“Hân-ı Hak’dır bu felek mihr ile mehdür iki nân
Mihri kimse görmemiş mehdir arada doğranan.”
Cenâb-ı Mevlâ’nın nimetlerini latife üslubuyla anlatan bu beyit, Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretlerine aittir. Önce beyitteki bazı kelimelerin manalarını söyleyelim. “Hân”, Farsça sofra demektir. “Hân-ı Hak”, Cenâb-ı Mevlâ’nın sofrası, ihsanı manasındadır. “Mihr” güneştir. “Meh” aslında “mâh”tır ve Ay demektir. Aruz gereği böyle okunmuştur. “Nân” da ekmek demektir.
Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretleri, bütün kâinatın insanoğluna sunulmuş bir nimet olduğunu anlattığı gazelinin bu ilk beytinde, feleğin yani kâinatın Cenâb-ı Mevlâ’nın sofrası olduğunu, güneş ve ayın da iki ekmek gibi olduğunu söylüyor. Biz nimet deyince önce ekmeği ve yenilebilen diğer nimetleri hatırlarız. Bu yüzden güneş ve ay gibi iki büyük nimeti, şekil olarak somun ekmeğe benzerliğinden de yola çıkarak iki ekmek olarak tasvir etmiş. Diğer taraftan sofrada ekmek ne ise, mevsimlerin değişimi, diğer nimetlerin olgunlaşması bakımından şu tabiat sofrasında ay ve güneş de odur.
Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretleri latifeli bir şekilde, güneşi kimsenin göremediğini, ama hep ayın doğrandığını söylüyor. Çünkü güneş gözleri kamaştırır, ona bakılamaz. Ayrıca güneş daima daire şeklinde bütündür. Ay ise önce dolunay halindeki bütünlüğünü gün be gün kaybeder; nihayet incecik hilale dönüşür. Yani adeta bir ekmek gibi dilim dilim azalır. Bir de güneş altın rengindedir; altın herkesin eline geçmez. Ay ise gümüş rengindedir, yani akçedir. Avam halkın parası genelde akçe olurdu. Böylece büyük nimetlere erişmenin nadirattan olduğunu, herkese kısmet olmadığını da söylemiş oluyor.
Gazeline böyle latifeyle başlayan Yahya Efendi hazretleri, ikinci beyitte bu latife üzerinden şöyle nasihat eder:
“Her ne denli doğranırsa dâimâ artar yine
Yediğince artar yine sen dahi dâyim doğra nân.”
Yani ne kadar bölüşülse de bu nimet sofrasında eksilme olmaz. Cenâb-ı Mevlâ öyle bol bol vermiştir. Öyleyse elindeki nimeti paylaş, ihtiyaç sahipleri başta olmak üzere başkalarına da ver. Burada infak etmenin malı eksiltmediği, hatta artıracağı hakikatine işaret var.