Aramak

Motiflerle Hikaye Yazmak: Halıcılık

Her yaz tatile giderken, yol kenarlarında halılar sergilendiğini görürdüm. Nihayet bu yıl, hep merak edip durduğum bu sergilerden birinde mola verdik. Manzara, uzaktan görüldüğünden çok daha ilginç ve canlıydı. Kendimizi bir renk ve desen cümbüşünün içinde bulduk. Aklıma ilk gelen şey, evlerimizdeki fabrikasyon halıların bu el emeğinin, göz nurunun yanında ne kadar basit kaldığı.

 Evet, işte bir halı tezgahının yanındayız. Bir taraftan tezgahın yanındaki piknik tüpünde demlenen nefis çayı yudumlarken, bir taraftandan da yıllarını halıcılığa vermiş tecrübeli satıcıyı dinlemeye başladık. Sorularımız, konuşmayı alışverişin ötesine taşımıştı. Satıcı da bir tezgahtardan çok folklor uzmanı ve halk filozofuydu adeta. Her halının bir hikayesi vardı. İlmik ilmik, desen desen dokunan bir hikaye.

Yaşlı satıcı doğru söylüyordu. Bir ilmiğe takıldı mı gözünüz, yünden evlere, konaklara değin süren meşakkatli bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İnceden yanık bir türkü eşlik ediyor size. Çilekeş Anadolu kadını halı tezgahının başındadır. Dokunan gerçekten halı mı diye soruyor insan. Dokunan, motif motif işlenen, aslında sevinç, hüzün ve umut.

El tezgahında dokunan halılar yıllar geçtikçe yıpranmalarına rağmen gerçekte eskimiyor. Aksine değeri artıyor. Rengini ve parlaklığını ise asla kaybetmiyor. Bunun sırrı ise malzemesinde saklı: Saf yün ve kök boya.

İyi bir halı için iyi yün gerektiğini tahmin etmek zor değil. Esnek, kolay kırılmayan, çok ince ya da çok kalın olmayan yün gerekli. Merinos gibi bazı koyun cinsleri, ününü bu özellikteki yününe borçlu. Yıkanan yünler hırpalanmadan didiliyor. Günümüzde ne kadar kaldı bilinmez ama yünü ip haline getirmek için de yüzyıllar ötesinden gelen kirman ya da çıkrıklar kullanılıyor. Eğrilen ipler, bitkilerden elde edilen doğal boyalarla renklendiriliyor. Boyama, belirli derecede ısıtılmış suda bitkilerle ip kaynatılarak yapılıyor. Boya için kullanılacak bitkilerin mevsiminde toplanması önemli. Ceviz kabuğundan kahverengi, cehriden sarı, yapışkan otu ve meyan kökünden kırmızı elde ediliyor. Ara tonlarda ise yine bu bitkilerin karışımından yararlanılıyor. İndigodan  elde edilen mavi göz alırken, siyah, yünün kendi doğal rengi.

Halı tezgahının üstünde rengarenk yün ipler. Birazdan Anadolu’nun dili olacaktır. Her motifin başka bir anlamı, her halının anlattığı ayrı bir hikaye var. Mesela karanfil, haşhaş ve gül motifleri sadakati; kurtağzı kötülüklerden korunmayı; halının göbeğindeki madalyonun etrafında yer alan küpe ise evliliği, mutlu bir yuva kurma isteğini anlatıyor. Başak, doğumu ve bereketi simgeliyor. Kuş motifi iyi dileklerin habercisi. Yonca yaprağı ise şansı ve kısmeti simgeliyor.

Tezgah sayısı azalmış olsa da, halı dokumacılığı Anadolu’da hâlâ önemli bir geçim kaynağı. Aslında halıcılık, neredeyse Anadolu’nun tarihiyle şekillenmiş. Zirvesini de burada bulmuş. Halıcılığı dünyaya Türkler hediye etti desek abartı olmaz. “Türk Düğümü” ya da “Gördes Düğümü” adı verilen teknikle dokunan en eski halılar Selçuklular’a ait.

Halıcılık tarihimizde desen ve boyut olarak apayrı bir üne sahip olan Uşak halıları, Batı’da da büyük rağbet görmüştü. Osmanlı saray halıları ise dokunma tekniği ve dekor farklarıyla kendine ayrı bir yer edinir. Kumaş, çini, cilt kapakları gibi bütün Osmanlı eserlerinde görülen stilize yaprak ve çiçek dekoru bu halılarda da göze çarpar; başlangıcı ve bitişi olmayan zemin deseni esastır. Zemin ile bordür arasında fazla bir ayrılık yoktur. Osmanlı saray halılarında desen çok ince ve zengin olduğu için, İran Düğümü adı verilen teknikle yapılmıştır. Bu, saray halılarını diğer Türk halılarından ayıran en önemli özelliktir.

Halı sanatımız, 18. yy’dan sonra gerilemeye başlamış. Sağlam dokunuş tekniği ve zengin motifleriyle bir süre dirense de, endüstrileşme el dokuması halıcılığı olumsuz etkilemiş. Bir geçim kaynağı olarak çalışmaya devam eden pek çok tezgahtan da, diğer sanat dallarımızda olduğu gibi dejenere ürünler çıkmaya başlamış. Artık doğal kök boya yerine, ucuz ve kolay elde edilen kimyasal boyalar kullanılıyor. Yüzyıllardır geliştirilen motifler ise ya bilinçsizce uygulanıyor, ya da yanına kötü motifler uyduruluyor.

Bugün farklı yörelerde geleneksel yöntemlerle dokunan halılar, bölgeden bölgeye uzayıp giden renk ve motif farklılıklarıyla Anadolu’nun dili olmaya devam ediyor. Ve erbabının bildiği gibi, fabrikalarda birbirinin aynı yüzlerce halı dokunabilse de, el dokumasının yeri doldurulamıyor. Son yıllarda yapılan teşviklerle Anadolu’nun birçok yöresinde kadınlar hâlâ tezgahının başında. Halılarda saklı o zarif dile gelince: Türkülerin bile bozulup başkalaştığı topraklarda, motifler hangi dilde konuşur?

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy