Aramak

Takvim

Kadir Gecesi

26 Ramazan 1442 / 8 Mayıs Cumartesi (Genel Kabule Göre)

Bin aydan hayırlı gece

Şüphesiz ki Yüce Mevlâ’nın yarattığı her şeyin bir değeri ve önemi vardır. Zaman da öyledir. Bazı zamanlar ise içindeki özel anlar sebebiyle daha faziletli ve üstündür. İbadet mevsimi, kurtuluş vesilesi, mağfiret günleri olan Ramazan ayında da öyle bir gece vardır ki Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle bin aydan daha hayırlıdır. Yüce Mevlâ mealen şöyle buyurur:

“Biz onu (Kur’an-ı Kerim’i) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede Rabbinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail) her iş için iner dururlar. O gece esenlik doludur; tâ fecrin doğuşuna kadar...”(Kadir 1-5)

Enes b. Mâlik radıyallahu anh, Rasulullah aleyhissalâtu vesselamın şöyle buyurduğunu aktarmıştır: “Kadir gecesi olunca Cebrail, meleklerden bir cemaat ile iner. Ayakta ibadet eden (namaz kılan) veya oturarak Allah’ı zikreden her kula dua eder ve selam verirler.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 3695)

Kadir gecesi için Hz. Âişe radıyallahu anhâ validemiz de şöyle demiştir: “Allah Rasulü, Ramazan’ın son on gününde itikâf edeceği yere çekilir ve ‘Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın.’ derdi.” (Müslim, Sıyâm, 40; İbn Mâce, Sıyâm, 56)

Bu itibarla sâlih kimseler, Ramazan ayının son on gününe girildiğinde her geceyi Kadir gecesi olabilir düşüncesiyle ibadetle ihya etmişlerdir.

Ebu Hüreyre radıyallahu anhdan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm 6)

Hz. Âişe radıyallahu anhâ validemiz naklediyor: Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme; – Ey Allah’ın Rasulü, Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam o gece ne dua edeyim, diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu: – Allahım, sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet, diye dua et. (Tirmizî, Daavât 85)

Ramazan Bayramı

Fıtır sadakası

Sadaka kavramının aslı, “doğruluk, doğru söz söylemek” anlamına gelen “sıdk”tır. Müslümanın Allah’ın emrine uymada gösterdiği sadakati ifade etmek için “sadaka” denilmiştir. Yani sadaka Allah Tealâ’ya sadakatle bağlı olmanın bir ifadesidir.

Sadaka, en geniş anlamıyla Allah rızası için yapılan her iyilik, verilen ve harcanan her şeydir. Sadaka birçok vacip ve nafile ibadeti, yardım ve iyiliği içerisinde barındırmaktadır. Dolayısıyla Ramazan ayında verilen fıtır sadakası da orucun kabulüne, ölüm sekeratından ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Ramazan orucu yeryüzü ve gök arasında asılıdır ve Allah Tealâ’ya ancak fıtır sadakasıyla yükselir.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 23687)

Bayram sevinci

“Bayram” manasına gelen Arapça “îd”, dönmek anlamına gelen “âde” kelimesinden türemiştir. Bayram günlerine “îd” denilmesini şöyle izah ederler: “Müminler, Ramazan orucundan sonra Fıtr bayramını, hac ibadetinden sonra da Kurban bayramını kutlarlar. Bu ibadetlere her sene tekrar dönerler ve ibadetlerini yeniden yaparlar. Cenab-ı Hak da daima onlara sevap ile karşılık verir. Bu günlerin dönmesi, müminlere sevincin geri dönmesi anlamına gelir.”

Bayram, insan ruhunun ilahî ikramlarla sevinip huzur bulması ve bu hali insanlarla paylaşmasıdır. Bu yüzden bayramlarımız, ibadet tarafının yanı sıra kaynaşma, barışma ve paylaşma demektir. Bu güzel hasletler bu mübarek zamanlarda hikmet-i ilahî olarak kolaylaştırılmıştır. Ayrıca diğer vakitlere göre daha fazla sevap ile müjdelenmiştir. Efendimiz aleyhissalâtu vesselam buyuruyor ki:

“Ramazan bayramı sabahı Allah Tealâ melekleri gönderir. Melekler yeryüzüne iner. Sokak başlarını tutarlar ve şöyle seslenirler: – Ey Muhammed ümmeti! Bol hediyeler ihsan eden ve büyük günahları bağışlayan Rabbiniz’in huzuruna koşun! Onların bu seslenişini insanlar ve cinlerden başka bütün mahlukat işitir. İnsanlar camilerde toplanınca Cenab-ı Mevlâ meleklerine şöyle seslenir: – Görevini yapan kişinin mükâfatı nedir? Melekler şöyle cevap verirler: – Ey Rabbimiz, ona verilecek karşılık, bedelini eksiksiz almak olmalıdır. Cenab-ı Mevlâ da meleklerine şöyle buyurur: – Ey meleklerim, sizleri şahit tutuyorum, ben onlardan razı oldum ve onları bağışladım.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân 3695)

Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellemin kıldığı ilk bayram namazı, hicretin ikinci yılında kılmış olduğu Ramazan (Fıtr) bayramı namazıdır. O, bu yıldan sonra bu namazı hiç terk etmemiştir.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh Rasulullah aleyhissalâtu vesselamın şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Bayramlarınızı tekbirlerle süsleyiniz.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’s-Sagîr, 1/215)

Yine şöyle buyurmuştur: “Kim bayram günü üç yüz defa, ‘Sübhânallahi ve bihamdihî’ der ve bunu müslümanların ölülerine hediye ederse, her müminin kabrine bir nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Cenab-ı Hak kendisinin kabri için de bin nur verir.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat, 1/357)

Ramazan ayından sonra

Bir ay boyunca oruca alışan biz müslümanlar için Allah Rasulü aleyhissalâtu vesselam tarafından Şevval ayında da altı gün oruç tavsiye edilmiştir. O, Şevval orucunun bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş, bu yüzden Ramazan-ı Şerif’i ihya eden müminler Şevval ayında da altı gün oruç tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabına nail olmak istemişlerdir. Efendimiz aleyhissalâtu vesselam şöyle buyurmuştur: “Kim Ramazan’ı oruçla geçirip buna Şevval’den altı gün daha ilave ederse bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.” (Müslim, Savm 204)

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy