Aramak

Takvim

Kurban Bayramı Arefesi

9 Zilhicce 1444 

27 Haziran Salı

Kurban Bayramı’nın 1. Günü

10 Zilhicce 1444 

28 Haziran Çarşamba

Kurban Bayramı Arefesi 

Arefe günü, Kurban Bayramı’nın bir gün öncesi, Zilhicce ayının 9. günüdür. Bu değerli ve kutlu günde oruç tutmak çok faziletlidir. 

“Arafat” ve “arefe” aynı kökten gelen kelimelerdir. Arafat, haccın şartlarından olan “vakfe”nin yapıldığı yerin adıdır. Hacılar, “durmak, beklemek” anlamlarına gelen vakfe görevini yapmak için Mekke yakınlarında tepelik bir alan olan Arafat’a gelip bir süre beklerler. Arafat’taki bu vazifenin zamanına, yani Kurban Bayramı’nın bir gün öncesine “Yevmü’l-Arefe”, dilimize geçen haliyle de “arefe” veya “arife” denilmiştir. 

Arefe günü duaların karşılık bulduğu bir gündür. Resûlullah aleyhissalâtu vesselam, arefe günü vakfe görevini yaparken en çok şöyle dua ederdi: 

“Allahım, söylediğimiz ve söylediğimizden daha hayırlı olan hamd sanadır. Namazlarım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm senin için, dönüşüm yalnız sanadır. Mirasım yalnız senindir. Allahım, kabir azabından, kalpteki vesveseden ve işlerin dağınıklığından sana sığınırım. Rüzgârın getirdiği hayırdan istiyor ve rüzgârın getirdiği âfetin şerrinden sana sığınıyorum.” (Tirmizî, Deavât 93) 

Arefe günü orucuyla ilgili olarak da Hz. Âişe radıyallahu anhâ annemiz şu hadis-i şerifi nakletmiştir: 

Bir genç vardı, söze kulak verir dinlerdi. Zilhicce hilalini görünce ertesi sabah oruç tutmaya başlardı. Gencin bu yaptığından Resûlullah haberdar oldu. Onu çağırdı ve; “Seni oruç tutmaya sevk eden nedir?” diye sordu. Genç şöyle cevap verdi: 

“Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü! Bugünler insanların hac ve ibadet için toplandıkları günler. Belki bu ibadetimle Allah Teâlâ beni onların duaları arasına katar.” 

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem cevaben buyurdu ki: 

“Bugünlerde tuttuğun her bir günlük oruca bin köleyi azat etme, bin deve kurban etme ve Allah yolunda cihad etmek üzere bin at verme sevabı var. Arefe günü olunca da iki bin köle azat etmek, iki bin deve kurban etmek ve iki bin at vermek sevabı ihsan edilir.” (Tenzîhü’ş-Şerîa, 2/148)

Ebû Katâde radıyallahu anhudan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme arefe günü oruç tutmanın fazileti sorulmuş, o da buyurmuştur ki: 

“Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.”

Kurban Bayramı 

Allah Teâlâ’nın ihsanıyla müminler için huzur, sevinç ve rahmet vesilesi olmak üzere seçilen bir vakte doğru ilerliyoruz; Kurban Bayramı’na. 

Ümmet olma şuurumuzun tazelendiği günler olan bayram günleri, müminlerin ortak sevinç günleridir. Müslümanın, yakın ya da uzak olsun, kardeşleriyle bir ve beraber olarak ümmet olma şuurunu tazelediği günlerdir. 

Sözlükte “yakınlaşmak, yakın olmak” manasına gelen kurban, dinî bir kavram olarak “Allah Teâlâ’nın rızası için ibadet maksadıyla belli bir vakitte belli şartları taşıyan bir hayvanı belli bir usul ile boğazlamak” demektir. Bu şekilde boğazlanan hayvana da “kurban” adı verilir. 

Her amelde olduğu gibi kurban ibadetinde de öncelikle niyet esastır. Niyet konusunda Resûlullah aleyhissalâtu vesselam Efendimiz, “Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.” buyurur. (Buharî, İman 1)

Kurban ibadeti ile ilgili ayet-i kerimede de; “Onların (kurbanların) etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. O’na ancak sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları (kurbanlık hayvanları) sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’a tekbirde bulunasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac 37) buyurulur. 

Bu ayet-i celileden anlaşılıyor ki kurbandan maksat et ya da bir geleneği yaşatmak değildir. Kurban ibadeti kulun Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşma gayretinin, takva ve teslimiyetinin bir ifadesidir. 

Efendimiz aleyhissalâtu vesselam Hicret’in ikinci senesinde, Zilhicce’nin onuncu günü müminlere iki rekât namaz kıldırdı ve hutbe okudu. Bu hutbede kurbanı emretti. Kendileri de o gün iki koç kurban etti. İlk kurbanı keserken buyurdu ki: 

“Allahım, bu senin birliğin ve senden bana gelenlere iman eden ümmetimin adınadır.” 

İkinci kurbanı keserken de; 

“Allahım, bu da Muhammed ve Muhammed’in ev halkının adınadır.” buyurdu. (İbn Hişam, es-Sîre, 3/58-59)


Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy