Sermayene Dikkat Et
Velîlerin büyüklerinden İbn Atâullah el-İskenderî kuddise sırruhû şöyle der:
“Ey Allah’ın kulu! Dinin senin ana sermayendir. Eğer dinini kaybedersen sermayeni kaybetmiş olursun. Öyle ise dilini Allah’ın zikriyle, kalbini O’nun muhabbetiyle ve âzalarını O’nun hizmetiyle meşgul et. Beden arazini iyi sür ki ekilen tohumlar kolayca yerleşip bitsin. Kim çiftçinin arazisini işlediği gibi kalbini işlerse, o kişinin kalbi nurlanır.
Senin misalin, aynı ölçülerde birer arazi satın alan iki kişinin misali gibidir. Biri, satın aldığı araziyi dikenden, kuru otlardan temizlemiş, sulamış, ekmiş ve ortaya çıkan mahsulü toplayarak ondan faydalanmıştır. İşte bu, ibadetle yenilenip kalbinin nurları parlayan kimsenin misalidir. Diğeri ise arazisini öyle ihmal etmiştir ki içinde dikenler, otlar bitmiş ve büyük küçük yılanlar da orayı yurt edinmiştir. İşte bu da kalbi günahlarla kararmış olan kimsenin misalidir.” İbn Atâullah el-İskenderî, Hikmet Tacı
Bâtınî Kirlilik
İbn Atâullah el-İskenderî kuddise sırruhû şöyle demiştir:
“Seni Allah’ın evine girmekten ve O’nun kitabını okumaktan alıkoyan zâhirî cünüplük olduğu gibi, O’nun huzurunda durmaya ve kitabını anlamaya engel olan bâtınî bir cünüplük hali de vardır. O da gaflettir. Eğer nefsin seni isteklerine yöneltirse, ona şeriat ile gem vur. Nefsin misali, başkalarının ekinlerine yönelen hayvanın misali gibidir. Öyle ise nefsinin güzel gördüğü haramlara bakmaması ve kalbinin şehevî arzulara yönelmemesi için gözlerini kapat. Kalbini daima ibadetlerle mamur et ki nefsin arzularına yönelmesin. Hak Teâlâ, huzuruna ancak kalbini kâinatın kirlerinden temizleyerek buna layık hale gelen kimseyi seçer.” İbn Atâullah el-İskenderî, Hikmet Tacı
İlim Yoluna Girince
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah Teâlâ ona cennete götüren yolu kolaylaştırır. Melekler, yaptığından hoşnut oldukları için ilim tâlibinin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta suyun içindeki balıklar bile ilim tâlibi için istiğfarda bulunurlar. Âlimin âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak altın ve gümüş bırakmazlar; onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır. Kim o mirasa konmuşsa bol bir nasip almış olur.”
Ebû Davud, İlim, 1
“Sizin için en çok korktuğum şey, nefsin arzularına uymak ve uzun emel sahibi olmaktır. Nefsin arzularına uymak Hak’tan saptırır, uzun emel ise âhireti unutturur.”
Hz. Ali radıyallahu anh
Sakın Unutma
İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh, Bidâyetü’l-Hidâye isimli eserinde şöyle demiştir:
“Ecelin yakın olduğunu, seni bütün emellerinden alıkoyacağını, elinden bir şey gelmeyeceğini ve uzun zaman boyunca aldanışından dolayı pişmanlık duyacağını hatırından çıkarma!” Gazâlî, Bidâyetü’l-Hidâye
Gerçek İflas
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Ümmetim içindeki asıl müflis, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelen kimsedir. Bu kimse şuna sövmüş, buna iftira atmış, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüştür. Bu sebeple sevaplarından falanca ve filanca kimselere alınıp verilir. Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce sevapları biterse, haksızlık ettiği o kimselerin günahlarından alınarak o kimseye yüklenir. Sonra da o kimse cehenneme atılır.”
Müslim, Birr 15
Hasta Olunca
İmam Haddâd kuddise sırruhû, bir Müslümanın hastalık anında nasıl davranması gerektiğiyle ilgili şunları söyler:
“İnsan hastalanınca hemen tevbe istiğfara sarılmalıdır. Bol bol istiğfar etmeli ve Allah Teâlâ’yı çokça zikretmelidir. Zira bilemez; belki de bu hastalığı ile hayatını kaybedecek. O nedenle bu anını istiğfar ve zikirle değerlendirirse eceli geldiği takdirde hayatını iyi bir şekilde tamamlanmış olur. Ayrıca ameller sonuçlarına göre değerlendirilir.
Hastalıklar insana âhireti ve Allah Teâlâ’ya dönüşü hatırlatır. Hasta olan kişi dünyalık veya âhiretlik vasiyet edeceği herhangi bir husus varsa durmasın vasiyet etsin. Özellikle de kul haklarıyla ilgiliyse… Çünkü kul hakkı meselesi çok zordur ve ondan kurtulmak kolay değildir. Yine hastalık zamanında Allah Teâlâ’ya karşı son derece güzel zan beslemelidir.”
Abdullah b. Alevî el-Haddâd, Sebîlü’l-İddikâr
Güzel Ameli Korumak
Hüccetülislâm İmam Gazâlî kuddise sırruhû şöyle demiştir:
“Kulun, hayırlı bir amelini şu on şeyden koruması gerekir:
1. Nifak,
2. Riya,
3. Bozuk niyet,
4. Başa kakma,
5. Eziyet,
6. Yaptığına pişman olma,
7. Ucub (kendini ve amelini beğenme),
8. Hasret (önceki kötü amellerini özleme),
9. Hafife alma,
10. İnsanların kınamasından korkma.”
Gazâlî, Hak Yolunun Esasları
“Sünnete uyarak ilâhî bilgiye (marifete), farzları eda ederek Allah’a yakınlığa, nafileleri yerine getirerek de Allah’ın muhabbetine ulaşılır.”
Nasrâbâdî rahmetullahi aleyh
Ölümü Hatırlamak ve Unutmak
Büyük âlim ve sûfîlerden Abdullah b. Alevî el-Haddâd kuddise sırruhû şöyle der:
“Ölümü çok hatırlamanın ve yaklaştığını hissetmenin büyük faydaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Uzun emeli terk etmek, dünyaya rağbet etmemek, az dünyalıkla yetinmek, âhirete karşı istekli olmak, sâlih amellerle âhiret için hazırlanmak, kötülüklerden ve Allah Teâlâ’ya karşı gelmekten sakınmak, işlenen kötülüğün ardından tevbe ederek Allah Teâlâ’ya yönelmek.
Ölümü unutmakta ve uzun emellere sahip olmakta ise büyük zararlar vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Dünyaya rağbet etmek, dünya malı toplamaya hırslı olmak, dünyalık arzularla keyiflenmek, dünyanın fâni süsüne aldanmak, günahlara tevbe etmeyi geciktirmek, sâlih ameller yapmakta tembel olmak.”
Abdullah b. Alevî el-Haddâd, Sebîlü’l-İddikâr
İhlâs ve Riya
İmam Gazâlî kuddise sırruhû ihlâs ve riya hakkında şunları söylemiştir:
“Bil ki, âlimlere göre ihlâs iki kısımdır. Biri amelde ihlâs, diğeri ise yaptığı amele sevap istemede ihlâstır.
Amelde ihlâs, onunla Allah Teâlâ’ya yaklaşmayı, O’nun emrini yüceltmeyi ve davetine icabet etmeyi istemektir. Bu ihlâsın zıddı nifaktır. Nifak, yaptığı amel ile Allah’a değil, O’nun dışındaki kimselere yakın olmayı istemektir.
Sevap istemede ihlâs ise, yaptığı hayır amel ile âhirette bir fayda görmeyi istemektir. Bunun zıddı da riyadır. Yani âhiret ameli ile dünya menfaatini istemektir.”
Gazâlî, Hak Yolunun Esasları