Suriye’nin Manevi Dirilişi
İç savaş, sadece şehirleri ve yerleşim yerlerini değil, insanların kalplerini ve ruhlarını da harap etti. Milyonlarca insan yerinden edildi, binlerce çocuk yetim ve öksüz kaldı. Kur’an-ı Kerim’in, “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” (Maide 32) ayeti gereği, bunca kayıp karşısında toplumun manevi dokusunu onarmak için seferber olmak bir vecibe haline gelmiştir.
Suriye, İslâm tarihi ve medeniyetinin önemli bir parçası olarak asırlardır dinî, kültürel ve manevi açıdan zengin bir miras barındırmakta. Ancak son 10-15 yılda yaşanan iç savaş ve çatışmalar, bu mirasın gölgelenmesine ve toplumun derin yaralar almasına sebep oldu.
Başta maneviyat olmak üzere bu değerlerin yıpranması, Suriye’deki dirilişin önündeki en büyük engellerden biri. Bugün, Suriye’nin geleceği için fiziksel imar kadar, ruhen ve manevi açıdan yeniden toparlanma da gerekli. Allah’ın inayetiyle, bu toprakların taşıdığı maneviyat, Suriye halkının yeniden ayağa kalkmasına vesile olacak.
Suriye, İslâm tarihinde, medeniyetimizin en parlak dönemlerinde ilim ve irfanın merkezi olmuş, büyük âlimler ve mutasavvıflar yetiştirmiş bir coğrafyadır. İmam Nevevî ve İbn Asâkir gibi şahsiyetler, bu topraklarda İslâm ilmini ve ahlâkını temsil ettiler. Ayrıca, Şam Emevî Camii gibi yapılar, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda maneviyatın cem olduğu mekânlar olarak da Müslümanlara hizmet etti. Bu değerler, tekrar diriltilerek bugün de Suriye halkına umut ve dayanışma kaynağı olmalıdır. Allah’ın emri olan adalet, merhamet ve kardeşlik düsturları, bu toprakların yeniden dirilişinin temel taşları olmalıdır.
Suriye’deki Kutsal ve Tarihî Mekânlar
Suriye’de pek çok İslâm büyüğünün türbesi ve tarihî önemi büyük mekânlar bulunuyor. Bu topraklar, İslâm medeniyetinin manevi merkezi olarak, dinî ve tasavvufî değerlerin harmanlandığı alanlar sunar. Bazılarına değinelim:
Şam Emevî Camii: İslâm tarihinde önemli yeri olan bu görkemli cami, İslâm medeniyeti tarihindeki mimari açıdan öne çıkan eserlerin başında gelir. Cami, aynı zamanda Hz. Yahya aleyhisselamın türbesini de barındırır. Müslümanlar için bir ilim ve ibadet merkezi olan Şam Emevî Camii, yüzyıllardır manevi bir buluşma noktası olmuştur.
Hz. Halid b. Velid Türbesi: Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin Allah’ın kılıcı diye isimlendirdiği, İslâm ordularının başbuğu Hz. Halid b. Velid radıyallahu anhunun türbesi Suriye’de bulunmaktadır.
Hz. Bilal-i Habeşî Türbesi: İslâm’ın ilk müezzini ve imanı için en büyük bedeli ve fedakârlığı gösteren sahabe efendimiz Bilal-i Habeşî radıyallahu anhunun türbesi de Suriye’de bulunmaktadır. Bu türbeler altın neslin cesaret ve fedakârlık ruhunu yaşatmaktadır.
Selahaddin Eyyubî’nin Kabri: Kudüs fâtihi olarak bilinen Salahaddin Eyyubî’nin kabr-i şerifi Şam’da yer almaktadır. Bu kabirde sembolleşen adalet ve cihad ruhu Suriye’nin manevi inşasında önemli bir ilham kaynağı olacaktır.
İbn Arabî Türbesi: Şam’da bulunan İbn Arabî hazretlerinin türbesi, tasavvufun derin hikmetlerinden feyz almak isteyenlerin her zaman uğrak noktası olmuştur. İbn Arabî hazretlerinin öğretileri, manevi inşa sürecinde rehberlik edecektir.
Harran ve Busra: İslâm tarihinin ilk dönemlerinden kalma bu şehirler, hem mimari hem de kültürel açıdan büyük bir mirası barındırır. Harran, İslâm dünyasının ilk ilim merkezlerinden biri olmuştur.
İç Savaşın Manevi Tahribatı
İç savaş, sadece şehirleri ve yerleşim yerlerini değil, insanların kalplerini ve ruhlarını da harap etti. Milyonlarca insan yerinden edildi, binlerce çocuk yetim ve öksüz kaldı. Kur’an-ı Kerim’in, “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” (Maide 32) ayeti gereği, bunca kayıp karşısında toplumun manevi dokusunu onarmak için seferber olmak bir vecibe haline gelmiştir.
Savaşın getirdiği tahribatın telafisi için insanların kalplerine yeniden Allah sevgisi ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin rahmet ve şefkat anlayışı yerleştirilmelidir.
Zikir meclisleri, dinî eğitim ve tasavvufun insanı merkeze alan öğretileri, toplumu yeniden bir araya getirebilir.
Manevi İnşa için Neler Yapılmalı?
Suriye’nin manevi inşası, hem fert hem toplum planında ve kurumsal düzeyde bir dizi çalışmayı gerektiriyor. Yeni kurulan devletin, manevi değerlerin ihyası için politikalar geliştirmesi şart.
Zikir ve Sohbet Halkaları: Toplumu bir araya getiren zikir ve sohbet meclisleri, insanların Allah’a olan yakınlığını artıracak ve kardeşlik bağlarını güçlendirecektir. Bu meclisler, İslâm’ın rahmet ve sevgi mesajını yeniden topluma taşımak için bir vesile olacaktır.
Eğitimde Reform: Manevi inşanın temel taşlarından biri eğitimdir. Yeni eğitim politikaları, İslâm’ın adalet, merhamet ve dürüstlük gibi değerlerini nesillere kazandırmayı hedeflemeli. Medreselerin yeniden canlandırılması, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye eğitimlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması sağlanmalı. Yine okullarda büyük âlim ve sûfîlerin hayatlarının ders olarak okutulması, çocukların manevi donanımlarını artırmalarına katkı sağlayacaktır.
Aile Yapısının Güçlendirilmesi: Aile toplumun temel yapı taşıdır. Savaşın aileler üzerinde oluşturduğu tahribatı onarmak için devlet destekli aile rehberlik merkezlerinin kurulması ve bu merkezlerde İslâm ahlâkı çerçevesinde rehberlik sunulması büyük faydalar sağlayacaktır.
Adaletin Tesisi: Suriye’nin manevi inşası, toplumda adalet duygusunun yeniden inşasıyla mümkündür. “Adalet mülkün temelidir” diyen Hz. Ömer’in anlayışı devlet politikalarına yön vermeli. Mazlumların hakkını gözeten, zalimlere karşı duran bir yönetim anlayışı, halkın devlete olan güveninin pekişmesini sağlayacaktır.
Sûfîlerin Rehberliği: Maneviyat önderlerimiz tarihte olduğu gibi günümüzde de halkın ruhunu onaran rehberlerdir. Böyle zâtların desteğiyle halk, savaştan doğan nefret ve ayrışmayı sevgiye dönüştürecektir. Onlar vesilesiyle Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetine dayalı bir hayat tarzı teşvik edilebilir.
Tarihî Şahsiyetlerden İlham Almak: Şam’da yaşamış olan Muhyiddin İbn Arabî hazretleri ve İmam Gazâlî gibi zâtların eserleri ve fikirleri, toplumu diriltici bir ilham kaynağıdır. Bu şahsiyetlerin hikmet ve sabır temalı öğretileri insanların kalplerine umut tohumu ekecektir.
Sanat ve Edebiyat: Manevi inşa sürecinde, sanat ve edebiyat da ihmal edilmemelidir. İslâm medeniyetini yansıtan şiir, musiki, hat sanatı, mimari halkın ruhunu besleyen önemli araçlardır. Bu sanat dallarının yaygınlaştırılması için kültürel programlar son derece faydalıdır.
Tasavvufun Ehemmiyeti
Tasavvuf, ruhî sıkıntılara düşmüş herkeste olduğu gibi iç savaşın travmalarıyla boğuşan Suriyeli kardeşlerimiz için de büyük bir şifa kaynağıdır. Şam’da yaşamış olan İbn Arabî hazretlerinin, “Merhamet insanı kemâle erdirir” sözü manevi inşa sürecinin temelini oluşturabilir. Ayrıca, Yunus Emre hazretlerinin, “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” nasihati, toplum içinde barış ve uzlaşma kültürünü teşvik edebilir. Tasavvufun hikmet ve ibret dolu öğretisi, Suriye halkının kalplerine yeniden umut tohumları ekecek, özellikle zikir ve nefs terbiyesi yöntemleri, kişilerin iç huzurunu yeniden tesis etmesine vesile olacaktır.
Kısaca, Suriye’nin manevi inşası sadece bir yeniden yapılanma değil, aynı zamanda bir diriliş hareketidir. Bu süreçte İslâm’ın rahmet ve kardeşlik ilkeleri rehber alınmalıdır. Eğitimde reform, tasavvufun yaygınlaştırılması ve toplumsal adaletin tesisi, bu diriliş hareketinin en önemli adımlarıdır. Zikir meclisleri, dinî eğitim ve tasavvufun insanı merkeze alan öğretileri, toplumu yeniden bir araya getirebilir.
Allah’ın izniyle, Suriye halkı sahip olduğu köklü manevi mirasla bu zorlu süreci aşacaktır. Dua ve gayret bu sürecin en büyük destekçisidir. Rabbimizden niyazımız, Suriye’ye yeniden barış ve huzur ihsan etmesidir.