Aramak

Uyûbü’n-Nefs ve Müdâvâtühâ

EBU ABDURRAHMAN MUHAMMED ES-SÜLEMÎ K.S.

Kendi yaptığını beğenmek, başkasınınkini kötü görmek

Kusur: Nefsin kusurlarından biri de kendi yaptığı işleri güzel bulmasıdır. Başkasının yaptıklarını veya kendi yaptıklarına ters olan işleri ise kötü görmesidir.

Tedavisi: Nefsi itham edip kusurlu bulmaktır. Çünkü nefs durmadan kötülüğü emreder. Diğer taraftan insanlara karşı güzel zan beslemektir. Çünkü kimse akıbetin ne olacağını bilemez.

Nefse karşı şefkat

Kusur: Nefse şefkat gösterip acımak; isteklerini yerine getirmektir. (Yani Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına uymak hususunda kişinin kendisini zorlamaması, rahatına bakması. İstekleri hususunda kişinin kendisini şımartması.)

Tedavisi: Nefse şefkat göstermekten kaçınmak ve olabildiğince nefsin istekleriyle meşgul olmamaktır. Nitekim dedem Ebu Amr Sülemî rahmetullahi aleyhin şöyle dediğini işittim: “Her kim için nefsi değerli olursa, onun nazarında din önemini kaybeder.”

Nefse arka çıkmak

Kusur: Kişinin nefsi için intikam alması, düşmanlık yapması ve öfkelenmesidir.

Tedavisi: (Durmadan kötülüğü emreden) nefse düşmanlık ve ona buğz (nefret) halinde olmaktır. Bunun yanında dine muhabbet beslemek ve Allah Tealâ’nın haram kıldıklarının yapılmasına kızmaktır. Nitekim rivayet edildiği göre Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem kendi nefsi için hiçbir zaman intikam almamıştır. Fakat Cenab-ı Hakk’ın haram kıldığı şeylerin çiğnenmesi durumunda (Allah için) gerekli ikaz ve cezayı uygulamıştır.)(Buhârî, Menâkıb 23)

Görünüşle uğraşıp içi ihmal etmek

Kusur: Nefsin başka bir kusuru da insanlara güzel görünmek için zâhirini düzeltip güzelleştirmekle uğraşmaktır. Bunun yanında Allah Azze ve Celle’nin nazar ettiği iç âlemini ıslah etmekten gafil olmak ve onu ihmal etmektir.

Tedavisi: Kulun, ancak Allah Tealâ’nın kalplerine koyduğu miktara göre insanların kendisine ikram ettiğini, bunun dışında bir ikramda bulunmadıklarını kesin olarak bilmesidir. Ayrıca kalbinin Cenab-ı Hakk’ın nazar ettiği yer olduğunu ve iç âlemini düzeltmenin insanların baktıkları dış görünüşünü düzeltmekten daha önemli olduğunu bilmesidir. Allah Tealâ mealen şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisâ 1)

Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem ise şöyle buyurur: “Muhakkak ki Allah sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz. Kalplerinize ve yaptığınız amellere bakar.” (Müslim, Birr 10; İbn Mâce, Zühd 9)

Rızık kaygısı

Kusur: Nefsin diğer bir kusuru da Allah Tealâ’nın kefil olduğu rızka gereğinden fazla önem vermek ve rızık için endişe etmektir. Allah Tealâ’nın kendisine farz kıldığı amellere ise çok az önem vermektir.

Tedavisi: Kişinin, Allah Tealâ’nın kendisini yoktan yarattığını ve rızkına kefil olduğunu (yakînen) bilmesidir. Nitekim Hak Tealâ mealen şöyle buyurmaktadır: “Allah sizi yaratan, sonra size rızık verendir.” (Rûm 40)

Cenab-ı Hakk’ın kendisini yoktan yaratmasına şükretmeyen kimse, elbette O’nun rızıklar ihsan etmesine de şükretmez. Bununla birlikte kul, Allah Tealâ’nın kendisini yaratmasında şüpheye düşmediği gibi rızkı hususunda da asla şüpheye düşmemelidir.

Hâtim-i Esam kuddise sırruhû demiştir ki: “Hiçbir sabah yok ki şeytan bana vesvese verip şöyle demesin: ‘Bugün ne yiyeceksin, ne giyeceksin ve nerede ikamet edeceksin?’ Ben de ona ‘Ölümü tadacağım, kefen giyeceğim ve mezarda ikamet edeceğim’ diye cevap veririm.”

Çok konuşma isteği

Kusur: İnsanlarla çok konuşmayı sevmesi, sırf başkalarına aktarmak ve süslü sözlerle insanların kendisine yönelmesini sağlamak için derin meselelere dalması da nefsin kusurlarındandır.

Tedavisi: Öncelikle kişinin bildikleriyle ve söyledikleri ile kendisinin amel etmesi gerekir. İnsanlara sözleriyle değil yaptıklarıyla ve haliyle nasihat etmesi, güzel örnek olması lazımdır.

Allah Tealâ’nın Hz. İsa aleyhisselama şöyle buyurduğu rivayet edilir: “İnsanlara vaaz etmek istediğinde öncelikle kendi nefsine vaaz et. O vaazı kendin kabul edip yerine getirdiğin vakit insanlara nasihat et; aksi takdirde benden hayâ et (utan).”

Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “İsra (miraç) gecesi ateşten makaslarla dudakları kırpılan bir topluluğun yanından geçtim. ‘Ey Cebrail, bunlar kimler?’ diye sordum. O, ‘Bunlar senin ümmetinin hatipleridir. Onlar insanlara Allah Tealâ’nın bildirdiği iyilikleri emrediyor, kendi nefslerini unutuyorlardı. Bunlar Allah’ın Kitabı’nı okuyorlar da hiç akıllarını kullanmıyorlar mı?’ diye cevap verdi.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/180; 231-239)

Günahlara düşkünlük

Kusur: Nefsin başka bir kusuru da çok günah işlemek ve kalp katılaşıncaya kadar Hak Tealâ’nın emirlerine muhalefet etmektir.

Tedavisi: Daima tevbe ve istiğfar etmektir. Bununla birlikte oruç tutmaya devam etmek, geceleri teheccüd namazı kılmak, hayır ehline, ehlullaha hizmet etmek, sâlihlerin meclisinde bulunmak, onlarla beraber oturup kalkmak ve zikir meclislerinde hazır bulunmaktır.

Bir adam Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme gelerek kalbinin katılığından şikâyette bulundu. Allah Rasulü o kimseye “Kalbini zikir meclislerine yaklaştır.” nasihatini verdi. (bkz. Müslim, Zikir 11; Buhâri, Deavât 66 )

Yine Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Ben günde yetmiş defa istiğfar ediyorum.” (Buhârî, Deavât 3; İbn Mâce, Edeb 57)

Başka bir hadis-i şeriflerinde ise buyurmuştur ki: “Muhakkak bir kul günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer Yüce Allah’a tevbe ve istiğfar ederse bu nokta kaybolup gider. Şayet ikinci defa günah işlerse kalbinde başka bir nokta belirir. Sonunda kalp günah işlemeye devam ettikçe siyah noktalar kalbini tamamen kaplar. Böylece iyiliği bilip kabul etmez ve kötü şeyleri de reddetmez ve ayıplamaz hale gelir.” (İbn Mâce, Zühd, 29; Tirmizî, Tefsir, 74)

Sonra da da şu ayet-i kerimeyi okumuştur:

“Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.” (Mutaffifîn 14)

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy