Aramak

Takvim

Mevlid-i Şerif

“Mevlid” kelimesi sözlükte “doğum zamanı ve doğum yeri” manasına gelir. İslâmî bir kavram olarak, Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellemin dünyayı teşrif ettiği vakit olan Rebîülevvel ayının 12. günü için kullanılır.

Âlemlere rahmet ve son peygamber olarak gönderilen Resûl-i Ekrem Efendimiz, Habeşistan’ın Yemen valisi Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkmak üzere Mekke’ye saldırdığı ve “Fil Vakası” denilen olayın meydana geldiği miladî 571 yılında doğmuştur. Bu mübarek geceye “Mevlid Kandili” denir.

Bu gece;

• Hz. İbrahim aleyhisselamın; “Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayetlerini okuyacak, kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder.” (Bakara 129) duasına icabet edilen;

• Hz. İsa aleyhisselamın; “Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim.” (Sâf 6) müjdesine mazhar olunan;

• Hz. Âmine’nin rüyasının ispatı olan Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin dünyaya geldiği gecedir.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:

“Âdem aleyhisselam, cennetten çıkarılmasına sebep olan hatayı işledikten sonra affedilmesi için:

– Allahım, beni Muhammed’in hakkı için affeyle, tevbemi kabul et, diye dua etti. Cenâb-ı Hak:

– Sen Muhammed’i nereden biliyorsun, diye sordu. Âdem aleyhisselam:

– Ya Rabbi! Beni yarattığın zaman başımı kaldırıp Arş’a baktığımda, üzerinde ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah’ yazıldığını gördüm. İsmi Allah’ın ismiyle zikredilen birinin O’nun katında en sevgili kul olduğunu anladım. Bundan dolayı O’nun ismini zikrederek affımı istiyorum, dedi. Allah Teâlâ:

– İzzet ve celâlime yemin olsun ki, O senin zürriyetinden gelecek son peygamberdir. Eğer O olmasaydı seni yaratmazdım, buyurdu.”
(Hâkim, el- Müstedrek, 2/616)


“Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik.”
(Ahzâb 45-46)

Merhaba Ey Derde Derman

Cenâb-ı Hakk’ın bu ümmete ihsan ettiği nimetlerin en büyüğü, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin dünyaya gelmesi ve bize peygamber olmasıdır. Ayet-i celilede şöyle buyurulur:

“Andolsun, içlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) onları temizleyen, Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulundu.” (Âl-i İmrân 164)

Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellemin gönderilmesi hakikatte göklerin, yerlerin, güneşin ve ayın, gece ve gündüzün yaratılmasından çok daha büyük bir nimettir. O’nun peygamber olarak gönderilmesiyle dünyanın ve âhiretin hayırları tamamlanmıştır. Allah Teâlâ’nın kulları için razı olduğu din kemâle ermiştir.

Yüce Mevlâ’nın, Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme hitaben, “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 107) müjdesine iman edenler, O’nun dünyayı teşrif ettiği günü bir sevinç ve rahmet vesilesi olarak benimsemişlerdir.

Sahabi efendilerimiz, mevlid gününde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin şemâilini, doğumunda cereyan eden hadiseleri şiirler eşliğinde anarak sohbet konusu edinmişlerdi. Sonraki devirlerde de müminlerin güzel bir adet olarak sürdürdüğü mevlid günü, şimdiye dek bir İslâm geleneği olarak yaşatılmıştır.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde mevlid törenlerinde halka ziyafetler verilmiş, Fahr-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme okunan kasidelerle, salât ve selamlarla meclisler süslenmiş, müminler arasındaki ülfet ve ünsiyet Peygamber sevgisi ile güçlendirilmiştir. 

Bu manada Osmanlı döneminde Süleyman Çelebi (v. 1422) tarafından kaleme alınan “Vesîletü’n-Necât” adlı meşhur naat-ı şerif, bereket ve saadet vesilesi olarak bir gelenek olarak okunagelmiştir. Büyük öneme sahip olan bu değerli eserin “Merhaba Bahri”ne Süleyman Çelebi şu mısralarla giriş yapmıştır:

Yaradılmış cümle oldu şâduman
Gam gidip âlem yeniden buldu cân.

Cümle zerrât-ı cihân edip sadâ
Çağrışuben dediler ki merhaba.

Merhaba ey âli sultan merhaba
Merhaba ey kân-i irfan merhaba.

Merhaba ey sırr-ı Furkan merhaba
Merhaba ey derde derman merhaba.

Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl
Merhaba ey derde derman merhaba.

Merhaba ey mâh u hurşîd-i Hudâ
Merhaba ey Hak’tan olmayan cüdâ.

Merhaba ey âsi ümmet melcei
Merhaba ey çaresizler eşfei.

Merhaba ey cân-ı bâki merhaba
Merhaba uşşâka sâki merhaba. 

Büyük fakih ve muhaddislerden İmam Süyutî rahmetullahi aleyh, mevlid gününün kutlanması ile ilgili şöyle demiştir:

“İnsanların Mevlid-i Nebî için toplanıp Kur’an-ı Kerim okumaları, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın doğumuyla ilgili haberleri anlatmaları, menkıbeleri ve kasideleri seslendirmeleri, bu münasebetle yemek tertiplemeleri güzel adetlerdir. Çünkü böyle toplantılarda Allah Resûlü sallallahu aleyhi veselleme karşı saygı, O’nun dünyayı teşriflerinden dolayı sevinç söz konusudur. Bu halden nasiplenmek elbette büyük bir nimete ermektir.”

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy