Aramak

Saâdet Asrı'ndan

Muhammed b. Mesleme
radıyallahu anh

Hicretten otuz beş yıl önce Medine’de dünyaya gelen Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh’ın babası Evs kabilesine, annesi ise Hazrec kabilesine mensuptu. Mus’ab b. Umeyr’in tebliği vesilesiyle İslâmiyet’i Medine’de ilk kabul edenlerden biridir. Hatta Sa’d b. Muaz’dan bile önce Müslüman olmuştur. Hicretten sonra Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem onunla Ebu Ubeyde b. Cerrah arasında kardeşlik bağı kurmuştur. 

Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh, Peygamber Efendimiz tarafından en tehlikeli görevlere gönderilirdi. Bu sebeple “Hz. Peygamber’in Süvarisi” olarak anılmıştır. 

Sadece gerektiğinde konuşur, konuştuğu zaman isabetli sözler söylerdi. Uzun boylu, siyah tenli ve son derece yakışıklıydı. Gören herkesin dikkatini çekerdi.

Savaş meydanlarında gösterdiği cesaretle tanınan Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh asla geri çekilmez, daima düşmanın üzerine yürürdü. Çoğu zaman savaş öncesi keşif göreviyle gönderilir, düşman mevzilerini ve arazinin durumunu analiz ederdi. Tebük Gazvesi hariç bütün gazvelere katılmıştır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem her savaşta onun komutasına 500 kişilik birlik teslim eder ve orduyu koruma görevi verirdi. 

Hz. Ömer radıyallahu anh da halifeliği döneminde valiler hakkında bilgi edinmek istediğinde gönderdiği kişi daima Muhammed b. Mesleme olurdu. 

Allah ondan razı olsun.

Hayatından bazı kesitler naklediyoruz...

Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’le bir hatırasını şöyle nakleder:

“Bir gün Hz. Peygamber bana bir kılıç verdi ve şöyle dedi:

– Bu kılıcı al ve müşriklerle savaşırken kullan. Müslümanların birbirine düştüğünü gördüğünde ise Uhud dağına git ve bu kılıcı dağa vurarak paramparça et. Sonra evine git, ölüm gelip seni buluncaya kadar çıkma.”

Allah Resûlü’nün Süvarisi

Ka’b b. Eşref Medine’nin Yahudi liderlerinden biriydi. Babası Eşref, işlediği bir suç yüzünden daha önce yaşadıkları yerden ayrılıp Medine’ye sığınmıştı. Burada Yahudi Nadiroğulları kabilesinden bir kadınla evlendi. Bu evlilikten de Ka’b b. Eşref dünyaya geldi. Birçok Yahudi gibi Ka’b da zamanla zenginleşmiş, Medine’de kendisine ve askerlerine bir kale yaptırmıştı. Zengindi, iyi konuşurdu ve Medine’nin savaş emiriydi. Bu yüzden etkili bir adamdı. 

Ka’b b. Eşref Müslümanlara son derece düşmanca bir tutum sergiliyordu. Bedir Savaşı’nda Müslümanların zafer kazanmasını hazmedememiş, Müslüman kadınları diline dolayarak şiirler söylemeye başlamıştı. Öfkesini yenemeyince Mekke’ye, müşriklerin yanına giderek Ebu Süfyan’a şöyle demişti:

– Keşke siz kazansaydınız da Muhammed kaybetseydi. İşte o zaman yaşamak ne güzel olurdu! Neden tekrar savaş için kolları sıvamıyorsunuz ki? Bu sefer dışarıdan siz, içeriden de ben saldırırım.

Bu şekilde Mekkelileri tahrik ederek Uhud Savaşı’nın zeminini hazırlamış oldu. 

Müslümanlar Ka’b’ın bu faaliyetlerinden haberdar olunca Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem ashabına şöyle sordu:

– Ka’b b. Eşref işini kim üstlenmek ister?

Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh hemen ayağa kalkarak;

– Ya Resûlallah, onu öldürmemi ister misin, diye sordu.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem evet cevabını verince Muhammed b. Mesleme dedi ki:

– Ona yaklaşabilmem için bazı sözler sarf etmem gerekecek. İnanmadığım halde bazı şeyleri söylememe izin verir misin?

Allah Resûlü buna izin verdi. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme, Ka’b b. Eşref’in Müslüman olan kardeşini yanına alarak bulunduğu kaleye doğru yola çıktı. Kale kapısına vardıklarında muhafızlara Ka’b b. Eşref’ten yardım istemeye geldiklerini söylediler. Ka’b’ın karşısına çıkınca Muhammed b. Mesleme şöyle dedi:

– (Hz. Peygamber’i kastederek) Bu adam bizden sürekli sadaka istiyor. Mallarımızı yitirdik. Sen cömert birisin. Bize borç ver de bu yükten kurtulalım.

Ka’b bu teklif karşısında temkinli davranarak dedi ki:

– Eğer doğru söylüyorsanız bana rehin olarak tutabileceğim bir şeyler verin. 

– Ne istersen verelim.

Biraz durup düşünen Ka’b;

– Kadınlarınızı verin o halde, deyiverdi. 

Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh buna karşılık şöyle dedi:

– Sen Araplar arasında en yakışıklı ve en heybetli adamsın. Kadınlarımız seni gördükten sonra bize dönmek istemezler. Başka bir rehin iste.

– O halde çocuklarınızı verin.

– Çocuklarımız da seninle kalıp sonra geri dönerse bize lanet okurlar. İstersen biz sana silahlarımızı rehin bırakalım. Hem böylece Muhammed’in ordusunun da silahlarını ele geçirmiş olursun. 

Bu teklif Ka’b b. Eşref’in hoşuna gitti ve kabul etti. Muhammed b. Mesleme sonra şöyle dedi:

– Bize müsaade et. Bizim gibi düşünen başkaları da var. Hep birlikte silahları sana getirelim. 

Muhammed b. Mesleme radıyallahu anh kaleden ayrıldı. Silahlanan bir grup Müslümanla birlikte geri dönerek muhafızları geçtiler ve Ka’b’ı ortadan kaldırdılar. 

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy