Aramak

Yüksek Tansiyon

Kan basıncının sürekli olarak normal değerlerin üzerinde seyretmesine hipertansiyon denir. Hipertansiyon, çok fazla önemsenmemesine rağmen günümüzün ciddi sağlık sorunlarındandır. Bugün dünya nüfusunun onda biri bu önemli sorunla karşı karşıya bulunuyor.
Günümüz hayat tarzına bağlı olarak yaygınlaşan hastalıklardan biri olan hipertansiyon, özellikle yanlış beslenme, hareketsizlik ve yoğun stres ile yakından ilgili. İleri yaşlarda risk daha da artıyor. Araştırmalar, 60 yaşın üzerindeki her yüz kişiden 40’ında hipertansiyon olduğunu gösteriyor. Hipertansiyonlu kişilerin yarısı durumlarının farkında değildir ve ciddi beyin, böbrek, kalp-damar, göz hastalıklarına aday olarak hayatlarını sürdürürler. Normalde, büyük kan basıncı (sistolik) 14’ün, küçük kan basıncı (diaktolik) da 9’un altında olmalıdır. Hatta küçük tansiyonu 8.5 - 9 arasında olanlar bile yakından izlenmelidir. Hipertansiyon altta yatan nedene göre iki gruba ayrılır: Birincil (primer) hipertansiyon İkincil (seconder) hipertansiyon - Birincil hipertansiyon: Kan basıncını büyük ölçüde iki faktör belirler: Kalbin dakikada pompaladığı kan miktarı ve vücuttaki damar ağının kan akımına karşı gösterdiği direnç. Beyin ve damarlardaki basınç düzeyleyici sistem, böbrek tarafından düzenlenen sıvı-madde dengesi, kalp, beyin, böbrek üstü bezi ve böbrekten salgılanan hormonlar, kan basıncı üzerinde kontrol mekanizması görevini üstlenir. Vücudun ihtiyacına göre bu kontrol mekanizmaları devreye girer ve kan basıncının fizyolojik sınırlarda alçalıp yükselmesini sağlar. Kontrol sistemlerinin etkisini yitirmesi ve damarın genişleyebilme kapasitesinin düşmesi sonucu kan basıncı yükselme eğilimi gösterir. Böylece birincil hipertansiyon oluşur. Birincil hipertansiyonun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte kalıtım, heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi sebeplerin etkin olduğu anlaşılmıştır. Hipertansiyonluların onda dokuzu bu gruptadır. - İkincil hipertansiyon: Kalbi ve damarlari etkileyen başka bir hastalık tarafından meydana getirilen tansiyon yüksekliğine ikincil hipertansiyon denir. Mesela böbrek dokusu iltihapları, böbrek atardamarlarının daralması, bazı beyin tümörleri, damar sertliği, tiroid ve böbrek üstü bezi hormonlarının aşırı salınımına bağlı ikincil hipertansiyon gelişebilir.

 Hipertansiyonun Belirtileri Nelerdir?

Birincil hipertansiyonda kanbasıncı yüksekliği uzunca bir süre belirti vermeyebilir, tesadüfen anlaşılabilir. Hastalar genellikle kan basıncının yüksek olduğu sabah saatlerinde ensedeki ağrıdan yakınırlar. Kulak çınlaması, başdönmesi, çarpıntı diğer belirtilerdir. Yüksek tansiyon beyin, kalp, göz ve böbrekleri etkilediyse bunlara ait şikayetler olabilir. Kalbin etkilenmesine bağlı nefes darlığı, ödem; beyin etkilenmesine bağlı başağrısı, dalgınlık, kusma, koma, felç; gözün etkilenmesine bağlı görme bozuklukları, hatta körlük; böbreğin etkilenmesine bağlı sık idrara çıkma, tekrarlayan idrar yolları enfeksiyonu gelişebilir. İkincil hipertansiyonda yüksek tansiyona ait belirtilerin yanı sıra, altta yatan hastalığa ait şikayetler belirgindir. Mesela aşırı tiroid hormonu salınımında zayıflama, ellerde titreme; böbreküstü bezinin fazla çalışmasında şişmanlık, böbrek hastalığında böğür ağrısı gibi.

 Tanı Nasıl Konur?

Sağlıklı bir tansiyon ölçümü için hasta 20 dakika istirahat etmiş olmalıdır. Tansiyonun bir kez yüksek bulunması tanı koydurmaz. En az 3 kez yüksek bulunmalıdır.

 Tedavi

Erken tanı, düzenli kontrol ve uygun tedavi ile hipertansiyon önlenebilir, kontrol altına alınabilir bir hastalıktır. Uygun diyet, ideal kiloya düşme ile birlikte ilaç tedavisi uygulanır. İdrar söktürücü, damar genişletici, kalp hızını ve kasılmasını azaltıcı ilaçlar kullanılmaktadır.

 Hipertansiyondan Korunma

Yüksek tansiyon ve zararlı etkilerinden korunmak için şu hususlara dikkat edilmelidir: - Şişman hastalar ideal kilolarına düşmelidir. Hatta hafif ve orta dereceli hipertansiyon hastaları kilo vererek normal kan basıncına kavuşabilirler. - Kolesterol düzeyini yükselten besinlerden kaçınmalıdır. Kırmızı et, sakatat, yağlı süt, kaymak, yağlı peynir, tereyağ, margarin, yumurta sarısı, içyağı, rafine şekerlerden olabildiğince uzak durmalıdır. Kuru baklagil, çiğ sebze ve meyvelerden zengin beslenme faydalı olacaktır. - Sık aralıklarla az miktarda yeme alışkanlığı kazanılmalıdır. Günde 4-5 öğün şeklinde yemek yenmelidir. Bu şekilde ideal kilonun korunması ve kolesterolün düzenlenmesi kolaylaşır. - Aşırı tuz tüketilmemelidir. Salamura zeytin, salamura peynir, tuzlu tereyağı gibi tuzlu besinlerdenden kaçınılmalıdır. - Alkol alışkanlığı varsa, terk edilmelidir. Alkol şişmanlığa, kolesterol yüksekliğine ve yüksek tansiyona neden olur. - Sigara, yüksek kolesterol ve hipertansiyonla birlikte kalp-damar hastalığı riskini oldukça artırır. Damar sertliğine ve yüksek tansiyona neden olur. - Kahve kan basıncını bir-iki saatlik süreyle yükseltir. - Stres tansiyonu yükseltir. Ruhsal gerilimden uzak durmaya çalışılmalıdır. - Yüksek tansiyon, şeker hastalarında şeker hastası olmayanlara göre 2 kat fazla görülür. Böbreğe ve damarlara zararlı etkisinden dolayı yüksek şeker kontrol altına alınmalıdır. - Hipertansiyonlu kişiye yüzme, yürüyüş, koşu, bisiklete binme gibi egzersizler önerilebilir. Düzenli egzersizle büyük ve küçük kan basıncının, kalp atım hızının düştüğü gözlenecektir. Egzersiz kalbe daha fazla oksijen gitmesini sağlar, damar sertliğini önler, kan kolesterolunu düzenler, vücut ağırlığının dengede kalmasını sağlar. Hayati organlarda hipertansiyonun neden olduğu  geri dönüşü olmayan hasarları engeleyebilmek için erken tanı gereklidir ve tedaviye zaman geçirmeden başlanmalıdır. Bunun için düzenli aralıklarla tansiyon ölçülmelidir. Yüksek tansiyon hastaları bugünkü tedavi yöntemleriyle normal yaşantılarını sürdürebilirler ve organ hasarından korunabilirler.  
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy