Aramak

Pokemon Gitti Ama...

Çoğunlukla gazetelerde ve ekranlarda gördüğümüz acı olaylar bizim başımıza gelmez zannediyoruz. Ama bundan emin miyiz? Bir düşünürsek, kendini Pokemon zannedip pencereden atan, yani uçtuğunu zanneden zavallı yavrucaklar, birçoğumuz gibi dördüncü-beşinci katlarda yaşıyordu. Yani yeryüzüyle bağlantısı kopmuş ve hayal aleminde yaşar gibi. Pokemon dizisi yayından kaldırıldı diye tehlike bitti zannedilmesin. Daha neler var! Mesela Peter Pan çizgi filmi çok yakında Pokemon faciasının boşluğunu dolduracak gibi gözüküyor! Tabii bizler olan-bitene seyirci anne-babalar olmaya devam edersek...
Çocuklarımız, uzun yıllar sürecek olan eğitim maratonunda bir nefes almak üzere sömestr tatilindeler. Bazı ebeveynler, dersleri aksamasın diye çocukları atari, bilgisayar ve playstation oyunlarından uzak tutuyorlardı. Şimdi tatildeler ve oyunlar serbest! Ayrıca büyük ihtimalle çizgi filmler de bütün kanallarda iki katına çıkacak. Yani bu tatilde de çocukların kendi dünyalarına gömülmeleri ve zamanlarını tüketmeleri için her şey hazır! Sanal oyunların ve çizgi filmlerin çocuklarımız üzerindeki etkilerine bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Hatırlayacaksınız, Eylül 2000 sayımızda Pokemon isimli çizgi filmin çocuklar üzerindeki etkilerinden özetle bahsetmiştik. Maalesef bu etki vahim sonuçlar da doğurdu ve iki yavrumuzun ölümüyle sonuçlandı. Bunun yanında diziyle igili başka tepki ler de vardı. Çünkü cipslerin içinden çıkan pokemonlu tasolar okullarda karaborsa olmuştu. Eğitimciler büyük sıkıntılar yaşadılar. Bu çocukca oyunlar hırsa dönüşünce, biliyoruz ki evden para çalmanın veya kumara alışkanlığın temelini oluşturuyorlar. Sonuçta Pokemon yayından kaldırıldı. Yazık ki, bütün dünyada bir endüstriye dönüştürülen bu filmlerden birileri servet kazandı. Bizim elimizde ise çocuklarımızın kişiliğinde oluşan derin izler kaldı. Deyim yerindeyse, birileri bizim cebimizden ve çocuklarımızın sırtından servetler kazanıyorlar. Üstelik, çocukluk zaaflarından yararlanarak gelecek nesillerin ruh sağlığını heder etme uğruna! Önce bir hayali karakter üretiliyor, sonra çizgi filmiyle, tasosuyla, tişörtü ve şapkasıyla, yorganıyla-yastığıyla o tip üzerine bir endüstri oluşturuluyor. Ve sonuçta olan bize ve çocuklarımıza oluyor. Bilmem dikkatinizi çekti mi, bilgisayar oyunları da ayrı bir facia. Komşu çocuklar anlatıyor: Arkadaşları yeni bir oyun CD’si almış. Bu oyunda çocuk yuvasından bir çocuk alıyormuşsun. Evine götürüp onu bodrumda kesiyormuşsun! Çoğu bilgisayar oyununda bir tek konu bulunur: Kan ve vahşet! Yerlilerle beyazların, sözde iyilerle kötülerin, insanlarla robotların kıran kırana savaş maceraları, kan-revan içindeki ekranlar, çığlıklar, iniltiler... Emin olun, bu sesleri uzaktan duyunca bile insanın tüyleri ürperiyor. Çocuklarımız ise ölüm ve işkence provaları yapıyorlar. Bunun adı oyun ve onlar eğleniyorlar!.. Oysa bütün eğitimciler ve psikologlar, çocukların bu gördüklerini gerçek hayata aktarma eğiliminde olduklarını söylüyorlar. Amerika’daki çocukların silahla kendi okullarını basıp katliam yapmasının arkasında sizce ne var? Ne yapabiliriz? Onlara mümkün olduğunca zararsız -evet, en azından zararsız-, mümkünse faydalı olabilecek seçenekler oluşturabilirsiniz. Onlarla arkadaş olmaya çalışın. Kendi çocukluğunuzun o güzelim oyunlarını öğretin, onlarla oynayın. Mesela  birkaç harf seçerek onlardan kelime türetme veya harf tahmin ederek belirlenen kelimeyi bulmaya çalışabilirsiniz. Sizler çocukken neler yapıyordunuz, hatırlamaya çalışın. Tatil mutlaka gezilerle, lüks kayak merkezlerinde geçmeli, veya eğlenilmeli gibi şartlanmalar çocuklarımızı yıpratmasın. Siz de gözlemlemişsizdir, çocuklar grup oluşturunca televizyona ilgileri azalıyor. Pekâlâ grup oluşturmalarına yardımcı olabiliriz. Ve en önemlisi: toplum olarak çocuklarımızı korumak için bu tür zararlı yayınlara meşru ve uygun yollarla tepkimizi dile getirmeliyiz. Ancak bu şekilde kendi çocuklarımızın hayatında birer figüran olmaktan kurtulur, etkin ve aktif ebeveynler olabiliriz.  
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy