“Amellerin en faziletlisi Allah Teâlâ’nın farz kıldıklarını yerine getirmek, haram kıldıklarından sakınmak ve O’nun katından istediği şeylere niyetinde sâdık olmaktır.”
Hz. Ömer radıyallahu anhu
“Kimin niyeti hâlis olursa, Allah Teâlâ onunla insanlar arasındaki bütün işlerde ona kâfidir.”
Hz. Ömer radıyallahu anhu
Üç Söz
Tâbiîn neslinin muhaddislerinden Yunus b. Ubeyd rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Üç söz beni etkilemiştir:
Birincisi, Müverrik el-İclînin şu sözüdür: “Öfke halindeyken söylediğim şeye sakinken mutlaka pişman olmuşumdur.”
İkincisi, Muhammed b. Sîrîn’in şu sözüdür: “Dünyalık bir şey sebebiyle kimseye haset etmedim. Eğer o kimse cennet ehlinden ise cennete gidecektir. Bu durumda dünyalık bir şey sebebiyle ona nasıl haset edebilirim ki. Eğer cehennem ehlinden ise cehenneme gidecektir. Bu durumda cehennemlik birine dünyalık bir şey sebebiyle nasıl haset edebilirim.”
Üçüncüsü de Hassân b. Ebû Sinan’ın şu sözüdür: “Benim için en kolay şey verâ (haram mı helal mi belli olmayan şeylerden sakınmak)dır. Şöyle ki: Bir şey bana şüphe verirse hemen onu terk ederim.”
Beyhakî, Kitâbü’z-Zühd
Zenginlik İsterken
Hüccetülislâm İmam-ı Gazâlî kuddise sırruhû şöyle der:
“Çok mal ve servet edinmede sahabenin zenginlerine benzediğini zanneden avamın durumu şu çocuğun haline bezer:
Çocuk, panzehir işinde uzman birinin yılanı eline aldığını, onunla birtakım şeyler yaptığını, panzehrini çıkarttığını görerek ona uyar. Onun, yılanın şeklini güzel, derisini yumuşak bularak yakaladığını zanneder. Ona uyar, kendisi de yılanı yakalar. Fakat yılan onu anında öldürür.
Yılanın öldürdüğü kimsenin nasıl öldüğü bilinir. Fakat malın helâk ettiği kimsenin hali çok defa bilinmez. Bir şiirde dünya yılana benzetilerek şöyle denilmiştir: ‘Dünya, dokunması yumuşak olsa da zehir püskürten yılan gibidir.’”
İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn
Tevazu İçin
Melâmete ve fütüvvete dair sözleriyle tanınan sûfîlerden Ebû Hafs el-Haddâd kuddise sırruhû şöyle der:
“Kalbinde tevazu bulunmasını isteyen kimse sâlihlerin sohbetinde bulunsun, onların hizmetine devam etsin. Böylece onlarda bulunan ileri derecedeki tevazuyu görür, onları örnek alır ve kibre düşmez.”
Sühreverdî, Avârifü’l-Meârif
Büyüklerin Hassasiyeti
Sûfîlerin büyüklerinden İmam Kuşeyrî kuddise sırruhû şöyle anlatır:
Utbetü’l-Gulâm, kış günü bir yerde durmuş düşünüyor ve vücudundan ter boşanıyordu. Kendisine durumu sorulunca;
– Burası bir zamanlar benim Allah’a isyan ettiğim bir yerdir, dedi. Kusurunun ne olduğu sorulunca da şu cevabı verdi:
– Misafirim elinin yağını silsin diye şu duvardan bir miktar toprak almış, fakat gidip sahibinden helallik almamıştım, onu hatırladım.
İmam Kuşeyrî, er-Risâle
Zehir ve Panzehir
Sûfîlerin büyüklerinden Yahya b. Muâz kuddise sırruhû şöyle demiştir:
“Zenginlik akrep gibidir. Panzehrini güzelce hazırlamamışsan onu alma. Çünkü sokarsa zehri seni öldürür.”
– Onun panzehiri nedir, diye sorulunca şu cevabı vermiştir:
– Helâlinden kazanmak ve dine göre hakkı olan yere harcamaktır.
Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ 10/63
Uzun Emelin Zararı
Fakih, müfessir ve sûfî âlimlerden Ebû Leys es-Semerkandî şöyle der:
“Allah Teâlâ, ardı arkası kesilmeyen hedefler ve emeller peşinde koşanları şu dört şeyle cezalandırır:
• İbadetlerde tembellik.
• Üzüntü ve sıkıntının artması.
• Mal mülk biriktirme hırsı.
• Kalbin katılaşması.”
Ebû Leys es-Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn
Tevbenin Şartları
İmam Kuşeyrî kuddise sırruhû şöyle nakleder:
Ehl-i Sünnet’in kelâm âlimleri şöyle demişlerdir:
“Tevbenin sahih ve geçerli olması için üç şart vardır:
• İşlediği günaha pişman olmak,
• Günahı terk etmek,
• İşlemiş olduğu günaha ve benzerlerine dönmemeye kesin karar vermek.”
İmam Kuşeyrî, er-Risâle
Altı Tavsiye
Anlatıldığına göre adamın biri Abdullah b. Abbas radıyallahu anhunun yanına gelerek;
– Bana bir tavsiyede bulun, dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas şöyle buyurdu:
– Sana şu altı şeyi tavsiye ediyorum:
1. Allah Teâlâ’nın senin için kefil olduğu şeylere kalben kesin olarak inan.
2. Farzları zamanında eda et.
3. Dilin daima Allah’ın zikriyle meşgul olsun.
4. Şeytana uyma. Çünkü o insanlara haset etmektedir.
5. Dünyanı mamur etmek için deli gibi çalışıp çabalama. Çünkü dünya için bu şekilde çalışmak âhireti harap etmek demektir.
6. Daima Müslümanlara samimi ve dürüst ol.”
Ebû Leys es-Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn
İnsanın Dostları
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
“Âdemoğlunun dostları üçtür: Biri, onu ruhunun kabzedilmesine kadar takip eder. İkincisi kabrine kadar, üçüncüsü ise mahşere kadar takip eder. Ruhunun kabzedilmesine kadar takip eden malıdır. Kabrine kadar takip eden ailesidir. Mahşere kadar takip edeni ise amelidir.”
Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, 7/263
Dört Grup İnsan
Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar dört kısımdır:
• Birincisi, Allah Teâlâ’nın ilim ve mal verdiği kimsedir. O malını ilmin gösterdiği şekilde harcar.
• İkincisi, ‘Eğer Allah Teâlâ şu kişiye vermiş olduğunu bana da verseydi ben de onun yaptığı gibi yapardım’ diyen kişidir. Bu ikisi sevapta eşittir.
• Üçüncüsü, Allah Teâlâ’nın kendisine mal verip ilim vermediği kimsedir. O malını cahilce saçıp savurarak boş yere harcar.
• Dördüncüsü, (kendisine mal da ilim de verilmeyen ve üçüncü kimseye bakarak) ‘Allah Teâlâ şu kişiye vermiş olduğunu bana da vermiş olsaydı ben de onun yaptığı gibi yapardım’ diyen kişidir. Bu ikisi de günahta eşittir.”
Tirmizî, Zühd 17