Müslüman müslümanın derdiyle dertlenmeli onun sıkıntılarına ortak olmalı. Hayatta kalma mücadelesi veren sayısız kardeşimiz var. Onlara yardım etmek artık daha da kolay bir hale gelmiş durumda. Önceden aylarca süren yolculuklar şimdi birkaç saatte yapılabiliyor.
2011 yılındaki Somali ziyaretinden sonra 2012 yılında, yine Beşir Derneği ile Arakan’a da gittik. Ne yazık ki Somali gibi burada da durum iç açıcı değildi. Putperest zulmü karşısında evlerini terk edip ayakta kalmaya çalışan on binlerce Arakanlı müslümanı görmek mümkün oldu.
Arakan’a gittikten sonra bildiğimizin, bilmediklerimizin yanında bir hiç olduğunu anladık. Zorunlu göç ve katliamlar yüzünden ne ev kalmış, ne de aileler... Çocuklarını kaybetmekten korktukları için -çoğu kez de hakikaten kaybettikleri için- aileler çocuklarının bedenini ateşle dağlıyorlar. Belki bir gün karşılaşınca vücudundaki izden tanımak ümidiyle... Yıllar sonra da olsa çocuğuna kavuşacağı ümidini kesmeyen yürek dağlayan anneler babalar var Arakan’da.
İmkansızlık içinde eğitim ve hayat mücadelesi
Arakan’dan zorla göç ettirilmiş binlerce insan var. Tutacak kalemi, yazacak kağıdı, oturacak sıraları, en önemlisi de bir lokma yiyeceği olmadığı halde demir ve tahta levhaları defter yerine kullanan, tebeşirleri kalem yaparak çadırları sınıfa dönüştürmüş binlerce muhacir... Çoğu zaman tek bir öğün, nadiren de iki öğün yemek bulunabiliyor. Fakat yemek olmasa da eğitime devam. Kurslarda yabancı dil, hafızlık, ilmihal, hat eğitimi ve daha birçok ders veriliyor.
Kendi topraklarında yaşamalarına izin verilmeyen Arakanlı müslümanlar komşu ülkelere sığınıp orada zor da olsa hayata tutunmaya çalışıyorlar. Yalnız hepsinin durumu bir değil. Kimi ailesiyle göç etmişken, kimi her şeyini, ailesini kaybetmiş, ağaçların altında ya da bir teknede yaşamını sürdürmekte. Kimseleri yok, tek geçim kaynakları hayır sahiplerinden gelen yardımlar.
Arakan’da insanlar kaçıyor, saklanıyor. Çünkü düşman var, takip var. Onların o topraklarda bir saat bile kalmalarına müsaade etmeyecek, organize katliamlar yapacak kadar insanlıktan çıkmış bir düşman karşılarındaki. Bu yüzden giden yardımlar ulaşmıyor yahut ulaştıramıyorsunuz. Sizi takip ediyorlar, faaliyetlerinize izin vermiyorlar.
Arakan’da bir bayram günü
Bayramın ikinci günüydü. Kurban kesimini bitirmiştik, vazifemizi ifa etmenin verdiği buruk bir sevinç vardı içimizde. Havaalanına giderken arabaya birkaç poşet et alıp kaldığımız yere yakın çadırlarda yaşayanlara dağıtmak üzere hareket ettik. Bir çadırın önüne gelerek seslendik. İçeride kimsenin olmadığını anlayınca kapıya bir poşet et bıraktık. Çadır sahibinin çocuğu bir gölde tekne üzerinde balık tutuyordu. Oradan bizi gözetliyormuş. Poşeti bıraktığımızı görünce sevincinden ne yapacağını bilemedi. Var gücüyle bağırıp sevincini teknenin üzerinde dakikalarca zıplayarak gösterdi. Bu çocuk gibi binlerce Arakanlı vardı.
Onların derdi bizim derdimiz
Müslüman müslümanın derdiyle dertlenmeli onun sıkıntılarına ortak olmalı. Somali, Arakan, Açe... Ve daha sayamadığımız hayat ve açlık mücadelesi veren sayısız müslüman kardeş var. Teknolojinin
getirdiği kolaylıklarla oralara yardım etmek daha kolay hale gelmiş durumda. Önceden aylarca süren yolculuklar şimdi birkaç saatte yapılabiliyor.
Arakan ve Somali gibi muhtaç yerlere Türkiye’den ve başka ülkelerden gelen yardımlar takdir edilecek düzeyde. Kardeş yardım kuruluşumuz Beşir Derneği’nin de buralarda güzel hizmetleri var. Yetimhane, okul, su kuyuları, düzenli yemek dağıtımı, kurban hizmeti vs...
Orada müslüman kardeşlerinin yanında bulunmak için kıtalar ötesine hicret edip sevdiklerinden ayrı kalmayı göze alan hayır sahipleri var. Yapmış oldukları hayırlar ile bu din kardeşlerimizin sıkıntılarına ortak oluyorlar. Buruk geçen bayramları az da olsa sevinçle beziyorlar.
Yapılan yardımları Allah kabul etsin, belaların musibetlerin def’ine vesile kılsın. Allah Tealâ kimseyi devletsiz milletsiz bırakmasın!