Aramak

Editörden

Bu Kriz Başka

İslâm ümmeti olarak 14 asrı aşan tarihimiz boyunca bu kadar aciz, bu kadar zillet içinde kalmamıştık. Elbette tarihimizde büyük hezimetler, yıkımlar oldu. Aklımıza 13. Asırdaki Moğol istilası geliyor mesela. Cengiz’in orduları İslâm memleketlerini ezip geçerken taş üstünde taş bırakmadılar, milyonlarca cana kıydılar. Sonra 20. Asrın başlarındaki Birinci Dünya Savaşı... İslâm’ın çatı devleti ve hilafetin taşıyıcısı Osmanlı yıkıldı, İslâm dünyası bin parçaya bölündü. Batı güdümünde suni devletler kuruldu, başlarına kukla yönetimler getirildi. Bu savaş da milyonlarca Müslümanın canına mal oldu.

Şimdi zâhiren ortada böyle küllî, topyekûn bir yıkım görünmüyor. Fakat bugün olanların geçmişte yaşananlardan farkı şu ki, ortada sadece askerî ve siyasî mağlubiyet yok. Bir buçuk asırdır yaşadığımız “kültürel soykırım”ın sonuçlarıyla da yüzleşiyoruz. Soykırımın bu türü bizi biz olmaktan çıkardığı için,  bu kan donduran vahşete doğru düzgün tepki bile gösteremiyoruz. İki milyarlık İslâm ümmeti olarak geçmişin peygamber, bugünün bebek katillerinin mallarını veya destekçilerini boykot bile edemiyoruz. Zevkimizden sefamızdan, eğlencemizden konforumuzdan vazgeçemiyoruz. Biz kendimizden ümidimizi kesmişiz ki insanlık vicdanını kaybetmemiş gayrimüslimlerin tepkilerinden ümit devşiriyoruz.

Nasıl bir savrulma yaşıyoruz ki asırlar boyunca İslâm’ın kılıcı olmuş bir milletin torunları, baştan aşağı rahmet ve adaletten ibaret olan İslâm şeriatının adını duymaktan bile korkuyor, fakat gözünü kırpmadan dünyayı ateşe atmaya hazır katil sürülerinin Büyük Sion hülyasına duyarsız kalabiliyor. 

Askerî ya da siyasî yenilgiler gelip geçidir. Fakat bu kendi kimliğinden nefretin, eline imkân geçtiğinde kendi evini yakmanın, celladına bu kadar âşık olmanın çaresi nedir?

Öyle görünüyor ki Allah’ın en büyük rahmeti olarak insanlığa sunulmuş bu dini sevenler, yaşayanlar tekrar sevdirmek zorunda. İlk Müslümanlar gibi, velî zâtlar gibi ahlâkıyla, maneviyatıyla etrafına kandil olmak zorunda. Ve devletlerimiz, organizasyonlarımız, güç sahiplerimiz bu katil sürülerini durdurmak için aksiyon almak zorunda. Bunun için niyet kurmayan, kısa ya da uzun vadeli projesi, stratejisi olmayan herhangi bir güç bizim gücümüz olabilir mi?

İki milyarlık İslâm ümmeti olarak galiba göz göre göre bu imtihanı kaybediyoruz. Mevlâ Teâlâ bize merhamet etsin. Hak etmesek de rahmetini esirgemesin.

Eylül sayımızda buluşmak üzere inşallah.            

SABAHATTİN AYDIN / saydin@semerkand.com

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy