Aramak

Başyazı

ALLAH’A YAKLAŞMAK

Yüce Rabbimiz müberra kitabımızda mealen şöyle buyurmuştur: “De ki sadece Allah’ın lütfu ve rahmetiyle, evet bununla sevinsinler. Çünkü bu, onların toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.” (Yunus 58) 

Her şeyi yoktan var eden Yüce Allah’tır. O’nun her şeye gücü yeter. Kâinatta her şey onun “ol” demesiyle olmuş, irade etmiş ve yaratmıştır. Her şey O’nun emri ve hükmüne tâbidir. O’na boyun eğmeli ve teslim olmalıdır. O’na teslim olan kurtulur, isyan edenler helâk olur.

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Müslüman olmaları için Mısır hükümdarı Mukavkıs, Rum hükümdarı Kayser, İran hükümdarı Kisra ve Habeş hükümdarı Necaşi gibi devrin krallarına elçiler ile gönderdiği mektubunda şunu bildirmiştir: “Müslüman ol, Allah Teâlâ’ya teslim ol ki selamete kavuşasın.” 

Allah Teâlâ’ya yönelen, O’na teslim olan selamete kavuşur, saadete ulaşır. O’ndan kaçan ise pişman olur.

Ona yakın olmaktan daha şerefli bir şey yoktur. Allah Teâlâ’ya yakınlığı elde eden gerçek dostluğu elde etmiş, O’ndan uzak olan ise yalnızlık ve karanlık içinde kalmıştır. Hikem-i Ataiyye’de geçtiği üzere; “O’nu bulan neyi kaybetmiş ve O’nu kaybeden neyi bulmuştur?”

Allah Teâlâ’ya yakın olmanın pek çok yolu vardır. Bunlardan biri de farz ve nafile ibadetlerdir. Bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Kulum farz ibadetlerden daha sevdiğim bir şeyle bana yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.”
(Buhârî, Rikâk 38)

Kul Rabbi’ne yaklaştığında Rabbi de ona yaklaşır. O ne kadar yaklaşırsa Allah daha fazla yaklaşır. Rabbi’ne yürüyerek giderse Allah Azze ve Celle ona koşarak gelir.
(Bkz: Buhârî, Tevhid 50)

Kulu Rabbi’ne yaklaştıran yollardan biri de oruçtur. Oruç tutan kullar Allah Teâlâ tarafından ayrıca sevilir, çok büyük ikramlara kavuşurlar. O kişi hakkında şu müjdeler verilmiştir: “Oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” “Yüce Allah şöyle buyurur: Oruçlu kimse yemesini içmesini benim için terk eder. Oruç yalnız benim içindir. Karşılığını da ben veririm.” (Bkz: Buharî, Savm 2)

Allah Teâlâ’ya yakınlığı elde edenler her türlü ıstırap ve meşakkate sabır ve metanetle göğüs gerer. Zorluklar gözünde kolaylaşır. Adeta zehir bal olur. 

Kur’an-ı Kerim’de kıssası anlatılan ve Mağara Gençleri olarak bilinen Ashâb-ı Kehf, Allah Teâlâ’ya yakınlıklarındaki letafet sayesinde zamanın gaddar ve kâfir hükümdarına karşı çıkmışlar, imanlarını haykırmışlardır.

Aynı zamanda sultana yakın kişilerden olan bu gençlerin bu tavırlarının cezası her türlü işkenceye uğramaktı. Ama onlar bunu bildikleri halde Allah Teâlâ’ya yakın olmalarının verdiği güç ile Hakk’ı ve hakikati söylediler. Allah Teâlâ onları, “Şüphesiz onlar Rableri’ne iman eden gençlerdi, biz de onların hidayetlerini artırdık” (Kehf 13) buyurarak tarif etmiştir.

Hz. İbrahim aleyhisselâm, Allah Teâlâ’ya olan yakınlığı sayesinde kavmi içinde tek başına olmasına rağmen imanı ve tevhidi anlatmak için tüm insanlığı karşısına aldı. Onların baskı, tehdit ve yıldırmalarına aldırış etmedi. Sonunda herkese ibret olun diye içine attıkları devasa ateş onu yakmadı, serin ve selamet oldu.

Hz. Davud aleyhisselâm Allah Teâlâ’yı çok zikrederdi. Dağlar taşlar da onun zikrine iştirak ederdi. İbadete düşkünlüğü ve zikriyle Allah Teâlâ’ya özel yakınlığı vardı. Bedeni cılız olmasına rağmen zamanın zalim hükümdarı Câlut ile savaştı ve onu öldürdü. O Câlut ki kimse onu yenemiyor, herkes ondan korkuyor, kimse karşısına çıkamıyordu. Ancak Hz. Davud aleyhisselâm Allah Teâlâ’ya yakınlığının verdiği kuvvetle onu mağlup etti.

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem hicret esnasında yakın dostu Hz. Ebû Bekir radıyallahu anhu ile birlikte Sevr mağarasında iken arkadaşına bu yakınlığı hatırlattı. Hz. Ebû Bekir radıyallahu anhu, mağaranın kapısına kadar dayanan müşriklerin kendilerini görüp Allah Resûlü sallallahu aleyhi veselleme zarar vereceklerinden endişelendi. O zaman Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, “Korkma, Allah bizimle beraberdir” (Tevbe 40) buyurarak onun teskin etti. Allah Teâlâ’nın yakınlığını hatırlattı.

Allah Teâlâ’ya yakınlık, O’nunla beraber olmak öyle büyük bir nimettir ki her zorluk bu sayede kolay olur, her yalnızlık onunla vuslat olur.

Sahabiler Bedir Savaşı’nda sayıca çok az, teçhizatları da zayıftı. Ancak Allah Teâlâ’ya yakınlıkları vardı. Yüce Allah onlara meleklerle yardım etti. Hendek Gazvesi’nde de düşmanın düzeni, birlikleri, çadırları yerle bir oldu.

Şehitler de Allah Teâlâ yolunda canını teslim ettiğinde ilâhî yakınlık sebebiyle öyle büyük bir üstünlük elde etmişlerdir ki Kur’an’ı Kerim’de onlar hakkında “onlara ölü demeyin” buyurulmuştur.

Allah dostları bu yakınlık sayesinde Kur’an’da methedilmiş ve müminler tarafından da çok sevilmiştir. Zira Allah Teâlâ bir kulunu sevdiğinde Hz. Cebrail aleyhisselâmı çağırır, o kulu sevdiğini bildirir ve onu sen de sev, der. Hz. Cebrail aleyhisselâm onu sevdikten sonra bu sefer gökteki melekler de onu sever. Akabinde yeryüzündekiler de Allah’a yakın kişiyi severler. (Bkz: Buhârî, 7485)

Hac ve umre maksadıyla kutsal beldelere gidenler, Kâbe’ye ulaştığında Beytullah’ın havasını solur, Allah Teâlâ’ya yaklaşır. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Ravzası’na vardığında ise O’nun muhabbeti kalbini doldurur ve yakınlığı hisseder.

Tevbe ederek günahlarından, isyanlarından pişman olmak ve bir daha yapmamaya niyet etmek, yanlışlara bir daha dönmeme kararlılığını ortaya koymak da Allah Teâlâ’ya bir yakınlıktır. O tevbe edenleri sever.

İlâhî yakınlığı engelleyen şeylerin başında ise dünya sevgisi gelir. Bu sevgi kişiyi dünyaya yakınlaştırır, Allah Teâlâ’dan uzaklaştırır. Dünya ise fânidir. Ancak geçici bir menfaat sağlar, o da kısa sürede geride kalır.

Özellikle içinde bulunduğumuz mübarek zaman dilimlerini Yüce Allah’a yaklaşmak için fırsat bilmelidir. Bu zaman dilimlerinde ilâhî yakınlık çabaları daha kolay ve hızlı netice verir.

Allah’a ve Resûlü’ne yakın olmaya, bu yakınlığı bozacak şeylerden ise uzak durmaya Rabbimiz bizi muvaffak eylesin. Tevfik ve inayeti ile… 

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy