Aramak

SANDIK GÜVENLİĞİNİN GÖLGESİNDE KALAN SEÇİM

1 Nisan tarihi itibariyle, 2014’ten bu yana gerçekleştirilen yedinci seçimi geride bırakmış bulunuyoruz. 2002’den sonra oldukça istikrarlı bir çizgi yakalanmışken, 2013-2019 arası Türkiye’de yaşanan siyasal ve toplumsal gerilimler sistem değişikliğini gündeme getirdi ve cumhurbaşkanlığı ile başkanlık seçimleri de dahil üzere oron ayda bir sandığa gitmiş olduk. Bu satırlar kaleme alınırken, İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi ihtimali değerlendiriliyordu. Şayet, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yapılan başvuruyu kabul ederse, İstanbul’da yaşayanlar olarak 2 Haziran tarihinde yeniden sandığa gitmek durumunda kalacağız. Beş yıllık hikâyenin serencamının hayırlı olması tek temennimiz tabii ki.

31 Mart Seçimleri, ortaya çıkan neticeden ziyade uygulamadaki spekülasyonlarla uzun süre tartışılacak. Kuşkusuz iktidar partisinin bu süreçten alacağı çok ders var. Ancak mevzunun kafa karıştıran ve sonucu şaibeli hale getiren şey, yasaya aykırı şekilde sandık başkanı yapılan kamu görevlileri ve askerî personeller, dağlara taşlara seçmen kaydı yapılması gibi pek çok usulsüzlük. 1 Nisan sabahı yapılan açıklamaya göre Millet İttifakı’nın adayı Cumhur İttifakı’nın adayından 29 bin küsur farkla seçimi kazandı. Ancak, haklı gerekçelerle yapılan itiraz sonucu birkaç ilçede oyların yeniden sayılmasıyla -ki bu rakam İstanbul genelinin yüzde onuna tekabül ediyor- Cumhur İttifakı adayının 16 bin küsur oyunun başka partilere kaydırıldığı ortaya çıktı! İstanbul genelinde tüm oyların yeniden sayılması halinde, seçimi Cumhur İttifakı’nın adayı kazanmış olma ihtimali vardı. Fakat YSK, İstanbul’da tekrar sayım yapılması talebini reddetti. AK Parti’li yetkililerin olağanüstü itiraz başvurusu da İl Seçim Kurulu tarafından kabul edilmedi. Üstelik, YSK’nın olağanüstü itiraz sürecinin başlaması nedeniyle mazbatanın verilmemesine ilişkin yazısını beklemeden harekete geçti ve Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’na başkanlık mazbatasını takdim etti. Cumhur İttifakı’nın iki üyesi olan AK Parti ve MHP, seçimin yenilenmesi talebiyle bu kez de YSK’ya başvurdu. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi, şayet itiraz YSK tarafından kabul edilirse 2 Haziran’da yeniden sandık başına gideceğiz. Eğer itiraz reddedilirse, o zaman Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu 2023’e kadar İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapacak.

CHP’nin tek parti olduğu yılların ardından, 1950’den bugüne kadar yapılan hiçbir seçimde böyle bir spekülasyon yaşanmamıştı. 2014 Yerel Seçimleri’nde Yalova’da ortaya çıkan tablo kabul edilmemiş, YSK seçimin yenilenmesine karar vermiş ve maratonu AK Parti kazanmışken, ikinci kez yapılan seçimin galibi CHP olmuştu. Millet İttifakı’nın seçimi kazandığı Ankara’da da sonuca itiraz edilse de, aradaki fark değiştirilemeyecek kadar net. Dolayısıyla zaten Ankara’da herhangi bir ısrar söz konusu olmadı. Ancak, İstanbul’da farkın 29 bin oy olmasından öte ortaya atılan vahim iddialar seçimin meşruiyetine zarar veriyor. Dolayısıyla 2 Haziran’da sandık kurulsa da, mevcut durum kabul edilse de uzun yıllar konuşulacak bir sayım süreciyle karşı karşıyayız.

Konunun spekülatif tartışmaları bir yana, milletin verdiği mesaj oldukça önemli. AK Parti, bir süre önce metal yorgunluğu söylemiyle bazı belediye başkanlarını değiştirmiş ve toplumun siyasetteki çürümeye karşı tepkisini dikkate alarak bazı adımlar atmıştı. Fakat genel tabloyla büyük şehirlerdeki sonuç değerlendirildiğinde milletin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güveninin devam ettiği, ancak AK Parti’nin içerisinde bulunduğu halden rahatsız olduğu anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da milletin iradesinin her şeyin üzerinde olduğunu söyleyerek gerekli dersin çıkarılacağını vurguladı. AK Parti’nin çıkan neticeyi iyi değerlendirip, önümüzdeki günlerde mesajın alındığını gösteren adım atması gerekiyor.

Son olarak kritik bir meselenin altını çizelim. Yakın coğrafyamızda peş peşe, ilginç olaylar yaşanıyor. İsrail’in Golan Tepeleri’ne tasallut etmesi, Sudan’da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’e yapılan darbe, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, S-400 - Patriot - F35 tartışmaları düşünüldüğünde, yerel seçim sonuçlarının ayrışmada değil, birleşmeye vesile olması gerekiyor. Öyle ya da böyle, bu ülkede hep birlikte yaşıyoruz ve olası bir saldırı halinde bedelini hep beraber ödeyeceğiz.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy