Aramak

Hal Dili

“Kötü ahlâk kırılmış vazoya benzer; ne (ilk hâli gibi) tamir edilir ne de toprağa dönüşür.”

Vehb. b. Münebbih rahmetullahi aleyh

“Bir mümin, sevdiği mümin kardeşinin her şeyini, hatta köpeğini bile sever.”

Bekiyye b. el-Velid rahmetullahi aleyh

Şükür ve Nimet

Büyük velîlerden Ebû Tâlib el-Mekkî rahmetullahi aleyh, şükür sebebiyle nimetin artması hususunda şunları söyler:

Allah Teâlâ şükürle birlikte nimetin artacağını istisna yapmadan zikretmiştir. Şu beş şeyde ise istisna yapmış, onların olmasını kendisinin de dilemesine bağlamıştır. Bunlar: 1) zenginlik, 2) duaya icabet, 3) rızık, 4) mağfiret, 5) tevbedir.

Halbuki Allah Teâlâ hiçbir istisna yapmadan, şükredildiğinde nimetin artacağını kesin olarak ifade edip şöyle buyurmuştur: “Eğer şükrederseniz, hiç şüphesiz size verdiğim nimeti artırırım.” (İbrahim 7)

Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı

Bunları Yaptın mı?

Büyük sûfîlerden Fudayl b. İyaz rahmetullahi aleyh bir sözünde şöyle demiştir:

“Firdevs cennetine girmek; peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihlerle birlikte Rahmân’ın özel yakınlığında bulunmak istiyorsun, öyle mi? Peki, bunu hangi amelle istiyorsun? Hiç Allah için bir şehvetini terk ettin mi? Hiç Allah için öfkeni yuttun mu? Senden alakayı kesen akrabanla Allah için irtibat kurdun mu? Hiç Allah için bir din kardeşinin hatasını affettin mi? (İnkârda veya isyanda ısrar eden) bir yakınından Allah için uzaklaştın mı? (Bedenen ve neseben) senden uzakta olan (itaatkâr) bir kimseyi Allah için kendine yaklaştırdın mı?”

Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliya

Âbid ve Ahlâk

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme hizmetiyle tanınan ve en çok hadis rivayet eden sahabilerden olan Enes b. Mâlik radıyallahu anhu şöyle demiştir:

“Kul âbid (nafile ibadetlere düşkün biri) olmasa bile güzel ahlâkı sayesinde cennette en yüksek dereceye ulaşır. Yine kul âbid olsa bile kötü ahlâkı sebebiyle cehennemin en altına düşer.”

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn

Üç Tavsiye

Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme gelerek;

– Bana nasihat et, dedi. Allah Resûlü;

– Her nerede olsan da Allah’tan kork, buyurdu. Adam;

– Biraz daha nasihat et, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem;

– İşlediğin bir kötülüğün peşinden bir iyilik yap ki onu temizlesin, buyurdu. Adam;

– Biraz daha, deyince Resûlullah;

– İnsanlara güzel ahlâkla davran, buyurdu.

Ahmed b. Hanbel, el-Müsned

Güzel Ahlâk

Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme güzel ahlâkın ne olduğunu sordu. Allah Resûlü; 

“Resûlüm, sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (Arâf 199) ayetini okudu ve sonra şöyle buyurdu:

“Güzel ahlâk, senden ilişiğini kesene gitmen, sana vermeyene vermen ve sana zulmedeni affetmendir.”

İbn Ebi’d-Dünyâ, Mekârimü’l-Ahlâk

Şeref ve Asalet

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhumâya, “Üstünlük nedir?” diye sorulduğunda dedi ki: 

– O, Allah Teâlâ’nın Yüce Kitabı’nda, ‘Sizin Allah katında en şerefliniz en takvalı olanınızdır’ (Hucurât 13) ayetinde açıkladığı üzre takvadır. 

– Asalet nedir? diye sorulunca da; 

– Sizin ahlâkı en güzel olanınız, asalet olarak en üstününüzdür, dedi. 

Buhârî, el-Edebü’l-Müfred

Allah Korkusu

İlk dönem sûfîlerinden Zünnûn el-Mısrî kuddise sırruhû şöyle demiştir:

“Sevenin kalbinde Allah korkusu olgunlaşmadığı müddetçe muhabbet şarabından içmesi mümkün değildir. Allah’ı seven kimsenin cehennem ateşinden korkusu, O’ndan ayrılık korkusunun yanında denizdeki su damlası mesabesindedir.”

Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı

Hamd Evi

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“Bir kulun çocuğu öldüğü zaman, Allah Teâlâ meleklerine: ‘Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız?’ buyurur. Melekler: ‘Evet’ diye cevap verirler. ‘Kulumun kalbinin meyvesini mi kopardınız?’ diye sorar. Melekler: ‘Evet’ diye cevap verirler. Cenâb-ı Hak tekrar: ‘Peki, kulum ne dedi?’ diye sorar. Melekler: ‘Sana hamdedip innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn: Allah’a aidiz ve yine O’na döneceğiz dedi’ diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ: ‘Kulum için cennette bir ev inşa edin ve ona Hamd Evi adını verin’ buyurur.”

Tirmizî, Cenâiz, 36

Diriler Arasındaki Ölü

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin sırdaşı Hz. Huzeyfe radıyallahu anhuya;

– Diriler arasındaki ölü kimdir, diye sorulunca;

– Yanlışı (münkeri) gördüğü halde onu eliyle, diliyle veya kalbiyle değiştirmeye çalışmayan kimsedir, dedi.

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn

Aldanış Günü

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:

“Kıyamet gününe, ‘Yevmü’t-Teğâbün: Aldanış günü’ denilmiştir. Çünkü Allah’ın rahmetinden mahrum olan kimse büyük bir aldanış ve hüsran içindedir. Mahrum olan kimse kendi derecesinin üzerinde pek çok büyük derece görür. Onun bu derecelere bakışı, yüz liraya sahip olup kendisini zengin zanneden kimsenin, yeryüzünün doğusuna ve batısına sahip olan zengine bakışına benzer. Onların her birinin bir varlığı vardır; fakat iki zenginlik arasında ne büyük fark vardır! Âhiret nasibi düşük olan kimsenin aldanışı ne büyük aldanıştır! Şüphesiz âhiret, dereceler ve fazilet bakımından dünyadan çok daha büyüktür. 

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn


Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy