Aramak

Başyazı

El-Emîn’in Ümmeti Olmak

Yüce Allah, Müberra Kitabımız’da; “Yeryüzünde bozgunculuk (yapmaya yol) arama, çünkü Allah bozguncuları sevmez” buyurmaktadır. (Kasas 77)

Mücella dinimiz İslâm, hükümleri ile bütün insanlığı kuşatmıştır. Dinimizin emir ve yasakları herkesin huzur ve saadet vesilesidir. Güvenli bir liman, dosdoğru bir yol, karanlıktan aydınlığa çıkartan bir rehber ve nurdur.

Her şey onunla tamam olur, kemâle erer, sükûn bulur. Çocuğun, gencin, yetişkinin, yaşlının, kadının, erkeğin, herkesin hidayet rehberi İslâm’dır.

Dinimiz bize insan olmayı, insanca yaşamayı, çevremize güven ve huzur vermeyi telkin eder. Hz. Âdem aleyhisselamdan Hz. İsa aleyhisselama kadar her peygamber tarafından geleceği müjdelenen, on dört asır önce kâinatı şereflendiren, Resûl-i Ekrem Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Rabbi’nden aldığı ilâhî hükümlerle insanlığı karanlıktan nura, sıkıntıdan huzura, sapkınlıktan hidayete taşıdı. O’nun getirdiklerinden sadece küfürde ısrar edenler huzursuz oldu.

Efendimiz aleyhisselam öyle şeyler yaşadı, öğretti, gösterdi ki her akıllı varlık onu anladı ve tasdik etti. Kadın erkek, fakir zengin, Arap olan olmayan, çocuk yetişkin, hür ya da köle; toplumun her kesiminden ve sınıftan insan hak peygamber olduğunu idrak etti. O’nun muhteşem ahlâkı insana insanlığı öğretti.

O’nun bize tebliğ ettiği, yaşayarak gösterdiği erdemlerin başında hiç şüphesiz, emin ve güvenilir olmak gelir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem daha peygamberliğini ilan etmeden evvel herkes tarafından “el-Emîn” olarak tanınıyordu. Yani dürüst, güvenilir kişi. Kendisine iman etmeyen, hatta hicret sırasında onu öldürmek isteyen düşmanlarının bile O’nun hakkındaki tarifleri “el-Emîn” idi.

Hicret esnasından Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin Hz. Ali radıyallahu anhuyu yatağına bırakıp ayrılması, kendisine bırakılan emanetleri teslim etmek içindi. Ne gariptir ki kapısının önünde O’nu öldürmek için bekleyenlerin şahsî emanetlerini kendilerine ulaştırılmayı düşünüyordu. Bu ne büyük bir ibrettir! Demek ki insan düşmanına bile haksızlık yapmamalı, üzerindeki hakkını iade etmelidir.

Yüce Allah katında en düşük mertebe, en kötü sıfat, cehennemde en şiddetli azaba sebep olan münafıklıktır. Münafıkların ahlâkı ise iki yüzlülük ve güvensizliktir. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz.” (Buhârî, Vesâyâ 8; Müslim, Îman 107)

Münafığın üç ahlâkî rezîletinin sebebi emin yani güvenilir biri olmamasıdır. Güvenilir kişi yalan söylemez, emaneti zayi etmez, sözünde de durur.

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Veda Hutbesi’nde, ümmetine son mesajında emin ve güvenilir biri olmanın önemi üzerinde durmuştur. Bundan daha mühim bir uyarı olsaydı onu söylerdi. Yüz yirmi bini aşkın ashabına ve onların şahsında bütün insanlığa, canın ve malın mukaddes olup her türlü tasallut ve tecavüzden korunması gerektiğini, emanetleri sahibine teslim etmeyi, kan davalarını sonlandırmayı, kadınların haklarını muhafaza etmeyi, hiçbir kavmin veya ırkın diğerinden üstün tutulamayacağını tebliğ ve nasihat etmiştir.

Komşu komşusuna karşı emin biri olmalı, kendisine güven duyulmalıdır. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, güven duyulmayan komşunun cennete giremeyeceğini haber vermiştir. (Buhârî, Edeb 29) Komşuluğun önemi hakkındaki hadislerin tamamı, komşuların birbirinden emin olması ile alakalıdır. Özellikle birbirine yakın yaşayan, birinin yaptığı diğerini etkileyen kişilerin buna özen göstermesi gerekir.

Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde emredilen temel ve öncelikli ahlâkî hususlar aldatmamak, zarar vermemek, güven vermek, güven duymaktır. Kişi ve toplum huzuru açısından en hassas konu güvendir. Güven sarsılırsa bir arada yaşamayı mümkün kılan, insanları “topluluk” olmaktan “toplum” olma seviyesine çıkartan her meziyet yok olur. Huzursuzluk ve endişe hâkim olur. Güvensizlik en tehlikeli hastalıktır. 

Evlilik güven esasına dayanır. Hiç kimse ailesinden birinin kendisine bir zararı dokunacağını düşünmek bile istemez. Aile, yuva, anne baba, eş, çocuklar deyince ilk akla gelen kavram güvendir. Güven olmazsa aile müessesesi de yok demektir.

Ticari ilişkiler karşılıklı güvene dayanır. Müslüman, alırken de satarken de karşıdakini aldatmamalı, kandırmamalı, zarara uğratmamalıdır. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem pazarları teftiş ettiği sırada bir buğday satıcısının çuvalına elini daldırdığında üstündeki mahsulün kuru, alttakinin ıslak olduğunu fark etti. Ona ıslaklığın sebebini sorduğunda yağmurdan dolayı böyle olduğu cevabını aldı. Bunun üzerine buyurdu ki: “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi?” (Müslim, İman, 164) O, adamın bu yaptığını aldatma olarak tarif etmiş ve “Bizi aldatan, bizden değildir!” buyurmuştur. (Dârimî, Büyû’ 10)

Mutaffifîn suresinde ölçü ve tartıda hile yapanların nasıl acı bir akıbetle karşılaşacağı anlatılır. Hz. Şuayb aleyhisselam, satarken tartıda hile yapan, alırken de malın değerini düşük gösteren bir kavme gönderildi. Onları hile yapmamaları konusunda ikaz etti.

Akraba ilişkileri karşılıklı güven ve yardımlaşmaya dayanır. Akrabalar birbirine karşı güvenmelidir. Kendisine karşı bir tuzak kurmayacağından, hile yapmayacağından, ailesine, malına bir zararı dokunmayacağından emin olmalıdır. Aksine, bir ihtiyacı olursa yardım göreceğinden emin olmalıdır. Akraba ile irtibatı emreden tüm ayet ve hadislerin temelinde yine güven esası vardır.

Arkadaşlık ilişkileri de güvene dayanır. Zarar vermemek, aldatmamak, kandırmamak uzak yakın bütün müminler arasındaki temel hukuktur.

İslâm’ın güzel ahlâkını hayatına tatbik eden müminler, Asr-ı Saadet’ten günümüze kadar yaşadıkları tüm kıtalarda güzel ahlâk, güzel komşuluk, güvenilir olmak, kimseye zararı dokunmamak gibi davranışlarıyla örnek olmuş, sayısız gayrimüslim bundan etkilenmiş ve Müslüman olmuştur.

Allah dostları da her devirde bütün insanlığa güven kaynağı olmuştur. Onların dergâhları daima emin, huzurlu yerlerdir. Onların yanına gelenler güven içinde olur. Nefslerini terbiyede gösterdikleri gayret, evrad-ı şeriflerinde okudukları zikir sayesinde de şeytan ve nefsin hilelerinden emin olurlar.

Yüce Rabbimiz’den İslâm ümmeti arasında güven ve itimadın hakim olmasını niyaz ederiz. 

Tevfik ve inayeti ile…

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy