Mutluluk Nerede?
Büyük âlim ve sûfîlerden Ebü’l-Leys Semerkandî rahmetullahi aleyh şöyle nakleder:
Denilmiştir ki: Mutluluk şu on bir şeydedir:
1. Dünyada takva sahibi olmak ve âhirete yönelmek.
2. İbadete ve Kur’an okumaya düşkün olmak.
3. Kendisine yaramayan şeyler hakkında konuşmamak.
4. Beş vakit namaza özenle devam etmek.
5. Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak.
6. Sâlihlerin sohbetlerine katılmak.
7. Kibri terk edip tevazu ehli olmak.
8. Cömert olmak.
9. Allah’ın bütün mahlûkatına merhametli olmak.
10. İnsanlar için faydalı olmaya çalışmak.
11. Ölümü sıkça hatırlamak.
Ebü’l-Leys Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn
En Büyük Nimet
Seyr ü sülûk makamlarından bahseden ilk sûfîlerden Yahya b. Muaz rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Günlük yiyeceğinin helal mi haram mı olduğunu bilememe korkun, seni daha fazlasını istemekten alıkoymalıdır. Yine imansız kalma korkun seni velîlerin derecelerini temenni etmekten alıkoymalıdır. Sana istediğin dünya nimeti verilmeyince verilenleri de az bulursun. Halbuki Allah Teâlâ sana imanı vermekle hazinelerindeki en hayırlı şeyi vermiştir. Bundan büyük nimet olmaz.”
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı
Son Demlerinde Bile
Hüccetülislâm İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh şöyle nakleder:
Yusuf b. Esbat ölüm döşeğine düştüğü zaman dostu Huzeyfetü’l-Mar‘aşî ziyaretine geldi. Onun sıkıntılı ve huzursuz bir vaziyette bir o yana bir bu yana sallandığını görünce:
– Ey Ebû Muhammed! Şimdi sıkıntı ve sızlanmanın zamanı mıdır, dedi. Yusuf b. Esbat:
– Ey Ebû Abdullah! Nasıl sızlanmayayım, nasıl tedirgin olmayayım! Allah için ihlâsla, sâdıkâne olarak yaptığım bir amelimi hatırlamıyorum ki, dedi.
Huzeyfe demiştir ki: “Hayret doğrusu; böyle sâlih bir insan öleceği vakit bile Allah için ihlâslı bir ameli olmadığını söyleyebiliyor!”
Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn
Neden Haset Edesin ki?
Tâbiîn neslinin meşhur âlim ve zâhidlerinden Hasan-ı Basrî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Ey âdemoğlu! Din kardeşine neden haset ediyorsun? Eğer ona verilenler Allah Teâlâ’nın ikram ve ihsanlarındansa neden O’nun kuluna haset edesin ki? Eğer böyle değilse (onun elindekiler Allah’ın bir ikramı değil de haksızlıkla elde edilen bir mal ise) neden cehenneme gidecek olan birine haset edesin ki!?”
Ebü’l-Leys Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn
Kalbin Mühürlenmesi
Tâbiîn neslinin önde gelen müfessirlerinden Mücâhid rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Kalp (ilk haliyle) açılmış bir avuç gibidir. Kulun her günah işleyişinde bir parmak kapanır ve nihayet bütün parmaklar kapanır. Kalp de işlenen (ve peşinden tevbe edilip temizlenmeyen) her bir günah ile iyice kapanır ve sonunda kilitlenir (üzerine mühür vurulur).”
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı
Yücelme ve Alçalma
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Her insanla birlikte muhakkak iki görevli melek bulunur. Herkesin üzerinde bir bağ vardır; melekler onu bu bağ ile tutarlar. Kul nefsini yücelttiğinde iki melek o bağı çeker ve; ‘Allahım onu alçalt!’ derler. Kul (tevazu gösterip) nefsini alçalttığında iki melek, ‘Allahım onu yücelt’ derler.”
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 12/218
Allah için Sevip Kızmak
Rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ, Hz. Musa’ya aleyhisselama,
– Ey Musa, hiç benim için amel ettin mi, diye vahyetti. Hz. Musa aleyhisselam;
– İlâhî, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka ve zekât verdim, dedi. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
– Namaz senin için bir kılavuz, oruç kalkan, sadaka (mahşerde) gölge, zikir ise nurdur. Benim için hangi ameli yaptın?
Bunun üzerine Hz. Musa aleyhisselam;
– İlâhî, bana senin için olan ameli göster, deyince Allah Teâlâ;
– Ey Musa, hiç benim rızam için birini dost edindin, benim için birine düşman oldun mu, buyurdu.
Böylece Hz. Musa aleyhisselam Allah için yapılan amellerin en faziletlisinin O’nun rızası için sevmek ve O’nun rızası için kızmak olduğunu anladı.
Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliya
Kimseyi Küçük Görme!
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Nice saçı başı dağınık, eski elbiseye bürünmüş, kıymet verilmeyen kimse vardır ki, bir konuda Allah’ın adıyla yemin etse Allah onu doğru çıkarır (isteğini yerine getir).”
Tirmizî, Menâkıb, 55
Riyakârın Alametleri
Hz. Ali radıyallahu anhu şöyle demiştir:
“Riyâkâr kimsenin dört alameti vardır.
1. Yalnızken tembelleşir.
2. İnsanların içinde gayrete gelir.
3. Övüldüğü zaman amelini artırır.
4. Yerildiği zaman amelini azaltır.”
Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn
Edepleri Hafife Almamak
Büyük muhaddis, zâhid ve fakihlerden Abdullah b. Mübarek rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Edepleri hafife alan kimse, sünnetlerden mahrum bırakılarak cezalandırılır. Sünnetleri hafife alan kimse farzlardan mahrum bırakılarak, farzları hafife alan da sahih bilgi ve anlayıştan (marifetten) mahrum bırakılarak cezalandırılır.”
Şihâbuddin Sühreverdî, Avârifü’l-Meârif