Cafer-İ Sâdık
rahmetullahi aleyh
Ahlâkı, yaşayışı ve ilmiyle tıpkı dedeleri gibiydi.
Özü sözü doğru olduğu için “Sâdık”
Çok sabırlı olduğu için “Sâbır”
Üstün ahlâkı yüzünden “Fâzıl”
Nesebi sebebiyle “Tâhir” diye anılırdı.
İmam Cafer-i Sâdık rahmetullahi aleyh hicri 80 yılında dünyaya geldi. Dedesi, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin torunu Hz. Hüseyin, annesi Hz. Ebu Bekir radıyallahu anhunun torunu Ümmü Ferve’ydi.
Kur’an ve Sünnet-i Seniyye hakkında ilk terbiyesini dedesi, babası ve annesinin yanında gördü. Gençliğinde ise zamanın en önemli hadis âlimlerinin yanından ayrılmadı.
Büyük dedesi Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme benzerdi ahlâkı. Çok konuşmazdı. Konuştuğunda da insanlara nasihat eder, güzel şeyler söylerdi.
Çevresine Yaydığı Güzellikler
Bir gün Süfyân-ı Sevrî hazretleri ziyaretine gelmişti. Cafer-i Sâdık rahmetullahi aleyh uzun süre susunca Süfyân-ı Sevri hazretleri kendisiyle bir şeyler konuşmasını rica etti. Şöyle dedi:
– Allah’ın nimetlerine şükret. Şükür nimetin artmasına vesile olur. Nimet verildiği zaman istiğfar etmeye devam et. Devletin zulmüne uğrarsan “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” de.
İmam Mâlik rahmetullahi aleyh onun hakkında şöyle derdi:
– Câfer-i Sâdık hazretlerinin huzuruna varırdım. Güzel sözlerden hoşlanır ve daima mütebessim olurdu. Yanında Resûl-i Ekrem zikredilse hemen toparlanır, rengi sararırdı. Yanına uzun zaman gidip geldim. Onu ne zaman görsem ya namaz kılar ya oruçlu olur ya da Kur’an-ı Kerim okurdu. Abdestsiz hadis rivayet ettiğini hiç görmedim. Mâlâyâni konuşmazdı. Allah korkusuyla kalbi titreyen zâhidlerdendi. Yanına girdiğimde mutlaka altındaki minderi bana verirdi.
Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir gün yanına geldiğinde üzerinde çok pahalı bir elbise gördü. Bunun Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin nesline yakışmadığını söyleyince Cafer-i Sâdık rahmetullahi aleyh Hz. Süfyân’ın elini tuttu ve elbisesinin yakasından içeriye soktu. Hz. Süfyân elbisenin altında, giyince kaşındıran ve sadece en fakirlerin giydiği yün bir elbise olduğunu görünce şaşırdı. Hz. Cafer şöyle dedi:
– Allah için giydiğimiz elbise bu dokunduğundur. Bu üstteki ise insanlar için giydiğimizdir. Allah için olanı gizledik, insanlar için olanı ise gösterdik.
İmam Mâlik b. Enes rahmetullahi aleyh bir gün Hz. Cafer ile hac vazifesini yapmaya gittiler. Herkesin “Lebbeyk Allahümme” diyerek telbiye getirdiği bir anda Hz. Cafer sararmaya ve titremeye başlamıştı. İmam Mâlik sordu:
– Ey Allah Resûlü’nün evladı, neyin var?
– Telbiye getireceğim.
– Seni bu hale sokan ve telbiye getirmekten alıkoyan ne o zaman?
– “Buyur kulum” cevabından başka bir söz işitmekten korkuyorum.
Bir gün kölelerini yanına çağırdı. Onlara;
– Gelin sizinle anlaşalım. Kıyamet günü içinizden hanginiz kurtulursa kalanlarımıza şefaat etsin.
Köleler şaşırarak şöyle dedi:
– Ey Allah Resûlü’nün evladı. Sizin bizim şefaatimize ihtiyacınız yok ki. Dedeniz Hz. Muhammed aleyhisselam bütün insanların ve cinlerin şefaatçisidir.
Bunun üzerine Hz. Cafer şöyle cevap verdi:
– Doğru söyledin. Fakat ben bu amellerimle yarın kıyamet gününde dedemin yüzüne bakmaya utanırım.
Vefatı yaklaşınca oğlu Musa Kâzım hazretlerini çağırıp şöyle nasihat etti:
– Yavrucuğum, vasiyetimi iyi dinle. Söylediklerime dikkat et. Dediklerimi yaparsan mutlu ve huzurlu yaşar, Allah’a hamd ederek ölürsün.
Oğlum! Allah Teâlâ’nın taksimine rıza gösteren zengin olur. Başkasının elindekine göz diken muhteris ise fakir olarak ölür. Kendi günahını küçük gören başkasının günahını büyük görür. Kendi günahını büyük gören başkasının günahını küçük görür.
Yavrucuğum! Başkasının kusurunu arayıp ayıbını ortaya döken kişinin, kendi kusurları ortaya dökülür. İsyan kılıcını kınından çıkaran kişi o kılıçla kendisini keser. Kardeşine kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. Akılsız insanlarla oturup kalkan düşük görülür, âlimlerle oturup kalkan ise hürmet görür. Kötü yerlere girip çıkan zan altında kalır.
Evlâdım! İnsanların itibarını zedelemekten sakın, yoksa senin de itibarın zedelenir. Seni ilgilendirmeyen hususlara girmekten uzak dur, yoksa bu sebeple alçalırsın.
Lehine de olsa aleyhine de olsa doğruyu söyle. Böyle yaparsan toplum arasında itibarın yükselir.
Allah’ın Kitabı’nı oku. İnsanlara selamı yay. İyiliği emret, kötülükten sakındır. Gelmeyene git. Seninle konuşmayanla önce sen konuş. İsteyene ver. İnsanların arasında söz taşıma. İnsanların ayıplarıyla uğraşmaktan sakın. İnsanların ayıplarıyla uğraşanlar onların hedefi olur.
Ziyaret edeceksen hayırlı kimseleri ziyaret et. Kötü şeyler yapanları ziyaret etme. Çünkü onlar içinden su fışkırmayan katı bir kaya, yaprakları olmayan kuru bir ağaç, çimeni çıkmayan çorak toprak gibidirler.
Allah ondan razı olsun.