Aramak

Fıkıh

Cemaatle Namazlarda İmama Uyanlar İftitah Tekbirini Ne Zaman Almalıdır?

İmama uyarak cemaatle namaz kılan kimse, iftitah tekbiri konusunda iki noktaya çok dikkat etmelidir: 1- Cemaatin, imamdan önce tekbir getirmemesi gerekir. İmam tekbiri bitirdikten sonra cemaat tekbirini getirmelidir. İmamdan önce tekbir getiren kimse, imamının tekbirinden sonra tekrar tekbir getirmezse cemaate katılmış olmaz. Çünkü imamından önce tekbir getiren kimse, henüz namazda olmayan bir insana uymuş olur. Bu durumda cemaatle namaza girmemiş sayılır. Hanefi, Maliki, Şaifii ve Hanbeli mezhepleri bu konuda aynı görüşe sahiptir. Şu kadar var ki, Şafii mezhebinde imamından önce tekbir getiren kimsenin namazı, münferid olarak kılmış olduğu bir namaza dönüşür. Hanefi ve Maliki mezhebinde ise, imama uyduğunu kabul ettiği için fatiha ve zamm-ı sure okumayacağından namazı geçersiz olur; bu namazı yeniden kılması gerekir. (Aynî, el-Binâye, II/161, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1990; İbn-i Nuceym, Bahru’r-Râik, I/308, Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, Kahire; Şirbini, Muğni’l-Muhtâc, I/256, Dâru’l-Fikr; İbn-i Abidin, Reddu’l-Muhtâr, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-’Arabî, Beyrut 1987) 2- Niyet ile iftitah tekbiri arasındaki ilişki çok önemlidir. Niyetin, kesinlikle tekbirden önce yapılması gerekir. Önce niyet edilir, sonra da tekbir getirilir. Hanefi ve Hanbeli mezhebine göre niyet ile tekbir arasında, namaza yaraşmayan bir iş yapılmamışsa hem niyet ve hem de tekbir geçerli olur. Mesela öğle namazını kılma niyetiyle evinden çıkan bir kimse, camiye vardığında hemen imama uysa, namazı geçerli kabul edilir. Fakat eda veya kaza olsun yahut vacib bir namaz olsun, hangi namazın kılındığı kesinlikle belirlenmiş olmalıdır. Nafile olan namazlarda ise sadece namaza niyet edilmiş olması yeterlidir. (İbn-i Abidin, Reddu’l-Muhtâr, I/280, 281; İbn-i Kudame, el-Muğni, I/546) Şafii mezhebinde ise niyet ile iftitah tekbirinin peşipeşine olması şarttır. Namaz kılan kimse, niyet ettiği namazı düşünerek -arada bir kopukluk olmaksızın- iftitah tekbirini getirmelidir. Bu görüş, Maliki imamlarından İmam Karafi’nin de tercih ettiği görüştür. (Şirbini, Muğni’l-Muhtâc, I-152, 252; Karafi, ez-Zehîre, II/137) Niyet, kalp ile yapılır. Dil ile söylemek, müstehab görülmüştür. Cemaatle namaz kılacak olan kimse, hem kılacağı namaza ve hem de önündeki imama uyduğuna kesinlikle niyet etmelidir. (İbn-i Abidin, Reddu’l-Muhtâr, I/278; Şirbini, Muğni’l-Muhtâc, I/150) Sonuç olarak bütün müslümanlara, şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde namazlarını kılabilmeleri için şunu tavsiye ederiz: Niyetiniz ile iftitah tekbirinizi peşpeşe getiriniz ve imamınız tekbirini bitirmeden tekbire başlamayınız.

 Cemaatle Namazlarda Safların Sık ve Düzgün Tutulması

Resulullah (A.S.) Efendimiz, namazları mescitte cemaatle eda etmenin önemi üzerinde çok durduğu gibi namazlarda safların sık ve düzgün tutulmasına da aynı şekilde çok özen göstermiştir. Enes b. Malik (R.A.) bu konuda şunları anlatmıştır: “Namaza durulmuştu ki Resulullah (A.S.) yüzünü bize çevirdi ve şöyle buyurdu: - Saflarınızı düzgün tutun ve biribirinize yapışın; ben sırtımdan sizi görüyorum. (Buhari, Ezan, 72) Her birimiz omuzunu yanındakinin omuzuna, ayağını da yanındakinin ayağına yapıştırdı.” (Buhari, Ezan, 76) Safları düzgün tutmayanları da Efendimiz (A.S.) şöyle uyarırdı: “Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah yüzlerinizi birbirlerinize ters çevirir (aranıza soğukluk ve uyuşmazlık girer)” (Buhari, Ezan, 71) Bu hadisi delil gösteren alimlerimiz, safları sık ve düzgün tutmamanın soğukluğa ve huzursuzluğa; safları sık ve düzgün tutmanın ise muhabbete ve birlikteliğe sebep olduğunu söylemişlerdir.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy