Aramak

Başyazı

Zaman Şuuru

Yüce Allah, Müberra Kitabımız’da mealen şöyle buyurur: “O (Allah), hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk 2)

Her şey bir zaman içinde meydana gelmektedir. İnsanın var oluşu, dünyada kalış süresi ve dünyadan ayrılma vakti hepsi ilâhî takdir ile belli zaman dilimi içindedir.

Zamanı, güneşin ve ayın hareketleri, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişi belirler. İster dünyevî ister uhrevî olsun her amel ve iş için zaman gereklidir.

İnsanın çalışması, mesaisi zamanla ilişkilidir.

Çiftçi tohumu ekeceği, sulayacağı, ekini biçeceği zamanı bilmelidir. Besicilik yapan, hayvanın bakım ve ihtiyaçlarını zamanında karşılamalıdır. 

Amir memur, öğrenci öğretmen, işçi işveren, herkes mesuliyetlerini belli zaman dilimleri içinde yerine getirir. Zamanını kaçırdığı iş ya heba olur, ya eksik ve kusurlu, ya beklenen faydadan uzak kalır.

Âhiret amelleri de böyledir. İbadetlerin ifâsı ve kabulü zaman ile ilişkilidir. Beş vakit namazın eda edilme vakitleri vardır. Ezan vaktin girdiğini ilan eder. Cuma namazı için vaktini bilmeli, o zaman dilimi içinde alışveriş yapmamalıdır.

Oruç yılda bir ay olup gün içinde belli zaman dilimi arasındadır. Başlama ve bitiş saati çok önemlidir. Bir an geç başlama veya erken açmak orucu ibadet olmaktan çıkarır.

Zekât, nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçince farz olur.

Hac farîzası, kurbandan bir gün önce, arefe günü Arafat’ta bulunmakla yerine getirilir. Kişi bu zamandan önce veya sonra Arafat’ta bulunsa hac ibadeti yerine getirilmiş olmaz.

Özetle: Farz, vacip, sünnet, müstehap her amelin, mübarek gün ve gecelerin kendisine mahsus vakitleri vardır. Bir amel o zaman dilimi içinde mana kazanır. Zamanı geçtiğinde yerine göre amelin kıymeti ya hiç kalmaz, ya ciddi manada eksilir.

Ayet-i kerimede, “Ramazan ayı öyle bir aydır ki onda kuran indirilmiştir” (Bakara 185) buyurulur. Görüldüğü üzere Kur’an-ı Kerim’in kendisi kıymetli olduğu gibi onun indiği ay da kıymet kazanmış ve indiği vakit olan Kadir Gecesi de bin aydan hayırlı kılınmıştır. O müstesna zaman dilimi içine nice bereketler konulmuştur. (Kadir 1-5)

Kulluğumuzu sergilediğimiz ömrümüz de belli zamanla sınırlıdır. Herkesin nefes sayısı sınırlı, yiyip içeceği sayılıdır. Kur’an-ı Kerim’de, zamanı dolan her kişinin ne bir an ileri ne de geri alınmaksızın dünyadan ayrılacağı haber verilir. (bkz: Araf 34) İnsana hayat süresinin sınırlı olduğu hatırlatılır, iyi değerlendirmesi, vaktini boşa harcamaması tembih edilir. 

Şüphesiz her nimetin hesabı vardır. En büyük nimetlerden sayılan zaman hususunda da insan hesaba çekilecektir.

Ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz’in ikindi vakti, kuşluk vakti, gündüz, gece gibi zaman dilimlerine yemin etmesi, Cuma, İsra, Kıyamet, Fecr, Leyl, Duha, Asır gibi birtakım surelerin zaman ile isimlendirilmesi de vaktin önemine dikkat çeker.

Kısa surelerden olup sıkça tekrarlanan, vaazlarda anlatılan Asr suresinde Yüce Rabbimiz, Asr’a yemin ederek insanın hüsranda olduğu bildirir. Akabinde de bu ziyandan ancak iman edenlerin, sâlih amel işleyenlerin, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtulacağını haber verir. Bu çok önemli mesaj dikkat çekici bir şekilde zamana yemin ederek başlar.

Dünya ve âhiretimizi yakından ilgilendiren zaman hususunda aldanmamak, onu zayi etmemek, bir nimet olarak bilmek kulluk vazifelerimizdendir.

Pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif Müslümanları zaman konusunda ikaz etmiş, güzel değerlendirmeye teşvik etmiştir.

Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin saadetli ömrü zamanı ziyan etmeme konusunda örnek olmuş, kişinin kendisine fayda vermeyen şeyleri terk etmesini Müslümanlığının güzelliğinden saymıştır. (Tirmizî, Zühd 11)

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin birçok ikazı zamanı iyi değerlendirme ile ilgilidir. O, ihtiyarlık zamanı gelip çatmadan önce gençlik yıllarının her açıdan iyi değerlendirmesini, hastalık gelip birçok şeyi yapmaktan kısıtlanmadan önce sıhhatle geçirilen günlerin zayi edilmemesini, elindeki imkân ve fırsatları kaybetmeden önce zenginliğin heba edilmemesini, birtakım meşguliyetler gelip kendisini kuşatmadan önce boş zamanının kıymetini bilmeyi, onu boşa harcamamayı, ölüm gelip çatmadan önce de hayatın değerini bilmeyi tavsiye etmiştir. (Buhârî, Rikak 3)

Bu tavsiyeler verimli ve tatminkâr bir hayatın şifreleridir. Çünkü gençlik, sağlık, zenginlik ve hayat gibi en önemli nimetlerin hepsi zamanla ilgilidir. Bu nimetleri saçıp savurmayanın her şeyde muvaffak olacağı haber veriliyor. İnsan âhirette bu nimetlerden hesaba çekilmeden hiçbir yere kımıldayamayacaktır.

İnsan, parasını malını sokakta saçıp dökmediği, gereksiz şeyler alarak zayi etmediği gibi zaman nimetini de savurmamalı, onu akıllıca kullanmalıdır.

Âhirette çetin azap görenlerin en çok pişmanlık duyacağı husus zaman olacaktır. Onlar dünyaya yeniden gönderilmeyi ve boşa geçirdikleri zamanlarını sâlih amellerle değerlendirmeyi isteyecektir.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellemin saadetli hayatını rehber edinen sahabiler de vakitlerini boşa harcamama konusunda çok dikkat ederdi. Hatta sofra başında uzun süre kalmazlar, zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirebilmek için eşlerine çabuk yenilebilen yemekler yapmasını söylerlerdi.

Âlimler zamanlarını ilim ve sâlih amelle geçirdikleri için talebeler yetiştirmiş, güzel eserler kaleme almışlar, İslâm’ın sahih bir şekilde günümüze aktarılmasında önemli rol oynamışlardır.

Allah dostları sayısız insan yetiştirmiş, rehber olmuş, Muhammedî ahlâkı günümüze kadar ulaştırmıştır. Onlar her anı kıymetli görüp değerlendirir, evde ailesi ile geçirdikleri vakitleri, istirahat zamanlarını bile boş geçirmezler.

Abdülhâlık Gücdevânî hazretleri müridlerine “vukûf-i zamânî” diye bir ilke belirlemiş, o vakit içinde kendisine gereken en hayırlı amelin ne olduğunu bilip yapmayı, bir saniyesini bile boş geçirmemeyi öğütlemiştir.

Şeyh Seyyid Abdülbâki hazretleri bu konuda büyük bir örnekti. Zaman konusunda çok hassastı. Onun evinden camiye gelirken okunan ezanın hangi kelimesinde çıkacağı dahi belli idi. Müridlerine, âlimlere, talebelere, ailesine, misafirlerine, ziyaretçilerine, akrabalarına, özel işlerine varana kadar herkese ayırdığı belirli vakitleri vardı.

Günümüzde zamanı boşa harcamaya sebep olacak pek çok teknolojik alet ve meşguliyetler vardır. Çok dikkatli olmalı, telefon, oyun, sosyal medya gibi zamanı öldüren etkenlere kapılmamalı, en kıymetli nimetlerden olan zamanı heba etmemelidir.

Ömür bir sermayedir. Bu sermaye her an erimekte ve ölüme bir adım daha yaklaşılmaktadır. Yüce Rabbimiz bizi zamanın kıymetini bilenlerden, ömür sermayesini sâlih amellerle geçirenlerden eylesin.

Tevfik ve inayeti ile…

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy