Aramak

Tencere

Dost Dost Diye

Sarıldım

Biliyorsunuz, biz dertleşmeyi seven bir milletizdir. Ne zaman şu fâni dünyanın imtihanları ümüğümüze yapışsa, hani şöyle camları açıp yangın var diye bağırasımız gelse, hemen en yakın dostumuzun kapısını çalarız. Dilimiz döndüğünce derdimizi döker, çözüme giden yolları dinler, oradan ayrılırken kuş gibi hafifleriz. 

Bu toprağın insanı psikoloğa son raddede gider. Çünkü psikolog psikiyatrist dediğin, köprüden önce son çıkıştır. Biz o aşamaya gelinceye kadar defaatle eşin dostun terapi tedrisinden geçeriz. Öyle ya, dost dediğin senin derdinle dertlenen, sen ağlayınca ağlayıp gülünce gülen, yangında ilk kurtarılacak hazinedir. Problemini tamamen çözemese bile şöyle bir omzuna dokunur ve “bu da geçer Yâ Hû” deyip hafifletiverir gam yükünü. 

Gelin görün, her meselenin olduğu gibi bu meselenin de istisnaları vardır ve evlere şenliktir. Bazen işler bu kadar yolunda gitmez. Varıp yamacına oturayım, derdimi böleyim diye yanına gittiğimiz arkadaşımız, bizi sadece derdimiz olduğuna değil, doğduğumuza bile pişman edebilir. Ağzınızı açar açmaz kendi dertlerini art arda öyle bir püskürtür ki, finalde sıkıntınız olduğu için özür dileyesiniz gelir.

.  .  .

– Çok beklettim mi amcaoğlu? Şordaki bulvar yok mu, bir trafik var canına yandığım, on dakkalık yol etti sana kırk dakka! Kusura bakma galan.

– Yok abi, ben de geleli fazla olmadı zaten. Geç buyur şöyle. Çay söylüyorum?

– Söyle amcaoğlu söyle, içemedim bugün doğru dürüst. Eee nöördün? Hayırdır ne gasavatın var senin? Telefonda anlatmadın, yengeyle mi bozuksunuz?

– Ya aslında ben pek alışık değilim derdimi birine açmaya abi, beni bilirsin az çok. Ama bugünlerde iyice bunaldım, biriyle konuşmazsam çatlayacaktım. Sağolasın çıktın geldin sen de.

– O nası laf amcaoğlu, gardaşız biz! Bana anlatmayacan da kime anladacan? Yengeynen atıştınız de mi? Bak oğlum, siz şunun şurasında daha 5 - 6 yıllık evlisiniz. Bizim yengenle yirmi seneye yaklaştı, anlarız halden. Anlat nooldu.

– Aslında her zaman olan şeyler abi. Geçenlerde iş yerindeyken aradı, akşam annemlere gidelim dedi. Ben de yarın gitsek olmaz mı ded...

– Bastı kalayı de mi? Onlar anasıgillere gidilecek dediyse illâkine o gün gidilecek, kaçarı yok! Yengen de böyle aynı. O gün tutturdu bayramı bizimkilerin yanında geçirek... Yaw dedim, zaten dört bayramdır sizin köydeyiz, bu bayram da bizim köye gidek, yok! Vay efendim ben bayram sayıyomuşum da, yok onun ailesinin yanında rahat etmiyomuşum zorla gidiyomuşum da, bi araba laf! İki hafta küstüydü bana. Bazen öyle bunalıyom ki amcoolu, yeminle kaçıp gidiyim şuralardan diyom..

– Yapma yaa.. Naapacaksın abi, idare edeceğiz birbirimizi mecbur. Bi biz alttan alacağız bi onlar, geçip gidecek ömür böyle böyle. Ne diyodum, işte ben de yarın gitsek olmaz mı diyince o da dedi ki...

– Canım belki senin başka planın var deemi amma? Belki arkadaşlarınla iki sohbet edecektin? Biz geçen aynısını yaşadık bak ayyynısı! Aradı yengen, ablamgil gelecek, erken gel dedi. Ben de dedim ki hanım keşke sabahtan diyeydin, biz İhsangille bi yemek yiyecektik. İhsan’ın tayini çıktıydı Batman’a biliyon mu. Bu başladı, vay ablamgile ne derim de, ablası mı önemliymiş arkadaşımın tayini mi de... Yarım saat telefonda, iki saat de evde kavga ettik. Burama kadar doldum valla amacaoğlu yaa!

– Ne oldu peki sonra?

– İhsan mı? Gitti Batman’a haftasına.

– Onu demiyorum, yengeyle ne oldu?

– Noolacak, yine onun dediği oldu. Kös kös eve gittim, bacanakla dertleştik azcık. O da senin gibi dolmuş biraz. Neyse ki severim ben dert dinlemeyi biliyon. İyi oldu açıldı adam azcık.

– Evet abi.. İyi olmuş sahiden.. İşte sonra ben yarın gitsek olmaz mı diyince hanım da dedi ki...

– Anlayacağın herkes dertli gardaşım. Evlilik kolay imtihan değil, amma işte mecbur naapacan. Bi gün küsecen öteki gün barışacan, bi de bakacan yıllar geçmiş, ömür bitmiş. Ben gene uzatmam, hemen kapatırım konuyu da canı sağolsun yengen çok uzatır. Bir küser bir küser, sanırsın kanlı bıçaklı düşmanıyım! Damarı tuttu muydu öldür Allah konuşmaz. O sene tatile gittiydik, ben buna sürpriz yapayım dedimdi. Oteli neyi hep ayarladım, vardık gittik, vay efendim hani 5 yıldız zannetmiş de niye 4 yıldızmış otel! Tutuştuk mu bi kavgaya? Sinirimden oteli yakacaktım yeminle. Hep ben alttan alırsam olmaz ki gardaşım, bi gün de sen alttan al deemi ama? Yok! 

– Anlıyorum abi...

– Bak sen anlatınca anlıyon ne güzel, bizim hanım sağolsun, anlatınca da anlamıyo. Sen yabancı değilsin, geçen söylemesi ayıp, ay sonu, maaşın dibini sıyırmış, ay başını bekliyom. “Yarın güne gidecem, çeyrek al gelirken” dedi. “Maaştan bi şey kalmadı, olanı da arabayı sanayiye çektiler, ona gitti bu ay bilmiyon mu hanım” demeye kalmadı, bir kavga!.. Yahu ben senin kaç yıllık kocanım, bir günden bir güne bi şeyinizi eksik ettim mi? Ele güne mi muhtaç ettim, kapıya alacaklı mı getirdim, giymenizi yemenizi mi esirgedim? Bin kere var diyince iyi, bi kere yok diyince kötü! Allah canımı alsa da kurtulsam amcaoğlu yaa, valla yıldım artık ben yaa! 

– Abi olur öyle şeyler, her evde hırgür olur. Yeter ki saygısızlık olmasın, sınırlar aşılmasın. Kavgasız ev mi var? Çayın da soğudu bak, yenisini söyleyim ben dur. Çıkar şu ceketini istersen biraz, bak kızardın abi.

– Hep içime attım, hep içime attım, ne oldu? Bu yaşta tansiyon hastası oldum! Bak bak bileğime bak, bak nası atıyo tık tık... İnsanı yaşlandırmaz bu kadın, gencecik yaşımda gömer beni, bak dediydi dersin. Emekli maaşımla da güne girer, ben görmem sen görürsün. Bak atıyo yine tık tık, bak görüyon de mi...

.  .  .

Etmeyin. Karşınızdaki size içini dökmek istiyorsa izin verin konuşsun. Birçok uzman, problemleri bir başkasıyla paylaşmak travma birikmesine engel olur ve hastalıkları büyük ölçüde daha başlamadan engeller der. Ama büyüklerimiz bunu daha kısa ve daha dokunaklı şekilde özetler, “insan insanın zehrini alır” derler. Bırakın aksın zehrin bir kısmı. Biz sonra yine konuşuruz, vakti gelince onlar da bizi dinler, emin olun. 

Rabbim derdinizle dertlenen, ama dinlemeyi de bilen dostlarınızı eksik etmesin ömrünüzden.





Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy