Aramak

İşte Bizim Aile!

Ailenin ne kadar mukaddes bir müessese olduğu aşikar, muhterem okuyucular. Ama bu kudsiyete bütün aileler sahip mi, işte orası asıl mesele. Size yegane hayat arkadaşım, munis ve bir o kadar da maharetli hanımdan bahsedeyim. Evet, bizim hanım pek mahirdir. Her hafta beş metre oya işler, üç takım kışlık kazak örer, çocuklar için iki-üç yorgan yapar. O yüzden akrabalar bizim eve geldiklerinde evi manifatura dükkanı sanıp, kıyafetleri, dantelleri evirip, çevirip etiketini bulmaya çalışırlar. Hanım, her gün evin tamamını yok faymış, yok cifmiş acaip maddelerle yıkar, yıkar, yıkar... Akşam eve geldiğimde kendimi buz pateni sahasında hissetmem ondan zahir. Ben her ne kadar “yapma, kendini bu kadar yorma” desem de, her ay evi badana ettirir. Bir ay pembe, bir ay mor, başka bir ay türbe yeşili... Hele hanımın mutfağa girmesi, Osmanlı ordusunun Budin’e girmesi gibi bir vakadır azizim. Mutfaktaki tüm canlı mahlukat, bu arada bendeniz de anında orayı boşaltırız. Bi bakarım hamam böcekleri, gariban örümcekler sıra sıra olmuşlar, benim ardımdan evin diğer kısımlarına kaçışıyorlar. Bizim hanım bilhassa misafir geleceği vakitler o kadar çok, o kadar çeşitli yemek yapar ki, evde yemekleri koyacak tabak kalmadığı için boş konserve kutularına, saksı altlıklarına ve hatta boş çokomel kaplarına bile yemek doldurur. Bendeniz de hanımın vatan müdafaasına sağladığı bu katkılardan dolayı pek sesimi çıkarmam. Eve vardığımda her yerde bir meşguliyet olduğu için, balkondaki sandalyeme kurulur hanımın cansiperane çırpınışlarını camdan seyrederim. Bu arada çöp de balkonda olduğu için, üzerim kokuyor diye hanım umumiyetle beni tekrar eve almakta tereddüt eder. Bizim hanım aynı zamanda bir ilim aşığıdır. Gazetelerin bütün dedikodu, talih-kısmet, çizgi roman kısımlarını ezbere bilir. Okumayı sevmez, zaten o yüzden resimlere bakar, televizyondaki magazin programlarını kaçırmaz. Komşularını da çok sevdiği için, onlarda ne kadar eşya, mobilya, perde, elektrikli süpürge, ne bileyim duvarda asılı takvime kadar varsa bize de aldırır. Bizim hanım bizim cüzdana incir ağacı ekmeyi hobi haline getirmiştir vesselam. Hani “yuvayı dişi kuş yapar” derler ya azizim, hakikaten doğru bi sözdür. Yalnız bizim hanım hemcinsi kuşların yanında, türlü türlü hayvanatı da evde besler. O yüzden ev, şirin bi kuş yuvasından ziyade hayvanat bahçesine benzer. Neyse ki, hanım bu mecmuada yazdığımı bilmiyor. Yani bu yazımı okuyamayacak. O beni Kılıbık Kocalar Dayanışma Derneği’nin aylık yayın organı “Oklava”da çalışıyor zannediyor. Yoksa, ne mümkün efendim bizim için bu güzide mecmuada böyle köşe tutmak!
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy