Aramak

Saâdet Asrı'ndan

Cerîr b. Abdullah
radıyallahu anhu

Yemenli Becîle kabilesinin reisi olan Cerîr radıyallahu anhu, Mekke’nin fethinden önce kendi araştırmaları neticesinde Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin Allah’ın elçisi olduğunu idrak ederek iman etmiş ve ardından Becîle kabilesini de Müslüman olmaya teşvik etmiştir. Medine’ye bir heyet göndermeleri için onları ikna etmiştir.

Resûlullah’ın vefatından sonra Hz. Ebû Bekir, dinden çıkan Has’am ve Becîle kabilelerinin üzerine Cerîr’i göndererek İslâm birliğinin korunmasını sağlamaya yönelik bir görev vermiştir.

Son derece güzel yüzlü, sarı sakallı ve uzun boylu olan Cerîr radyallahu anhu, bir meclise girdiğinde yakışıklılığından dolayı herkes ona bakardı. Hz. Ömer radıyallahu anhu onun hakkında “Ümmet-i Muhammed’in Yusuf’u” diye bahsetmiştir.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemin vefatından sonra birçok savaşa komutanlık etmiş, kalan ömrünü savaş meydanlarında geçirmiştir. Allah ondan razı olsun. Hayatından birkaç kesit sunuyoruz…

Hz. Cerîr radıyallahu anhu anlatıyor:

“Resûl-i Ekrem Medine’deyken ona iman etmek ve tanışmak için huzuruna gitmeye karar verdim. En güzel elbiselerimi giyip en güzel kokularımı sürdüm. Mescidden içeri girdiğimde Resûlullah hutbe veriyordu. İçeri girince herkes başını bana çevirdi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de hutbeyi durdurmuş bana bakıyordu. Eğilerek ayağımın dibinde oturan adama sordum:

– Resûlullah benim hakkımda bir şey mi dedi?

– Evet, hakkında sözlerin en güzelini söyledi.

– Ne dedi?

– Dedi ki: “Birazdan şu kapıdan Yemen ehlinin en hayırlısı girecek. Onun yüzünde melekler dokunmuş gibi güzellik var.”

Bu güzel övgüye mazhar olan Hz. Cerîr radıyallahu anhu, hutbe bittikten sonra Resûlullah’ın yanına gelerek biat edip Müslüman olmak için elini uzattı.

Resûlullah’ın Huzuruna Çıkınca

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin son Ramazan ayıydı. Herkes onu görmek için etrafında toplanmış, sohbetlerinden istifade etmek istiyordu. Kalabalıktan mescidde oturacak yer kalmamış, insanlar iç içe geçmiş, Resûlullah’ı duymaya çalışıyordu.

Hz. Cerîr radıyallahu anhu içeri girince oturacak yer aradı. Kimse yer açmayınca ayakta beklemeye başladı. Durumu gören Fahr-i Kâinat Efendimiz sırtından hırkasını çıkararak ona doğru uzattı ve ekledi:

– Bunun üzerine otur.

Hz. Cerîr hırkayı alarak önce öptü, sonra göğsüne bastırdı. Ardından dedi ki:

– Ey Allah Resûlü! Senin bana ikramda bulunduğun gibi Allah da sana ikramda bulunsun.

Bu konuşmanın ardından Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ashabına dönerek şöyle dedi:

– Meclisinize bir topluluğun büyüğü geldiğinde ona lâyıkıyla ikramda bulunun.

Zülhalasa 

Hz. Cerîr radıyallahu anhu İslâmiyet’le şereflendikten sonra memleketi Yemen’e geri döndü. Bir müddet sonra tekrar Resûlullah’ı ziyarete geldi ve O’nu müjdeledi:

– Ey Allah Resûlü! Allah İslâm’ı üstün kıldı. Becîlelilerin (kendi kabilesi) mescidlerinde, meydanlarında ezanlar okunuyor. Kabileler eskiden taptıkları putları kırdılar.

Bu müjde üzerine çok sevinen Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin birden yüzü asıldı ve sordu:

– Zülhalasa ne oldu? (‘Yemen’in Kâbesi’ denilen, insanların tavaf ettiği, kurbanlar kestiği ve tapındığı, müşrikler için çok önemli bir put ve ona adanmış tapınak)

Hz. Cerîr bazı insanların o puta tapmaya devam ettiğini söyleyince Resûlullah salllallahu aleyhi vesellem şöyle dedi:

– Ey Cerîr! Beni o puttan kurtarıp şu gönlümü rahatlatır mısın?

– Elbette ya Resûlallah!

Ardından Hz. Cerîr yanına 150 kadar mücahid alıp o büyük putun bulunduğu tapınağa gitti. Çetin bir çarpışmanın ardından Müslümanlar gâlip geldi ve putu yıkmayı başardılar. Resûlullah haberi alınca Hz. Cerîr için çok dua etti.

‘Müslüman Olmadan Önce de Ârifti’

Hz. Cerîr radıyallahu anhu idarecilere öğüt vermekten çekinmezdi. Bir keresinde Hz. Muâviye radıyallahu anhuya mektup yazarak insanlara daha merhametli olması için nasihat etmişti. Bir defasında da Hz. Ömer ile birlikte ordunun arasında otururlarken kötü bir koku gelmişti. Hz. Ömer radıyallahu anhu;

– Koku kimden geldiyse gitsin abdest alsın, buyurdu.

Bunu duyan Hz. Cerîr hemen şöyle dedi:

– Ey müminlerin emiri, herkes abdest alsa olmaz mı?

Hz. Cerîr’in bu teklifi çok hoşuna gidince Hz. Ömer Efendimiz şöyle dedi:

– Hay sen çok yaşa Cerîr! Müslüman olmadan önce de âriftin, şimdi de öylesin. 

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy