Aramak

Tavan Arası: Yemen Kahvesi

Bilindiği üzere dünya kahveyi Osmanlı ile tanımıştır. Viyana bozgununda ordumuzun geride bıraktığı üç yüz çuval kahveyi ne yapacaklarını bilemeyen Avusturyalılara, daha evvel Osmanlı topraklarında bulunmuş bir yahudi yol göstermiştir. Böylece Avrupa kahveyle tanışmıştır. Bizim kahve ile tanışıklığımız herkesten önce olduğu için, kahveye dair ilk yazılar da bizim kaynaklarımızda yer alır. Gelin, her ilimde maharet sahibi Kâtip Çelebi’den Yemen Kahvesi’ni dinleyelim:

“Bu kahve, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin anlattığı gibi iki bölgede olur. Biri Zebîd üzerinde olan dağların Beytü’l-fakih karşısına gelinceye kadar kısımdır ki, ona Husayb nahiyesi derler. Biri de Câzân limanına yakın olan nahiyelerdir. Bu söylediğimiz yerler engebeli yamaç yerlerdir. Kahve ağaçları o yerlerde sıra sıra dikilmiştir. Bu kahve ağacı kiraz ağacına benzer. Lakin koyu yeşil ve kiraz yaprağından kalıncadır. Ağaçların boyu sekiz arşın kadardır. Yirmi otuz yıllık ağaçları vardır. Çiçeği beyaz olur. Sapları, ikisi üçü bir yerde uzunca kiraz sapları gibi olur. Yemişi aynı kiraz gibidir. Yeşil iken kekremsidir. Meyve kırmızıdır ve azıcık ekşiliği olur. Sonra olgunlaştığında koyu kırmızı vişne rengi gibi, iri ve tatlı olur. Eğer saplarıyla toplayıp Hisar Kirazı’nın arasına konulsa hiç fark edilemezdi. Fakat yerken kokusundan ve çekirdeğinin çift olmasından bilirler. Belki kirazdan tatlıdır. Ham iken toplarlar ve evlerinin üstü Horasan harcı ile sıvalıdır ve düzdür. Topladıkları kahveyi o damların üzerine sererler. Ham olduğu için tez kuruyup siyah olur. Sonra değirmene korlar, kabuğu kırılıp çekirdeği kalır. Ondan sonra kavrulur ve böylece kabuğu ayrılıp saf içi kalır. Bu kahve, Türkiye’ye (Anadolu ve Rumeli’ye) ve başka yerlere götürüp sattıklarıdır. Ancak olmuşu değirmene girmez, el ile çekirdeğini çıkarırlar ve kabuğunu bağırbastı üzümü ile kurutup Yemen halkı yaz günlerinde vücudu serinletmek için bu kabuğu kaynatıp içerler. Gayet leziz olur ki içenler şeker şerbeti sanırlar. O kabuk Türkiye’ye gelmez. Zira Yemen’de kahve içinden yüksek fiyatla satılır.

Kahvenin âlâsı büyük ve yeşilce olmalıdır. Bu kahvenin kabuğu, tabiatı birinci derece sıcak ve yaş olur. Yaz günlerinde içilse vücudu zinde kılar. Kalbe ferahlık verir. Sabah uykusundan hasıl olan takatsizliği giderir. Kahve yemekten bir saat sonra içilirse faydası vardır. Midede olan rutubet ve fazlalıkları giderir. Baş ağrısı ve nezleye de iyi gelir. Uyku zamanında ayakta kalmak isteyenlere muvafıktır.”

(Kâtip Çelebi’den Seçmeler, Haz. Orhan Şaik Gökyay, MEB Yay., İstanbul, 1997, s. 257-258.)

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy