12. yüzyılın meşhur sûfî âlimi Ferîdüddin Attâr kuddise sırruhû “Pendnâme” adlı eserinde şöyle nasihat eder:
Bir hayır işlemek dilersen onu kendi elinle yap, malından her fakiri nasiplendir. İnsanların kendi elleriyle verdikleri bir lira, vefatlarından sonra onlar adına verilen yüz liradan daha değerlidir. Kendi elinle fakire verdiğin taze bir hurma, senden sonra verilen yüz gram altından daha faziletlidir.
Bağışladığın şeyleri, elden ayaktan düşsen bile geri isteme. Böyle bir sebatsızlık, kusan bir adamın çıkardığını tekrar yemesine benzer. Bu durum hiç uygun olur mu?
Ey oğul! Mal ve para ile mutluluk arama, bağışladığın bir şeyin artık sözünü etme. Allah’ın “Şımarma” emrini dinle; dünya sevinç yeri değil, aklını başına al! Rabbü’l-Âlemîn çok sevinçli olanları sevmez. Bu sözü üstatlardan öğrendim. Eğer Allah Teâlâ’nın sana verdiği fazlu kerem için sevinirsen bu uygundur. Fakat dünya için sevinmek hatadır.
Ey oğul! Üzüntü ve sıkıntıya alış. Kalbini orada kendi sevgisini isteyen Allah Teâlâ’ya çevir. O’nun has kullarının azığı gam sofrasının nimetleridir. Dünyada sevinç ve mutluluk arayanların ise âhirette yoldaşları keder ve ıztırap olur. Kalbinde âhiret korkusu ve düşüncesi olmayan, sonunda ayağında bir balta görür.
Ey oğul! Bir düşün, neden yaratıldın? Herkes kendisi için kederlenir. Allah Teâlâ kendisine kulluk etmen için seni yoktan var etti. Mademki hayat verdi sana, O’na kulluk et, hayâ ve cömertlik üzere ol. Günlerini uyku ve yemekle tüketme. Sabah akşam Cenâb-ı Hakk’ın zikriyle yaşa. Seher vaktinde uyuma, nefsine yemeyi ve içmeyi öğretme.
Ey oğul! İlim erbabından ilim öğren. Allah katında makamının artmasını istiyorsan gece gündüz daima dua et. Ömrünün artmasını istiyorsan haydi git ve gizli ameller yap. Şeref ve haysiyetinin azalmaması için az günah işlemeye bak. Hak Teâlâ, isyan ve günah içinde boğulmuş olanların rızkını kesiverir. Yalan sözden rızık eksilir, yalancının sohbetinde güzellik bulunmaz.
Bu hayatta sabırlılardan olmak için çalış ve sıkıntılara katlanmaktan kaçınma. Eğer bela ve musibetlerden dolayı yüzünü ekşitirsen, kendini sabırlılardan sayma. Şikâyetsiz sabretmek en güzelidir. Bela ve kaza geldiği vakit sabretmezsen, sâdık kimseler nazarında Allah’a şükretmiş sayılmazsın. Şayet dervişliğinden memnun değilsen Allah Teâlâ’nın fakir kullarıyla nasıl yakınlık kurabilirsin?
Yaptığın tüm işler Hak Teâlâ’nın emirlerine uygun olursa hürmet ve saygınlığın çok olur. Allah yolunda ne kadar çok hizmet edersen o kadar şeref bulursun. Kul, yaptığı hizmetlerle ebedî âleme varırsa izzet bulur da bu sebeple Rabbi’ne kavuşur belki. Hizmette elde ettiğin lütuf ve ihsan, kalbinin huşû içinde olmasındandır. Böyle hizmet eden kişi bahtiyar olur.
Ey oğul! Allah’ın yasaklarının etrafında dolaşmaktan ne zaman vazgeçersen, o vakit sana sabırdan söz etmek yakışır. Eğer hep ferah ve mutlu günler bekliyorsan, bela ve musibetler seni bulduğunda sabretmeye hiç tahammülün olmaz.