Aramak

Derviş Bohçası

Riyazet

Sözlüklerde, “yabani bir hayvanı terbiye ederek ehlileştirmek, serkeş bir atı veya deveyi eğitmek” gibi anlamlara gelen “riyazet”, tasavvufî bir kavram olarak ise; Seyyid Şerif Cürcânî’nin tarifiyle “Nefsin ahlâkının güzelleştirilmesinden ibarettir. Bu da onu tabiatında bulunan kirlerden ve eğilimlerden arındırmakla olur.” 

Nefs, terbiye edilmedikçe doğasında bulunan kötü özelliklerden kurtulamaz. Bunlar da bir anda yok olmaz. Sürekli terbiye altında tutmak gereklidir ki buna da riyazet denir. Riyazetin özünde, nefsi alıştığı şeylerden mahrum etmek vardır. Bunlar gayrimeşru alışkanlıklar (günahlar) olacağı gibi meşru
alışkanlıklar da olabilir.

Riyazet, nefsin eğitilmek suretiyle dizginlenmesi, şeytanın yönlendirmelerinden kurtulması ve böylece Cenâb-ı Hakk’ın emirlerine razı olup vazifelerini yerine getirmesi için yapılır. Sâlik riyazet sayesinde isteklerini terbiye eder ve yönetir; böylece hevâ ve isteklerinin kendi üzerindeki gücünü kırar. Bu sayede ahlâkı güzelleşir, zâhiri ve bâtını şeriata tam
uygun hale gelir.


Bir sûfî “Rabbi’nin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için cennet yegâne barınaktır.” (Nâziât 40-41) ayet-i kerimesini şöyle tefsir eder: “Riyazet deveyi istenmeyen bir harekette bulunmaktan engellemek demektir. Kendi isteğini terk ederek sahibine itaat etmeyi onda adet haline getirmektir. İnsan nefsi de yabani bir hayvan gibidir ve engellenmediği takdirde yanlış ve kötü işlerden çekinmeyecektir. Şehvet kuvvetine tâbi olan nefse hayvanî, öfke kuvvetine sahip olan nefse yırtıcı, kötü ahlâkı alışkanlık edinen nefse ise şeytanî nefs denir.”


Hâce Abdullah el-Ensârî hazretleri riyazetin, nefsin doğru olanı kabul etmeye alıştırılması olduğunu söyler ve üç derecesi olduğunu ekler:

“Yapıp etmelerin (fiillerin) riyazeti üç türlüdür: İlme tâbi olmak, helal yemek, virde             devam etmek.

Sözlerin riyazeti üç türlüdür: Kur’an-ı Kerim okumak, eksiklerini, kusurlarını ve aczini itiraf halinde olmak, insanlara dürüst olmak.

Huyların riyazeti üç türlüdür: Alçak gönüllülük, cömertlik, sabırlı ve tahammüllü olmak.”


Yahya b. Râzî hazretleri riyazet şekillerini şöyle anlatır: “Nefsinle riyazet kılıçlarıyla cihad et! Riyazet de dört şekilde yapılır: Az yemek, az uyumak, az konuşmak ve insanların eziyetine tahammül göstermek... Az yemek nefsin isteklerini yok eder, az uyku iradenin durulmasını sağlar, az konuşma belalardan kurtarır, eziyete göğüs germek ise, insanı hedefine götürür. Kul için sıkıntı anında yumuşak davranmaktan, eziyet sırasında sabır göstermekten daha zahmetli bir durum yoktur. Nefste isteklerin ve günahların iradesi harekete geçtiği, fazla konuşma isteği kabardığı zaman ona karşı az yemenin kılıçlarını, teheccüd ve az uykunun kınından çekip, sükût ve az konuşmanın askerleriyle darbeler indirdiğin; zulüm ve intikamdan kesilinceye, diğer insanlar arasında emin olup, şehvetlerinin karanlığından berraklaşıp, âfetlerin tehlikelerinden kurtuluncaya kadar bu darbelere devam ettiğin takdirde nefs nazik, nuranî, hafif ve ruhanî olur. Hayırlar meydanında dolaşır, taat ve ibadet yollarında yürür. Tıpkı meydanda koşan safkan at gibi, tıpkı bahçede gezintiye çıkan padişah gibi...”


Her insanın kusurları ve nefsinin halleri farklı olduğu için riyazet de kişiye özel olmalı ve bir mürşid-i kâmilin gözetiminde yapılmalıdır. Nitekim İmam Gazâlî hazretleri; “Her insanın mücahede ve riyazet yolu durumunun farklı olması nedeniyle değişik olur.” demekte ve kimin hangi nefs hastalığı varsa üzerine gitmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Mesela işiyle ve başarısıyla övünen birinin bu övünçten kurtulması onun riyazetidir. Aynı şekilde çabuk öfkelenen birinin bu huydan kurtulması da onun riyazetidir. Her türlü alışkanlık ve bağımlılık riyazet ile   tedavi edilmelidir.


Riyazet, başta cihad ve mücahede olmak üzere zühd, nefs tezkiyesi gibi pek çok tasavvufî kavramla yakın anlamlıdır. Bütün bu kavramların ortak noktası ise nefsin isteklerine karşı çıkmak ve kararlılıkla yolda yürümeye devam etmektir. Başta söylediğimiz gibi tasavvufî eğitim bir süreçtir. Önce nefs kötü huylarından temizlenir sonra da güzel hasletlerle süslenir. Riyazet sayesinde derviş hayvanî hazları terk edip nefsini dizginler ve böylece güzel ahlâka ulaşarak her hali Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’ye uygun hale gelir. Kısacası riyazet sayesinde hem beden hem de nefs arınıp saflaşır.


Sûfîler riyazetin üç maksadı olduğunu söyler: “Birincisi Hakk’a ulaşmanın önündeki engeller olan zâhir ve bâtın meşguliyetlerden kurtulmak. İkincisi hayvanî nefsi terbiye edip akla itaat ettirmek ve böylece manevi olgunluğu talep etmesini sağlamak. Üçüncüsü ise insan nefsini, kendisi için faydalı olacak şeylerde sebat göstermeye alıştırmak ve Rahmânî feyzleri alabilmek için hazır hale getirmektir.”

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy