne-Babalar
Çocukların oyun arkadaşları yalnızca oyuncak ve diğer çocuklar değildir. Biz büyüklerin düştüğü en büyük yanılgılardan biridir bu düşünce. Çocuğa iyi oyuncak ve oyun arkadaşı sağlamak çok önemli, fakat yeterli değildir.
Çocuklarımızın en fazla tercih ettikleri oyun arkadaşları anne-babalarıdır. Günlük işlerin, koşuşturmanın arasında sıkışıp kalan yetişkinler, çocukların oyununa katılmak için istek duymazlar çoğu kez. Ve yine çoğu yetişkin bunu gereksiz görür. Burada Rasûl-i Ekrem’in (A.S.) çocuklara karşı hassas ve merhametli tavrını hatırlamalıyız. O’nun çocuklarla içtenlikle ilgilenişi, onlarla oynamaktan kaçınmayışı bizler için örnek olmalıdır.
Çocukla oynamak aslında yetişkinlere de iyi gelecektir. Çünkü çocuk dünyası çok zengin, renkli ve neşe doludur. Kolay şeylerden zevk alıp, iyimser olmaya büyüklerin de ihtiyacı vardır. Bu konuda çocuklarımızdan daha iyi öğretmen bulamayacağımızı bilmemiz gerekir.
Oyun, uygun şartları yerine getirildiğinde çocuk için harika bir öğrenme, eğlenme, hayatı algılama ve tanıma yoludur. Unutmayalım, “oynamayan tay, at olmaz.”