Tekbir sadece ibadetlerin vazgeçilmez unsuru değil, aynı zamanda kendisi de bir ibadet. Çünkü Alemlerin Rabbi ile kul arasındaki ilişkinin mahiyeti bu iki kelimede gizli.
‘İbadetlerde en çok tekrarladığımız ifade nedir’ diye sorulsa, ilk akla gelecek cevaplardan biri tekbir cümlesidir. Yani “Allahu Ekber.” İslâm’ın direği namaz tekbirle başlıyor, her bir rekâtında beş defa tekbir getirilerek devam ediyor.
Tekbir sadece ibadetlerin vazgeçilmez unsuru değil, aynı zamanda kendisi de bir ibadet. Çünkü Alemlerin Rabbi ile kul arasındaki ilişkinin mahiyeti bu iki kelimede gizli.
Tekbir getirmek, ibadetlerimizin yanında sevinçlerimizin ve coşkularımızın da bir ifadesi. Bayramlarda bunun için tekbir getiririz. Bazen acı verse bile manevi mükafatına inandığımız olaylarda metanetimizin dile gelişi. Hacılarımızı uğurlarken, asker yolcu ederken, içimizin burukluğuna rağmen bunun için tekbir getiririz. Düşmana hücum ederken Mehmetçiğin şahlanışını simgeleyen ifade de tekbir.
Rasulullah A.S. Efendimiz’in ilk tekbiri nasıl getirdiğini hatırlayarak, tekbirin mana atmosferinde biraz soluklanmaya ne dersiniz?
Peygamberliğin ilk yılları... Allah Rasulü A.S. Efendimiz Mekke civarlarında yürüyordu. Hira mağarasındaki o ilk vahyin kaynağından uzak kalmış olmanın üzüntüsünü ve belki endişesini yaşıyordu.
Ansızın bir ses işitti, hemen döndü. Sesin sahibini aradı ama nafile. Etrafta kimse gözükmüyordu. Başını gökyüzüne çevirdiğinde bir de ne görsün! İşte o, ta kendisi!.. Hira’daki melek karşisinda oturuyordu. Bütün heybetiyle kurulmuştu makamına, yer ile gök arasında.
Bu öyle bir sürprizdi ki, irkildi, şaşırdı ve hatta sendeleyip yere düştü. Toparlanınca hemen eve döndü. “Beni örtün, örtün beni!” diyerek, vefakâr eşinin üzerine attığı yorganlara sarındı.
İşte tam bu esnada Allah ayetlerini indiriyordu. Bizzat koruyup hazırladığı masum Nebi’nin o tertemiz gönül yamaçlarına, Allah vahyini indiriyordu:
“Ey bürünüp sarınan!
Kalk ve uyar!
Rabbinin büyüklüğünü ve yüceliğini an!..” (Müddesir/1-3)
Nebi A.S. ayağa kalktı. “Allahu Ekber” sözleri döküldü dudaklarından.
Olan-biteni baştan sona izleyen Hz. Hatice R.A. da mana ufkunun bu en zirve noktasında “Allahu Ekber” diyerek katıldı bu coşkuya...
Ve sonra, ibadet olarak önce namaz farz kılındı. Rasul-i Ekrem A.S., her namaza tekbirle başladı. Namaz içindeki her bir farzı bitirdiğinde, diğer bir farza yine tekbirle geçti. Rükûya eğilirken, doğrulurken, secde ederken, secdeden kalkarken... Allahu Ekber: En büyük, mutlak büyük sadece Allah’tır... O’nun yanında hangi şey büyük olarak kabul edilebilir?..
Namaz, insan için bir mirac. Alemlerin Rabbi’nin huzuruna giriş. Namaza başlayan Allah ile görüşür. Bu görüşmenin ilk sözü Allahu Ekber: Büyük Sadece Allah... Rükûya eğildiğimizde aynı söz, secdeye vardığımızda, oradan kalktığımızda hep aynı söz: Allahu Ekber...
Hz. Peygamber A.S.’a ittibanın yanında, namazda bu kadar sık tekbir getiriyoruz olmamızın başka bir nedeni olabilir mi?
Bu sorunun cevabını, aslında tekbirin manasında bulmak mümkün. İnsanoğlu benlik duygusu taşır. Onu yaradılış maksadından uzaklaştıran da, yaratıcısının bahşettiği nice güzelliklerden mahrum bırakan da işte bu duygu. İnsanoğluna her şeyden ve herkesten üstün olduğunu telkin eden bu duygu hiç yakasını bırakmaz onun, namazda bile...
İşte, büyüklüğün sadece Allah’a ait olduğunun, kendinin ve her şeyin O’nun karşısında aciz oldugunun itirafıdır Allahu Ekber... Namazda, O’nun huzurundayken bu hakikatten gafil kalmamak için imdada tekbir yetişir. Böylece ibadeti boyunca en büyük manevi düşmanına, nefsine karşı uyanık bulunur. Sonuç mu? Elbette Allah’ın kulunu rahmetiyle koruması, marifetini artırması...
Aslında tekbir ibadetin özüdür de denilebilir. Çünkü maksat, Alemlerin Rabbi’nin büyüklüğünü, kendi muhtaçlığını ve aczini anlamaktır. Hatta O’nun varlığı karşısında bir hiç olduğunu farketmesidir. Başka bir ifade ile tekbir, kulluk şuurunun sözlü ifadesidir.
İşte tekbir getirirken girmemiz gereken mana atmosferinin anlatabildiğimiz yüzü...
İbadetlerimizde bu havayı teneffüs edebildiğimiz nisbette, o hal bütün hayatımıza yayılacak. Ve gün gelecek, bu kulluk şuuru yaşantımızın her sayfasına damgasını vuracak.
Allahu Ekber! Büyük sadece Allah’tır!..