Recî Kuyusu Vakası
Uhud Savaşı’ndan sonra Medine dışından iki kabile Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme temsilci göndererek, aralarında İslâm’ın yayılmaya başladığını, kendilerine Kur’an-ı Kerim öğretecek birilerine ihtiyaç duyduklarını söylediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de yedi (veya on) kişiden oluşan ve aralarında Hubeyb b. Adiy radıyallahu anhunun da bulunduğu bir heyet gönderdi.
Bu heyet Recî kuyusu başında Lihyanoğulları’ndan 100 kadar okçu bedevî tarafından pusuya düşürüldü. Bedevîler sahabî efendilerimizin etrafını sardı. Bunun bir tuzak olduğunu anladıklarında Abdullah b. Tarık radıyallahu anhu; “Bu, ihanetin ilkidir!” dedi. Kollarını tutan adamdan sıyrıldı, kılıcını aldı ve savaşmaya başladı. Ancak onu orada şehit ettiler. Recî Kuyusu’nun başında şehit düştü. Hubeyb b. Adiy ve Zeyd b. Desine radıyallahu anhumâ hariç, heyetteki diğer sahabîleri orada şehit ettiler. Bu ikisi bedevîlerin elinde esir kaldı.
Bu iki sahabî Bedir’de kahramanca savaşmış ve müşrik ordusuna kayıplar verdirmişti. Hubeyb, Mekke’nin liderlerinden Hâris b. Amr’ı öldürmüştü. Zeyd b. Desine ise yine başka bir Mekkeli lider olan Safvân b. Ümeyye’nin oğlunun öldürülmesinde rol oynamıştı. Bu yüzden Mekkeli müşrikler, bedevî kabilelere haber salıp başlarına ödül koymuştu. Bedevîler, ele geçirdikleri Zeyd b. Desine radıyallahu anhuyu Safvân b. Ümeyye’ye sattılar. Safvân da birkaç ay sonra onu idam etti.
Hubeyb radıyallahu anhuyu da Hâris b. Amr’ın akrabaları satın almıştı. Araplar arasında haram aylarda kan dökmek inanışlarına aykırı olduğu için onu Muharrem ayı boyunca tutsak tuttular. Hubeyb’in esareti sırasında yemeğini Haris b. Amr’ın kızı Zeyneb bint Hâris getirmişti. (Zeyneb bint Hâris daha sonra Müslüman olmuştur.) Zeyneb, Hubeyb radıyallahu anhunun yemeğini getirirken onun birçok kerametine tanıklık etmiştir ve Müslüman olduktan sonra bunları aktarmıştır.
Esarette Dahi Helal Lokma
Bir gün Zeyneb, Hubeyb radıyallahu anhunun bakımıyla ilgilendikten sonra çıkarken “Bir isteğin var mı?” diye sordu. Hubeyb radıyallahu anhu; “Bana Lât ve Uzza (Arap müşriklerinin putları) adıyla kesilmiş et yedirmeyin” dedi. Bunun üzerine Zeyneb radıyallahu anhâ ona içinde et olmayan yemekler getirmeye başladı. Zeyneb radıyallahu anhâ sonrasını şöyle anlatıyor:
“Onu bağladığımız odaya baktığımda bazen elinde üzüm salkımları görüyordum. Vallahi, bazen bazı üzüm taneleri insan kafası büyüklüğünde oluyordu. Mekke’de o mevsimde üzüm bulmak imkânsızdı. Bunları nereden bulduğunu anlamıyordum. Odasına benden başka kimse de girmiyordu. Bir gün ona bu üzümleri nereden bulduğunu sordum. Bana baktı ve şöyle dedi:
– Beni Rabbim rızıklandırıyor.”
Son Namaz
Haram ayların bitişiyle Hubeyb radıyallahu anhu öldürülmek üzere Mekke’deki Tenim bölgesine götürüldü. Bu bölge Harem bölgesinin dışında Mekke’ye en yakın bölgeydi. Müşrikler birini öldürmek istediklerinde buraya götürüyorlardı. (Bugün umresini yenilemek isteyenlerin gelip ihramlarını giydiği, Hz. Aişe Mescidi’nin olduğu yer.)
Müşrikler burada bir direk dikip Hubeyb’i bağladılar. Halk etrafına toplanmış, ona yapılacakları izlemek istiyordu. Hubeyb radıyallahu anhunun başındaki müşrik “Son isteğin nedir?” diye sorunca şöyle dedi:
– İzin verin iki rekât namaz kılayım.
Hubeyb radıyallahu anhunun iplerini çözüp namaz kılmasına izin verdiler. Hubeyb hızlıca iki rekât namaz kıldı. Yanındakiler neden bu kadar hızlı kıldığını sorduklarında şöyle dedi:
– Vallahi, ölümden korktuğu için namazı uzatıyor diyeceğinizi bilmesem daha uzun kılardım.
“Böyle Sevgi Görmedim”
Namazını bitirdikten sonra Hubeyb radıyallahu anhuyu tekrar direğe bağladılar. Başında Ebu Süfyan ve Bedir’de öldürdüğü Hâris b. Amr’ın oğlu Ukbe vardı. Hubeyb’den parça parça etler koparıp işkence ediyorlardı. Mekkeliler de eğlenerek izliyordu. Katiller, onu öldürmeden önce Mekkeli kabilelerin gözünde Hz. Peygamber’in değerini düşürmek için ona hakaret etmesini istiyorlardı. Kanlar içinde kalan ve ölmek üzere olan Hubeyb’e şöyle dediler:
– Senin yerine burada Muhammed’in asılı olmasını, senin de evinde rahatça oturmanı istemez miydin?
O şu cevabı verdi:
– Değil yerimde olmasını, ayağına diken batmamasını öldürülmeye yeğlerim.
Bunun üzerine Ebu Süfyan, Ukbe b. Hâris’e şöyle dedi:
– Vallahi, Muhammed’in arkadaşlarının sevgisi gibi bir sevgi görmedim!
Müşrikler işkenceyi arttırdılar. Şehit olmadan önce Hubeyb’in son sözleri şunlardı:
“Allahım! Halimi Resûlü’ne bildir. Esselâmu aleyke yâ Resûlallah!”
Kardeşimiz Hubeyb
Hubeyb radıyallahu anhunun selamını ileten Cebrail aleyhisselam, Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme Hubeyb’in şehadetini haber verdi. Ashabı arasında oturan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin gözleri yaşardı, “aleykümselam ve rahmetullahi ve berekâtühu” dedi.
Ashab-ı Kiram;
– Kimin selamına karşılık verdiniz ey Allah’ın Resûlü, dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
– Kardeşimiz Hubeyb’in selamına karşılık verdik. Onu şehit ettiler, buyurdu.
Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Hubeyb’in vefatına çok üzüldü. Bir ay boyunca sabah namazında onu şehit eden, tuzağa düşüren kabilelere isimlerini sayarak beddua etti.