Bahçe Kimin?
Müslüman bilincin tabiatla ilişkisini en iyi anlatacak misal şu olabilir:
Bir bahçedeyiz. İçinde türlü çeşit bitkilerin, meyvelerin, ekinlerin, kuşlar ve böceklerin, hayvanların, dağların, denizlerin ve nehirlerin bulunduğu uçsuz bucaksız muhteşem bir bahçe. Bir süreliğine burada misafirsiniz denilmiş. İhtiyacımız olan her şeyi kullanabileceğimiz de söylenmiş. Fakat her misafirlikte olduğu gibi belli kurallar var. İhtiyacımızdan fazlasına el uzatmamıza bahçe sahibi razı değil. Kirletmeye, bozmaya, bitkilerin hayvanların doğal hallerini değiştirmeye de izin yok. Sırf zevkine ya da rekabet için orayı burayı kazıp deşmek, canlılara zarar vermek, başkasının elindekine göz dikmek de hoş karşılanmıyor.
Misal dedik ama hakikat. Buradayız ama bahçe bizim değil. “Lehü’l-mülk” ifadesini hatırlayın. Yani “Mülk O’nun, hamd (teşekkür ve minnet) O’na.”
Peki, bahçe sahibinin bu cömertliğine karşı orada ne yapılır? Toprak, su, hava, ekinler, meyveler nasıl kullanılır? Bahçe bizimmiş gibi hoyratça istediğimizi yapabilir, azabilir, mesela beğendiklerimizi zimmetimize geçirebilir, orası senin burası benim diye kavgaya tutuşabilir miyiz?
Büyük yolculuğunun ve burada sadece konakladığının farkında, teslim olmuş Müslüman bilinç “hayır” diyor. Doğal çevre dâhil, Müslümanın yeryüzü ile kurduğu ilişki biçimi bu misalde özetlenebilir. Ayet-i kerimelerden, sünnet-i seniyyeden, sahabi efendilerimizin yaşantı ve sözlerinden çıkartılabilecek ilişki tarzı tam da bundan ibaret.
Şimdi görüyoruz, “mülk O’nun” ilkesi reddedildiğinde koca kürre-i arz nasıl inliyor! Uçsuz bucaksız okyanuslar, hayallerin ötesine uzanan gökyüzü, devasa hayvanlar, sayısı milyarları bulan böcekler nasıl can çekişiyor. İnsanlık kendi felaketini yaşamadan mülkü kendisine ait zannetme gafletinden uyanır, misafir edebini takınır mı bilinmez.
Fakat biz canlı cansız bütün mahlûkatın zikrine kulak vermeye, fıtratın saflığını sevmeye ve korumaya devam edeceğiz. Gördüğümüz, dokunduğumuz, kokladığımız her şeyde Yaratan’ın bir tecellisini bulup hamd ve senâya duracağız. Bir dalı kırmak, bir karıncayı ezmek, secdelerimizde bizi alnımızdan öpen toprağa, abdesti ile ilâhî huzura durduğumuz suya nokta kadar çöp dökmek kalbimizi titretecek. Dünya nereye giderse gitsin.
Kurban bayramınızı tebrik ile cümle dünya ve âhiret hayırlarına vesile olmasını niyaz ederiz. Temmuz sayımızda buluşmak üzere inşallah.
SABAHATTİN AYDIN / saydin@semerkand.com