Aramak

Saâdet Asrı'ndan

Hz. Umeyr radıyallahu anhu önceleri İslâm’a şiddetle karşı çıktığı ve Müslümanlara eziyet ettiği için “Kureyş’in şeytanlarından biri” diye şöhret bulmuştu. Dâru’l-Erkâm’da Müslüman olan ve Habeşistan’a hicret eden oğlu Tuleyb, Bedir’e Müslümanların safında katılırken, kendisi ve diğer oğlu Vehb müşrik ordusunda yer aldı. Zeki ve ileri görüşlü, aynı zamanda bir savaş dehası olarak tanınan Umeyr, Bedir’de İslâm ordusunun çevresinde dolaşıp onların sayısını ve yardımcı kuvvet gelip gelmediğini tespit etmekle görevlendirilmişti. 

Bedir savaşından sonra Müslüman oldu. Uhud Gazvesi’nden önce Medine’ye hicret etti. Mekke’nin fethi sırasında Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden Safvân b. Ümeyye için eman istedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Mekke’nin fethi sırasında sarığını ve cübbesini ona vererek Safvân’a eman verdiğini söyleyince onun yanına gidip Müslüman olmasına vesile oldu. 

Hz. Osman radıyallahu anhunun halifeliğinin ilk yıllarında vefat etti. Allah ondan razı olsun. Müslüman olma hadisesini sunuyoruz…

Öleceğini bile bile

Umeyr radıyallahu anhu Bedir savaşı sırasında müşriklerin safındaydı. Müşrikler Bedir’de yenilmiş, Umeyr radıyallahu anhu da oğlu Vehb’i esir olarak arkada bırakmıştı. Hicretten önce Müslümanlara yapmadığı eziyeti bırakmayan Umeyr, kendisinden intikam almak için oğlunu öldürmelerinden korkuyordu. 

Bir gün kuşluk vaktinde Kâbe’yi tavaf edip putlara secde etmek istedi. Kâbe’nin yanında bir diğer azılı müşrik olan Safvân b. Ümeyye’yi gördü. Selam verip yanına oturdu. Hatıraları çok taze olduğu için Bedir Savaşı’nı konuşmaya başladılar. Safvân şöyle dedi:

– Vallahi Bedir’de kaybettiğimiz yakınlarımızdan sonra bu hayatın tadı kalmadı.

Umeyr cevap verdi;

– Haklısın. Yemin olsun ki, ödemem gereken borçlarım olmasa, arkamda bırakacağım çoluk çocuğum için endişelenmesem, öleceğimi bile bile gider kılıcımla Muhammed’in işini bitirir, sonunu getirirdim. Hem de oğlum Vehb ellerinde esir olduğu için onun diyetini ödemeye gittim sanırlardı. Rahatça Muhammed’in yanına girerdim.

Umeyr radıyallahu anhunun söylediklerini fırsat bilen Safvân atıldı: 

– Ey Umeyr, bütün borçlarını bana bırak! Ne kadarsa ben öderim. Aileni ise kendi ailem bilir, onları korur gözetirim. Yeter ki sen bu dediğini yap!

Umeyr radıyallahu anhu bunun üzerine “Öyleyse bu konuştuklarımız aramızda kalsın” diyerek kılıcını kuşanıp Medine’ye doğru yola çıktı.

Mescid-i Nebevî’nin kapısında

Umeyr radıyallahu anhu Medine’ye geldiğinde Hz. Ömer radıyallahu anhu bazı sahabilerle Mescid-i Nebevî’nin yakınında sohbet ediyordu. Onlar da Bedir savaşını konuşuyor, Allah’ın yardımını, Müslümanların gösterdiği kahramanlıkları yâd ediyorlardı. Hz. Ömer radıyallahu anhu, Umeyr’in atından inip Mescid-i Nebevî’nin kapısına doğru yürüdüğünü görünce öfkeyle yerinden kalktı. Şöyle dedi:

– Vallahi bu köpek Allah ve Resûlü’nün düşmanı Umeyr’dir. Bir kötülük yapmaya gelmiş! 

Sonra yanındaki sahabilere dönerek;

– Gidin Allah Resûlü’nün yanında durun! Şu Allah düşmanının Resûlullah’a zarar vermesine mani olun, dedi. 

Fakat herkesten hızlı davranarak kendisi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin yanına gitti. Dedi ki:

– Ey Allah’ın Resûlü, mescidin dışında Umeyr var. Kılıcını kuşanmış, mescide doğru geliyor. Sanırım bir kötülük peşinde. 

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem sakince şöyle dedi:

– Onu karşıma çıkarın.

Kardeşten yakın

Hz. Ömer radıyallahu anhu doğruca Umeyr’in yanına gitti. O daha ne olduğunu anlayamadan Hz. Ömer onun kılıcını almış, kayışını boynuna dolamıştı. Hz. Ömer, Umeyr’i o şekilde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin karşısına çıkardı. Hz. Peygamber;

– Bırak onu Ömer, buyurdu.

Hz. Ömer bıraktı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tekrar;

– Uzaklaş Ömer, buyurdu. 

Hz. Ömer uzaklaştı. Umeyr Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme yaklaştı. Hz. Peygamber Umeyr’e sordu:

– Seni buraya getiren nedir?

– Oğlumu kurtarmaya geldim.

– Ömer’in boynuna doladığı kılıcın ne o zaman? 

– Allah o kılıcı yerin dibine batırsın! Bedir günü bize fayda mı sağladı!

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem; 

– Hayır! Vallahi sen şu günde, şu vakitte Safvân ile beraber bir taşın üzerine oturmuştunuz. Aranızda şunları şunları konuştunuz, diyerek aralarındaki bütün konuşmaları olduğu gibi aktardı.

Konuştuğu şeylerin kelimesi kelimesine Hz. Peygamber’e bildirildiğini gören Umeyr radıyallahu anhu dehşetle şöyle dedi:

– Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enneke Resûlullah! Vallahi benimle Safvân arasında geçenleri senin bilmene imkân yok! Bunları ancak vahiyle bilebilirsin. Şer bir niyetle çıktığım yolu hidâyetle neticelendiren Allah’a şükürler olsun.

Mescitteki herkes Umeyr gibi azılı bir müşriğin Müslüman olmasına şaşırmıştı. Hz. Peygamber tebessüm ederek şöyle dedi:

– Kardeşinize dinini anlatın. Kur’an’ı öğretin. Esirini de serbest bırakın. 

Mescitten Umeyr ile kol kola çıkan Hz. Ömer radıyallahu anhu yakınındakileri şunları söyledi: 

– Vallahi Umeyr şu kapıdan girerken köpek bile bana ondan daha sevimli geliyordu. Şimdi ise o bana kardeşimden daha sevimli geliyor.





Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy