Aramak

Hal Dili

Amele Güvenmemek

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh, amele güvenmemek hususunda şunları söyler:

“Yazık sana ey nefs! Kendini İblis’e merkep yaptın, seni istediği yere çekip götürüyor, seninle alay ediyor. Çünkü amelinle övünüyorsun. Hâlbuki onda öyle kusurlar var ki, eğer hesap sorulduğunda sevap da azap da olmadan başa baş kurtulsan kazançlı olurdun. Sen, içinde bu kadar hata ve kusur varken amelinle nasıl övünürsün? Allah Teâlâ İblis’i, kendisine iki bin sene ibadet ettikten sonra hatası sebebiyle lânetledi. Hz. Âdem aleyhisselam O’nun peygamberi ve seçilmiş kulu iken işlediği bir zelle (küçük kusur) sebebiyle cennetten çıkarttı.”

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn

Birkaç Kelime

Tefsir ve fıkıh ilimlerindeki vukûfiyeti ile meşhur sahabi İbn Abbas radıyallahu anhumâ anlatıyor:

Bir gün bir bineğin üstünde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin arkasındaydım. Bana dedi ki: 

“Çocuk, sana birkaç kelime öğreteyim: Allah’ın hukukunu koru ki Allah da seni korusun. Allah’ın rızasını gözet ki O’nun yardımını önünde bulasın. Bir şey dilediğinde Allah’tan dile. Yardım istediğinde Allah’tan yardım iste. Bil ki ümmetin tamamı herhangi bir şeyle fayda sağlamak için bir araya gelse, Allah’ın takdir ettiğinden başka bir şeyle sana fayda veremezler. Yine herhangi bir şeyle zarar vermek için bir araya gelseler, Allah’ın sana takdir ettiği zarardan başka bir şeyle sana zarar veremezler. Kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur (yazgılar sona ermiştir.)”

Tirmizî, Kıyâmet 59

“Mümin baktığında ibret alır. Bir şey verilirse şükreder.

Musibete uğrayacak olsa sabreder. Konuşacak olsa Allah Teâlâ’yı hatırlatır.”

Hz. Ali radıyallahu anhu

Emir ve Sakındırma

Hz. Nuh aleyhisselam, vefatı yaklaşınca iki oğlunu çağırdı ve şöyle dedi:

“Size iki şeyi emrediyor, iki de şeyden sakındırıyorum. Sizi şirkten ve kibirden sakındırırım, ‘lâ ilâhe illallah’ sözünü emrederim. Şüphesiz gökler, yer ve içindekiler terazinin bir kefesine, ‘lâ ilâhe illallah’ sözü de diğer kefesine konsa, ‘lâ ilâhe illallah’ onlardan daha ağır gelir. Gökler, yer ve içindekiler bir halka olsalar, ‘lâ ilâhe illallah’ onun üzerine konulsa, (ağırlığı ile) onu kırardı. Size, ‘sübhânallahi ve bi hamdihî’ tesbihini de emrederim. Şüphesiz o her şeyin duasıdır; her şey onunla rızıklanır.”

İbn Ebi’d-Dünyâ, et-Tevazu ve’l-Humûl

Nerede Olursan Ol

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Nerede olursan ol Allah’tan kork. Yaptığın kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki o kötülüğü silip yok etsin. İnsanlara güzel ahlâk ile muamele et.”

Tirmizî, Birr 55

Kimden Kabul Edilecek?

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh şöyle nakleder:

Allah Teâlâ, Hz. Musa aleyhisselama şöyle vahyetmiştir:

“Ben ancak benim ululuğum için tevazu gösteren, yarattıklarıma karşı büyüklenmeyen, korkumu kalbine yerleştiren, gündüzünü zikrimle geçiren, nefsini benim için şehvetlerden uzak tutan kimsenin namazını kabul ederim.”

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn

“Şerefli kimse ibadet ettikçe tevazu gösterir.

Düşük tabiatlı kimse ise ibadet ettikçe büyüklük taslar.”

Yahya b. Halid el-Bermekî rahmetullahi aleyh

Nimet ve Tevazu

Tâbiînden Ka’bü’l-Ahbar rahmetullahi aleyh demiştir ki: 

“Allah dünyada bir kula bir nimet verir, kul ona Allah için şükreder ve onunla Allah için tevazu gösterirse, Allah ona dünyada nimetin faydasını verdiği gibi âhirette de derecesini yükseltir. Allah dünyada bir kula bir nimet verir, kul ona şükretmez ve onunla Allah için tevazu göstermezse, Allah ona dünyada nimetin faydasını göstermediği gibi, (âhirette) onun için ateşten bir tabaka açar; dilerse ona azap eder yahut affeder.”

İbn Ebi’d-Dünyâ, et-Tevazu ve’l-Humûl

Bir Kuşun Öğütleri

Âmir b. Şerâhîl eş-Şa‘bî rahmetullahi aleyh şöyle ibretli bir hikâye anlatır: 

Bir adam, bir tarla kuşunu avladı. Kuş adama; 

– Beni ne yapacaksın, diye sordu. 

– Kesip etini yiyeceğim, dedi adam. Kuş; 

– Benim ısırılacak bir şeyim yok, aç birini de doyurmam. Sana üç şey öğreteyim; onlar beni yemenden daha hayırlıdır. Birincisini sana elindeyken, ikincisini ağacın dalındayken, üçüncüsünü de şu tepeye ulaştığımda öğretirim, dedi.  

– Birinciyi söyle, dedi adam. Kuş; 

– Elinden kaçırdığın şeye sakın üzülme, dedi. Adam kuşu serbest bıraktı. Kuş ağacın üstüne konunca adam;

– Hadi ikincisini söyle, dedi. Kuş; 

– Olmayacak bir şeye inanma, dedi ve uçup tepeye kondu. Sonra adama dedi ki: 

– Ey talihsiz adam! Eğer beni kesseydin kursağımdan her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci çıkaracaktın! 

Bunu işiten adam pişmanlık içinde dudaklarını ısırdı. Kuşa; 

– Üçüncüyü söyle, dedi. Kuş; 

– Sen söylediğim iki şeyi unuttun, dedi; üçüncüyü nasıl söyleyeyim? Ben sana, “Elinden kaçırdığın şeye sakın üzülme ve olmayacak bir şeye inanma” demedim mi? Benim tüylerimle beraber bütün bedenim yirmi miskal çekmez. Bu durumda benim kursağımda her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci nasıl bulunur?

Sonra uçup gitti.”

Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ

Şeytanın Süsleri

Sahabeden Nu‘mân b. Beşir radıyallahu anhu minberde şöyle demiştir:

“Şeytanın, insanı aldattığı süsleri ve avlamak için kullandığı aletleri vardır. Şeytanın süsleri ve aletleri, Allah’ın nimetleriyle şımarmak, Allah’ın ihsanlarıyla övünmek, Allah’ın kullarına karşı kibirlenmek ve Allah’ın rızasını göz ardı edip nefsin hevâsına tâbi olmaktır.”

Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, nr. 555.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy