12. yüzyılın meşhur sûfî âlimi İmam Gazâlî rahimehullah “Kimyâ-yı Saâdet” adlı meşhur eserinde dil ve kalp arasındaki ilişkiyi şöyle açıklar:
Dil, Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı acayip şeylerden biridir. Bir et parçasından ibaret gibi görünür, oysa var olan her şey onun hükmü altındadır. Hatta olmayanlar bile... Çünkü dil hem yokluktan hem de varlıktan bahseder.
Dil aklın vekilidir ve hiçbir şey aklın kontrolünün dışında değildir. Dil akılda ve hayalde olanları ifade eder. Diğer uzuvlar böyle değildir. Mesela göz için renk ve şekillerin dışında bir şey yoktur, kulak için de sesin dışında... Diğer uzuvlar da bunun gibidir. Her biri ancak bir sahada hüküm sürebilir. Dilin hükmü ise tıpkı kalp gibi tüm yerde geçer.
Dil sürekli kalpten sûretler alır ve bunları söyler. Tıpkı sûretleri kalbe ulaştırması ve söylediği her sözden kalpte bir sıfatın meydana gelmesi gibi. Mesela kişi diliyle yalvarıp yakarır, feryat figan eder, ağıtlar söylerse, kalp bundan etkilenip incelir, dertlenir. Böylece gözlerden yaş akmaya başlar. Keyifli, güzel şeylerden bahseden sözler söyleyince de kalpte sevinç ve neşe doğar, istekler meydana çıkar. Kısaca, dilin söylediği her sözden kalpte ona uygun bir sıfat belirir. Kişi yalan yanlış sözler sarfederse kalp kararır, hakkı konuşursa nurlanır.
Dil yalan söyleyince, kalbin sûreti de yalan söz gibi eğrilir, dalgalı bir ayna misali doğruyu göstermez olur. Bu sebeple abartılı laflar eden şairlerin ve yalancıların rüyaları çoğu zaman doğru çıkmaz. Çünkü kalpleri de yalan ve aldatıcı sözleri gibi eğridir. Doğru konuşmayı ahlâk edinen kimsenin rüyaları da doğru olur.
Yalan söyleyenler nasıl ki bu hayatta doğru rüya göremezlerse, ahirete gittiklerinde de bütün nimetlerin en üstünü olan rü’yetullah onların kalbinde eğri olur ve Cenâb-ı Hakk’ı layıkıyla göremezler. Böyle kimseler bu lezzetin saadetinden mahrum kalır. Nitekim güzel yüz eğri aynada eğri görünür. Ahiret âleminin ve ilâhî dergâhın işleri böyledir. O halde kalbin doğruluğu ya da eğriliği, dilin doğru ya da eğri olmasına bağlıdır. Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kulun kalbi doğru olmadıkça, imanı düzgün olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kimse cennete giremez.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/198)