Aramak

Verem

Verem dünyanın önemli sağlık sorunlarından biri. Milyonlarca insanda varolan bu hastalık, genellikle solunum yolu ile yayılır. Erken teşhis ile ilerlemesi durdurulabilir. Sağlığın kıymetini hastalık gelmeden bilip tedbirler almalı. Daha güzel bir gelecek ancak bugün alınan tedbirlerle sağlanabilir.
Tüberküloz olarak da adlandırılan verem halen günümüz dünyasının önemli sağlık sorunlarından biri. Halen tüm dünyada 20 milyondan fazla tüberküloz (tbc) hastası bulunuyor. Her yıl bu rakama 8 milyon insan daha katılmakta. Bu rakamlar veremin küçümsenmeyecek boyutta olduğunu gösteriyor. Veremli hastaların % 95’i yeterli hayat standardına ulaşamamış, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Ülkemizde de yirminci yüzyılın başlarında ve 2. Dünya Savaşı sırasında kötü hayat şartları nedeniyle veremli sayısı yüksek rakamlara ulaşmıştı. Günümüzde ise gittikçe yaygınlaşan AIDS’in vereme uygun zemin hazırlaması ve ilaçlara dirençli tbc vakaları nedeniyle, 1985’den bu yana verem yeniden önemli sağlık sorunu haline gelmiş bulunuyor. Verem, bilinen en eski hastalıklardan biridir. Yaklaşık 5000 yıldır bilinmekle beraber, ancak 1882 yılında etkileri tanımlanabilmiş. Tbc hastalığına neden olan mini canlı, Micobakterium Tüberkülozis olarak isimlendirilir. Bu bakteri çomak şeklinde, milimetrenin binde beşi uzunluğunda, hareket yeteneği olmayan bir canlıdır. Bu denli küçük olmasına rağmen olumsuz koşullara dayanıklıdır. Eksi 70 derecede yıllarca, kuru yerlerde 2-8 ay canlı kalabilir. Ancak güneş ışığı karşısında dayanamaz, 5 dakikada ölür.

 Nasıl Bulaşır?

Verem, balgamlarında verem mikrobu bulunduran insanlardan diğer insanlara bulaşır. Hastanın öksürmesi ve konuşmasıyla bakteri içeren küçük damlacıklar ortama yayılır. Her biri 1-3 tane bakteri  bulunduran damlacık çekirdekleri havada asılı kalır ve yere çökmez. Aynı havanın solunmasıyla bakteriler akciğerdeki hava keseciklerine yerleşir. Böylece enfeksiyon oluşur. Verem yalnızca solunum yoluyla bulaşmaz; bakteri inek sütüyle de vücuda girebilir. Verem vücutta yalnızca akciğerleri değil, başka bir çok organı tutabilir.

 Hastalık Nasıl Gelişir?

Hastalığın şiddeti, vücuda giren basil sayısı, basillerin hastalık yapma gücü ve kişinin bağışıklık  sistemine göredir. Verem mikrobunun vücuttaki yolculuğu havada asılı damlacık çekirdeklerinin solunmasıyla başlar. Akciğerdeki hava keseciklerine ulaşan basil çoğalmaya başlar. Bir taraftan da kandaki bağışıklık sistemi hücreleri savunmaya geçer. Bu hücreler mikrobu yok etmeye çalışırken, bir yandan da dokuları harap ederek granulom denen yapıyı oluşturur. Granulomların içinde peynirimsi ölü doku, çevresinde bağ dokusu ve dev bağışıklık hücreleri bulunur. Granulom içindeki basillerin bir kısmı ölür, bir kısmıysa vücut direncinin zayıf olduğu bir dönemde aktifleşmek üzere sessiz kalır. Bu odaklar, belirti vermeden durdurulabilir. Ancak basiller sınırlanamaz ve akciğerdeki ölü doku artmaya devam ederse hastalık tablosu ortaya çıkar. Buna birincil tüberküloz denir. Basiller odaklardan beyin, böbrek, kemik gibi vücudun başka bölümlerine kan ve lenf damarlarıyla yayılabilir. Birincil enfeksiyondan en az 5 yıl sonra stres, AIDS, kötü yaşam koşulları, alkol ve sigara kullanımı, kan kanseri gibi direncin kırıldığı durumlarda hastalık yeniden alevlenir. Yine önceden kazanılmış bağışıklığa rağmen mikropla sık karşılaşılıyorsa ve karşılaşma yoğunsa hastalık tekrar etkisini gösterir. Bu duruma da ikincil tüberküloz denir.

 Veremin Belirtileri

Birincil tüberküloz belirtileri Gelişmekte olan ülkelerde mikropla karşılaşma çocukluk yaşlarında olduğu için, birincil tüberküloza çocukluk tüberkülozu denir. Bu çocukların çevrelerinde genellikle veremli bir hasta vardır. Basili almış, ancak hastalığı ilerlememiş çocuklarda beslenme bozukluğu, kızamık, kabakulak, AIDS gibi hastalıkların bulunması, veremin gelişme ihtimalini artırır. Birincil tüberkülozlu çocukların çok büyük kısmında hastalık belirtileri gözükmez. Açık görülen belirtiler ise ateş, öksürük, kilo kaybı, gece terlemesi, hırıltılı solunum ve kilo alamamadır. İkincil tüberküloz belirtileri Yetişkin tip akciğer tüberkülozu olarak da adlandırılır. En yaygın görüldüğü ve hastalığın büyük oranda bulaşmasından sorumlu olduğu için önemlidir. Erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Tesadüfen çekilen bir akciğer filmi ile saptanabilir. Belirtiler aylar içinde sinsice gelişir. İştahsızlık, yorgunluk, kilo kaybı, gece terlemesi, öğleden sonra yükselen ateş, öksürük, balgam ile birlikte ciğerlerden kan gelmesi, göğüs ağrısı, nefes darlığı başlıca belirtileridir.

 Tanı Nasıl Konur?

Akciğer filmleri, balgam kültür ve incelemeleri, bir takım laboratuvar tetkiklerinden yararlanılarak tanı konur.

 Tedavi

Veremli hastalar mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavi edilmedikleri takdirde bulaşma kaynağı olarak etraflarındaki sağlıklı kişileri de risk altında bırakmış olurlar. Hastanın, doktorun uygun gördüğü tedaviye tam olarak riayet etmemesi halinde hastalığın direnci artabilir ve iyileşmesi zor hale gelebilir.

 Veremden Nasıl Korunulur?

Veremden korunmanın en önemli kuralı erken tanı ve tedavidir. Böylece basilin üremesi durdurulabilir. Erken tanı için çevresinde veremli bulunan kişiler, özellikle okul, yurt, kışla gibi toplu bulunulan yerlerde yaşayanlar düzenli kontrolden geçmelidir. BCG aşısı, hastalığı ve ilerlemesini engeller. Öksürürken ağız kapama, tükürmeme korunmada etkilidir. Genel sağlık kurallarına uymak, her enfeksiyon hastalığında olduğu gibi veremden korunmada da faydalıdır. Hastanın bulundurulduğu ortamlar havalandırılarak havadaki basil sayısı azaltılabilir. Güneşin verem mikrobunu öldürücü etkisi unutulmamalıdır. İneklerden veremin bulaşıcılığını engellemek için kaynamış veya pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri tüketilmelidir.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy