Hayâ Örtüsü
Yüce Allah Müberra Kitabımız’da mealen: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar.” (Nur 30) “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar.” (Nur 31) buyurmaktadır.
İslâm, içiyle dışıyla insanı, hayatı inşa ve ihya eder. Kişi İslâm’ı kendisine yol haritası edindiğinde hayatı anlam kazanır, yaşama sevinci bulur, etrafına güzellik saçar. İslâm’dan uzaklaştığı ölçüde de hasarlı, başkaları için zararlı olur. Ondan kötülük yayılır.
İslâm’ın insanı ve hayatı ihya ettiği esaslardan biri de hayâdır. Utanma, mahcubiyet, çekinme, ar, edep, namus manalarına gelen hayâ büyük bir ahlâktır.
Müslüman en başta Rabbi’nden hayâ eder. Onun emrini çiğnemekten, hükmünce amel etmemekten mahcubiyet duyar. Haram ile yüzleştiği zaman Rabbi’ni hatırlar, utanır ve harama düşmekten uzak durur.
Müslüman, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemden hayâ eder. Onun Hak peygamber, bütün âlemlere rahmet olduğundan hareketle kendisi için de rahmet sebebi olduğunu bilir. Onun bir ömür boyu verdiği İslâm mücadelesinde ne eziyetler çektiğini, fedakârlıklar yaptığını bilir. İslâm’ın her bir hükmü için nice bedeller ödenmiş, canlar kurban edilmişken onun bir hükmünü çiğnemekten hayâ eder.
Müslüman sahabelerden, tâbiînden, İslâm’ı bugünlere taşıyan, bu uğurda bedel ödeyen âlimlerden, mücahitlerden, gayret ehli müminlerden, Hak dostlarından, hocalarından ve anne babasından hayâ eder. Bilir ki bugün sahip olduğu güzellikler, yaşadığı İslâm, okuduğu Kur’an bedelsiz gelmedi. Nice emekler verildi, bu uğurda canlar ortaya konuldu. Bunların zıddı ile hareket etmekten hayâ eder.
Allah Teâlâ Müslümanın hayâ çizgisinde kalmasını ve bu istikametten ayrılmamasını ister. Namazın bir hikmeti de budur. Çünkü onu hayâ sahibi yapacak, kötülük işlemekten alıkoyacaktır. Müberra Kitabımız’da mealen buyurulur ki:
“(Resûlüm) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı dosdoğru kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 45)
Abdest ve namaz, içindeki ve dışındaki şartlarla tam bir hayâ talimidir. Namaz kılacak kişi hazırlık aşamasında temizlik şartlarını yerine getirdikten sonra örtünecek, namaz kılmaya elverişli bir kıyafet giyecek, vaktin gelmesini bekleyecek, kıbleye yönelecek ve niyetini sırf Allah rızası için yapacaktır.
Namaza başladığında ise O’nun yüce ismi ile namaza giriş yapacak, “Allah en büyük, en yücedir” diyecek, ayakta duracak, Allah’ın yüce kelâmını titizlikle okuyacak, sağa sola bakmayacak, kıpırdanmayacak, konuşmayacak, bir şey yiyip içmeyecek. Sonra rükûya eğilecek, Rabbi’ni tesbih edecek, doğrulduktan sonra secdeye varacak, ellerini, dizlerini ve başını yere koyacak yine güzel isimleriyle Rabbi’ni anacaktır.
Bu fiilleri defalarca ve günde beş vakit tekrar edecektir. Böylece namaz her hâli ile baştan sona bir edep talimi, terbiye öğretisidir.
Kulun en çok dikkat etmesi, utanması ve çekinmesi gereken konu Allah’ın haramlarıdır. Ateşten sakındığı, başına bir bela ve musibetin gelmesinden korktuğu gibi haramlardan sakınmalıdır. En çok utanılması gerekenin Allah olduğunu hatırından çıkarmamalıdır. Allah’tan daha büyük yoktur. O’nun emrinin üzerinde bir emir, yasaklarının üzerinde bir yasak, azametinin üzerinde bir azamet yoktur. Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Allah kendisinden hayâ edilmeye en layık olandır.”
(Tirmizî, Edeb 22)
Hayâ Müslümanın en belirgin vasfıdır. Mümin Allah’a iman edendir. O’na iman eden, kitaplarına, meleklerine, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere de iman etmiştir. Allah’ın kendisini her hâl ve durumda gördüğünü, O’ndan hiçbir şey saklayamayacağını bilir. Yapıp ettiklerinin melekler tarafından yazıldığına, âhirette yaptıklarının hesabı sorulacağına iman etmiştir. Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem “Hayâ imandandır” buyurarak hayânın iman ile irtibatlı olduğunu haber vermiştir. (Buhârî, İman 16)
İman ehli kişi mutlaka ibadetini yerine getirmeye çalışır. İman onu hayâsızlıktan koruyacağı gibi mükellef olduğu ibadetler de onu hayâ ahlâkına taşır ve edepsizliğe sapmamasını sağlar. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem ihsan ahlâkını tarif ettiği hadisinde, “Allah’ı görüyormuşsun gibi O’na ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor” buyurarak kulun, Allah’ın kendisini her zaman gördüğü şuuru ile hareket etmesi gerektiğini bildirmiştir. (Müslim, Îmân 1)
Kasas suresinde Hz. Şuayb aleyhisselamın kızlarının hayâlı davranışı örnek olarak gösterilir. Hz. Musa aleyhisselam Medyen ırmağına vardığında orada hayvanlarını sulayan bir grup insanla karşılaşır. Onların biraz ötesinde ise erkeklerin arasına karışmak istemeyen iki kadın görür. Bunlar Hz. Şuayb aleyhisselamın kızlarıdır. Hz. Musa aleyhisselam onlara; “Meseleniz nedir?” diye sorar. Onlar da; “Çobanlar sulayıp çekilmeden biz hayvanlarımızı sulayamayız; babamız da çok yaşlıdır” dediler. Hz. Musa aleyhisselam onları erkeklerin arasına karıştırmadan hayvanlarını alır, sular ve kendilerine teslim eder.
Hz. Şuayb aleyhisselamın kızları babalarının yanına döndüklerinde başlarından geçen olayı anlatır. Şuayb aleyhisselam da Hz. Musa aleyhisselamı çağırması için kızlarından birini gönderir. O kızın hayâ ve edep timsali davranışı ayette mealen şöyle haber verilir:
“Bu esnada kızlardan biri hayâlı bir halde yürüyerek yanına geldi; ‘Bizim yerimize (hayvanlarımızı) sulamanın karşılığını ödemek üzere babam seni çağırıyor’ dedi.” (Kasas 25)
Hz. Şuayb aleyhisselam bu hadiseden dolayı ilerleyen zamanda kızlarından birini Hz. Musa aleyhisselam ile evlendirmiştir. (Bkz: Kasas 23-29)
Hayânın zıddı fuhşiyattır. Fuşiyatın kaynağı günahlara dalmak, sebebi nefs ve şeytandır. Her günah Yüce Allah’ın emrine karşı gelmektir, bu ise hayâsızlıktır. Ayet ve hadisler müminleri sürekli olarak şeytana uymama konusunda açıkça uyarır.
Günahları alışkanlık edinen kişi utanma duygusunu yani hayâsını kaybeder, hayâyı kaybeden ise zamanla her değerini yitirir. Hayâ yok olduğunda, Allah muhafaza, bütün haramların yolu açılmış olur.
Allah dostlarının da en bariz özelliği edepleridir. Onlar Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmede ve haramlardan sakınmada tavizsizdir. Mahlukata edeple davranmakta, insanlara hürmet göstermekte ise çok hassastır. Oturması, kalkması, kıyafeti, davranışları baştan ayağa edeptir. Onları gören talebeleri de zamanla bu ahlâka bürünür.
Hayâyı kaybetmekten, şeytana uymaktan, günaha düşmekten yüce Allah’a sığınırız.
Tevfik ve inayeti ile…