Aramak

Unutulan Bir Güzellik: Ebru

Türk sanat tarihinde özel bir yere sahip olan ebru, güzellik anlayışımızdan doğup gelişmiş en önemli kağıt sanatlarımızdan biridir. Ebru, bir takım tabii güzellikleri, tabiattaki oluşumlarına olabildiğince sadık kalarak ve gönülden gelen bir renk coşkusuyla, su üzerine nakşedip, oradan kağıda aktarmak ve kağıt üzerinde yaşatmak sanatıdır. Görmek isteyen bir gözle bakıldığında, bazen gökyüzünde ahenkli bir bulut kümesi, bazen bir mermer kesitindeki hareli billurlar veya bir damar, bazen suya susamış toprağın yüzündeki çatlaklar manzumesi, bazen bir avuç kumda oluvermiş ahenkli bir desen, bazen rengarenk bir çiçek bahçesi etkilerini aktarabilen ve sanatkara sonsuz anlatım imkanı sağlayan bir sanattır. Arifi’nin 1539-1540 tarihli Guy-i Çevgan adlı eseri (Topkapı Sarayı, Hazine 845’de kayıtlı), ebru sanatımızın tarihi açısından oldukça önemlidir. Bu eserin her yaprağının kenarı ebruludur. Yine ebru hakkındaki bilgilerin bir araya getirildiği 1608 tarihli Tertib-i Risale-i Ebri’deki bilgilere dayanarak, bu sanatın en az 500 yıldan eski bir Türk sanatı olduğunu söyleyebiliriz. Ebruya özellik kazandıran, bu sanatın oluşumunda kullanılan maddelerin, sanatçının istediği etkiyi yapabilmesine imkan sağlayacak yapıda olmalarıdır. Boya tanecikleri özenle sıkıştırılabilir ya da dağıtılabilir. Kitrenin kıvamı, boyanın yapısı, boya-su oranı, kullanılan ödün cinsi ve miktarı, boyayı tekneye atan elin becerisi ve tecrübesi ebrucuyu gönlünden geçen ve hayalinde canlanan sonuca ulaştırır. Ebru yapımında kullanılan ana malzemeler; su, tekne, fırça, öd, kağıt ve boyalardır. Ebru; laleli, papatyalı, çiçekli desenleriyle yeniden ayrı bir güzel sanat dalı olma hüviyetini, belki yaşadığımız yüzyılda kazanacaktır. Doğu sanatlarında usta-çırak düzeni, maalesef kaybetmekte olduğumuz, hatta kaybettiğimiz en kıymetli sanat aktarma ve yaşatma yoludur. Bu sistem her ne pahasına olursa olsun ihya edilmelidir. Kaybetmek üzere olduğumuz bu güzel sanatımızın, organize müdahaleye ihtiyacı vardır. Ebru sanatı, gelecek nesillere aktarılmalıdır; ama kişiden kişiye özel gayretler veya lütuflarla değil, planlı, programlı ele alınmak suretiyle... Batı dünyasında, artık ebru taklidi yağlıboya, guaj veya suluboya resimler çıkıyor. Bunlar sanat adına denenmesi gereken yenilikler elbette, ama birileri onu kendine mal etmeden önce, ebru sanatına sahip çıkmamız ve onun kendine has özelliklerini de korumamız gerekiyor.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy