Muharrem Ayı ve Aşûre Günü
Hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem ayının ismi, “haram kılınan, yasak edilen, kutsal sayılan, saygı duyulan” anlamlarına gelir.
İslâm’dan önce bu aya “Saferü’l-Evvel” denilirdi. Araplar yılın ilk altı ayını her iki aya bir isim vermek suretiyle safer, rebî‘ ve cumâda diye adlandırır, bunları birbirinden ayırmak için de birincisine “evvel”, ikincisine “âhir” veya “sânî” sıfatlarını eklerlerdi. Birinci Safer haram aylardan olduğu için “Saferü’l-Muharrem” şeklinde anılırdı. Önceleri sıfat olarak kullanılan muharrem kelimesi, İslâmî dönemde veya İslâm’dan evvel bu ayın özel adı oldu, ikinci safere de yalnız Safer denildi.
Kur’an-ı Kerim’de “muharrem” kelimesi ay ismi olarak zikredilir. Bu ayda savaşın haram olduğu ve saygının gösterilmesi emredilir. Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem de haram ayları; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb olarak açıklamış ve Muharremi “Allah’ın Ayı” olarak nitelendirip Ramazandan sonraki en faziletli orucun bu ayda olduğunu beyan buyurmuştur.
(Müslim, Sıyâm 202)
Muharrem ayının onuncu gününe “Aşûre” denildi. Öteden beri Kureyş müşrikleri de aşûre gününe saygı gösterirler, oruçla geçirirlerdi. Bu günde Kâbe’ye örtü örterlerdi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem de peygamberlikten önce bu günü oruçla geçirirdi. Medine’ye hicretinden sonra birkaç defa bu günde oruç tuttu, Müslümanlardan da tutmalarını istedi. “Aşûre günü peygamberlerin oruç tuttukları bir gündür. Siz de o gün oruç tutunuz” buyurdu.
İbn Abbas radıyallahu anh şöyle nakletmiştir:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Medine’ye gelince Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuklarını gördü ve onlara;
– Bu tuttuğunuz oruç nedir, diye sordu. Dediler ki:
– Bu hayırlı bir gündür. Allah o günde Firavun’u ve adamlarını suda boğdu, İsrailoğulları’nı düşmanlarından kurtardı. Musa aleyhisselâm da (şükür ifadesi olarak) o gün oruç tuttu. Biz de Allah’a şükretmek için bu orucu tutuyoruz, dediler. Bunun üzerine;
– Ben Musa’ya sizden daha yakınım, buyurarak o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını söyledi. (Buhârî, Savm 69, Enbiyâ 22)
Ancak, Ramazan orucunun farz kılınmasıyla bu orucu isteğe bırakmış, ayrıca Muharremin sadece onunda değil, Yahudilere muhalefet için bir gün öncesine ya da sonrasına bir günlük oruç daha eklenerek tutulmasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm 69)
Allah Resûlü aleyhissalâtu vesselâm, Aşûre günü oruç tutmayı teşvik ederek şöyle buyurmuştur: “Aşûre günü orucunun bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizî, Savm 48)
Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
“Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Allah’a izafetle (Allah’ın ayı denilerek) şereflendirilen Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin kılınan namazdır.” (Müslim, Sıyâm 202)
Aşûre Gününde Meydana Gelen Hadiseler
Nakledildiğine göre, tarihte Aşûre gününe denk gelen pek çok hadise olmuştur. Bunlardan bazıları peygamberlerin başından geçmiştir. Bu sebeple bazı ârifler, bu güne “on” anlamına gelen “Aşûre” denilmesinin, Allah Teâlâ’nın bugünde on peygamberine bazı ihsanlarda bulunmasından kaynaklandığını söylemişlerdir.
Bugünde meydana gelen bazı hadiseler şöyledir:
• Hz. Âdem aleyhisselâm’ın tevbesi bu günde kabul olunmuştur.
• Hz. İdris aleyhisselâm’ın göğe çıkarılması bu günde vuku bulmuştur.
• Hz. Nuh aleyhisselâm’ın gemisi bu günde karaya oturmuş, Nuh aleyhisselâm da şükür için o gün oruç tutmuştur.
• Hz. İbrahim aleyhisselâm Aşûre gününde doğmuş, kendisine bugünde “Halîlullah” sıfatı verilmiş ve bu günde Nemrut’un ateşinden kurtulmuştur.
• Hz. Yakub aleyhisselâm’ın gözleri bu günde açılmıştır.
• Hz. Yusuf aleyhisselâm bu gün kuyudan çıkartılmış, yine bu günde zindandan kurtulmuştur.
• Hz. Eyüp aleyhisselâm tutulduğu hastalıktan bu günde sıhhat bulmuştur.
• Hz. Yunus aleyhisselâm balığın karnından bu gün çıkartılmıştır.
• Hz. Süleyman aleyhisselâm’a saltanat bu günde verilmiştir.
• Hz. İsa aleyhisselâm bu günde doğmuş ve yine bu günde göklere çıkarılmıştır.
(Taberânî, el-Mu‘cemü’l- Kebîr, 5538;
el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5132)