Kur’an-ı Kerim’de Yüce Mevlâ, bazı vasıflara sahip olan kullarıyla beraber olduğunu ferman buyurmaktadır. Bu vasıflardan biri “ihsan”, diğeri takva, bir diğeri de sabırdır.
Yüce Mevlâ kuluna şah damarından daha yakındır. (Kâf 16) Bu yakınlık rahmet, merhamet, ilim ve kudret yönüyledir. Sözün gizlenmesi veya açığa vurulması O’nun için birdir. Kalplerde olanlara dahi vâkıftır. Çünkü O her şeyin yaratıcısıdır. Yaratan, yarattığı şeylere dair her detayı bilir. (Mülk 13-14)
Kuluna çok yakın olan, her an kulunun yanında olan Allah Teâlâ, kulundan da kendisine yakın olmasını istemektedir. Kulun Rabbi’ne yakınlığının ilk adımı ve alameti imandır. Mümin, iman eden demektir. Yani mümin iman bağı ile Rabbi’ne bağlı olan kimsedir. Kulu Rabbi’ne yaklaştıran da bu bağdır. Nitekim ayet-i kerimede mealen; “…Allah müminlerle beraberdir.” buyurulmuştur. (Enfâl 19)
Esas olan, bu yakınlığın her an hissedilmesi, bu farkındalığın muhafaza edilmesidir. Yani imanın fiiliyata dökülüp ilâhî ve beşerî münasebetlerde tezahür etmesidir.
İmanın tezahürü itaat, gayret, mücahede ve sâlih amel ile olur. Aksi takdirde mümin nefsânî ve şeytanî arzularının esiri olur ve kendisine çok yakın olan Rabbi’nin yakınlığını hissedemeden ömrünü tüketir. Süflî arzuları kendisi için perde olur. Bu gaflet karanlığında bocalayıp durur.
Gafletten kurtulmanın yolu samimi tevbeden geçer. Daha sonra farz ameller başta olmak üzere sâlih amellere yönelmek gerekir. Zikirle kalbin desteklenmesi, gafletle oluşan kalp katılığının giderilmesi de gerekir.
Bütün bunlar bir anda olacak işler değildir. Bu farkındalığın temini için Allah Teâlâ’nın yardımına sığınmak gerekir. Çünkü ikram edecek olan O’dur. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemin Muaz b. Cebel radıyallahu anhuya her namazdan sonra yapmasını ısrarla tavsiye ettiği şu dua, kıyamete kadar gelecek olan müminlere rehberlik etmektedir:
“Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce kulluk etmek konusunda bana yardım et.” (Ebû Dâvûd, Vitr 26)
İman ve sâlih amel mümini Rabbi’ne yaklaştırır. Yakınlık sevgi ve muhabbete vesile olur. Sevgi ve muhabbet ise kullukta istikrarı temin eder. Yüce Mevlâ’nın muhabbetiyle tanışan müminin kalbinde sâlih amelleri yerine getirmede bir gayret hâsıl olur. Neticede mümin, Dâvûd aleyhisselamın duasında da işaret edildiği üzere her daim Allah Teâlâ’nın sevgisini, O’nu sevenlerin sevgisini ve O’na ulaştıracak amellerin sevgisini talep eder:
“Allahım! Senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl.” (Tirmizî, Deavât 73)
Yakın olanların vasıfları
“Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir.” (Hadîd 4) ayeti kerimesi, Yüce Mevlâ’nın her an kulunun yanında olduğunu gösteriyor. Bu yakınlığın farkında olanlar, yani Allah Teâlâ’dan gafil olmayanlar tam bir zikir halinde olanlardır. Bu hâl, aynı zamanda ihsan hâlidir. Nitekim Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem ihsanı; “Allah’ı görüyormuş gibi kulluk etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremiyorsan da O seni görüyor.” (Müslim, Îmân, 1) şeklinde tarif etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Mevlâ, bazı vasıflara sahip olan kullarıyla beraber olduğunu ferman buyurmaktadır. Bu vasıflardan biri yukarıda bahsi geçen ihsandır. İki yerde tekrar edilen ifade mealen şöyledir:
“Şüphesiz Allah, kendisinden gereği gibi sakınanlarla ve ihsan sahipleriyle beraberdir.” (Nahl 128)
“Bizim uğrumuzda mücahede edenler var ya; biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah ihsan sahipleriyle beraberdir.” (Ankebût 69)
Yukarıdaki ayetlerin ilkinde Allah Teâlâ ihsan vasfından önce takva vasfını da zikretmekte ve müttaki kullarıyla da beraber olduğunu müjdelemektedir. Takva ehline verilen bu müjde üç ayet-i kerimede daha vurgulanmaktadır:
“Muhakkak ki Allah müttakilerle beraberdir.”
(Bakara 194; Tevbe 36, 123)
Bu minvalde ayet-i kerimelerde işaret edilen vasıflardan biri de sabırdır. Sabır, müminlerin en belirgin alameti, Yüce Mevlâ’nın rahmetini ve yardımını celbeden en önemli vasıftır. Kur’an-ı Kerim’de dört ayrı yerde tekrar edilen şu ifade, sabreden müminlerin Allah Teâlâ’nın yardımına ve yakınlığına mazhar olduğuna delalet etmektedir:
“Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153, 249; Enfâl 46, 66)
Yukarıda işaret edilen vasıflar çerçevesinde Yüce Mevlâ ile beraberliği tesis eden veya bu beraberliği muhafaza etmeye vesile olan en etkili yöntem, belki de söz konusu vasıfları taşıyan sâlih ve sâdık kullarla beraber olmaktır. Çünkü kişi yakın olduklarının hâli ile hâllenir. Eşkıya ile olana eşkıyalık, evliya ile olana evliyalık halleri sirayet edecektir. Takvası, itaati, ihlâsı, muhabbeti ve istikameti ile Elest Bezmi’nde verdiği söze sâdık olan kullarla beraberlik, bahse konu hasletlerin tahsil edilmesini de temin edecektir inşallah. Bu sırra binaen Kur’an-ı Kerim sâdıklarla beraber olmayı tavsiye etmektedir:
“Ey iman edenler! Allah’tan gereği gibi sakının ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe 119)