11. yüzyılın büyük sûfî âlimi, Kadiriyye tarikatının pîri Şeyh Abdülkadir-i Geylanî kuddise sırruhû “Fethu’r-Rabbânî” adlı eserinde şöyle der:
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kim insanların en değerlisi olmak isterse Allah Teâlâ’dan korksun. Kim insanların en kuvvetlisi olmak isterse Allah Teâlâ’ya tevekkül etsin. Kim de insanların en zengini olmak isterse, Allah Teâlâ’nın katındakilere kendi elindekilerden daha çok güvensin.” (Hâkim, el-Müstedrek 4/301)
Evet; kim hem dünyada hem de âhirette değerli olmak isterse, Allah Teâlâ’dan korksun. Çünkü O, “Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır” buyurmuştur. (Hucurât 13)
Değerli olmak O’ndan korkmakta, zillet ise O’na isyan etmededir. Kim Allah Teâlâ’nın dini hususunda kuvvetli olmak isterse O’na tevekkül etsin. Çünkü tevekkül kalbi kuvvetlendirir, terbiye eder, doğru yola ulaştırır ve ona hayrete düşecek şeyler gösterir. Malına mülküne ve sebeplerine güvenme. Çünkü bu seni aciz ve zayıf kılar. Yalnızca Allah’a tevekkül et. Çünkü O sana kuvvet verir, sana yardım eder, sana lütufta bulunur, hiç ummadığın yerlerden rızık kapısı açar ve kalbini güçlendirir.
Dünya malının sana gelmesine veya senden gitmesine; insanların sana yönelmelerine veya sırt dönmelerine aldırış etme. Böyle yaparsan insanların en kuvvetlisi olursun. Malına, makamına, ailene ve sebeplerine güvenirsen Allah Teâlâ’nın gazabına maruz kalırsın ve bunlar elinden gider. Çünkü O gayûrdur; kalbinde kendisinden başkasını görmeyi istemez.
Kim hem dünyada hem âhirette zenginlik isterse başkasından değil, yalnızca Allah Teâlâ’dan korksun. O’nun kapısında beklesin, O’ndan hayâ edip başkasının kapısına gitmesin ve gözlerini O’ndan başkasına bakmaktan alıkoysun. Burada gözlerden kastım beden gözü değil, kalp gözüdür. Sen hiç zeval bulmayacak Allah Teâlâ’ya güvenmeyi bırakıp da nasıl yok olup gidecek olan elindeki malına güveniyorsun?! Seni Allah’tan başkasına güvenmeye sevk eden şey O’nu tanımamandır. Allah’a güvenmen zenginliğin ta kendisi, O’ndan başkasına güvenmen ise baştan aşağı fakirliktir.
Ey takvayı terk eden! Sen dünyada ve âhirette değerli olmaktan mahrum kaldın.
Ey insanlara ve sebeplere güvenen! Sen dünyada ve âhirette Rabbin’in bahşedeceği yücelikten ve kuvvetten mahrum kaldın.
Ey elindeki mala güvenen! Sen dünyada ve âhirette Allah Teâlâ’nın lütfedeceği zenginlikten mahrum kaldın.
Ey oğul! Allah Teâlâ’dan korkan, O’na tevekkül eden ve güvenen biri olmak istersen sana gereken sabırlı olmaktır. Çünkü sabır tüm hayırların temelidir. Sabır hususunda niyetin düzgün olursa ve sırf Allah rızası için sabredersen, bu davranışının mükâfatı kalbine Yüce Allah’ın muhabbeti ile dünya ve âhirette O’nun yakınlığının yerleşmesidir.
Sabır, hiç kimsenin değiştirmeye güç yetiremeyeceği kaza ve kaderi hususunda Hak Teâlâ’dan razı olmaktır. Yakîn imana sahip müminin yanında bu durum sabit olduğu için o, Allah Teâlâ’nın kendisine takdir ettiği şeye mecburî olarak değil, kendi isteğiyle sabreder.