Aramak

Ayın Kelimesi: Garip

Dilimizde “garip, garip-gurabâ, gurbet, gurbetçi” gibi çokça kullandığımız kelimeler, Arapça “garb” kökünden türemiş ve dilimizde işlene işlene çok yaygın kullanılır olmuştur. Aslında “batmak, uzaklaşmak” manasında olan kelime, mecazen kimsesizlik manasında kullanılagelmiştir. Bu kelimenin kullanılan şekilleri ve manaları da şöyledir:

  • Garip: 1. Kimsesiz, zavallı, bîçâre kimse. 2. Gurbet ellerde kalmış, kendi memleketinden ayrılmış, bulunduğu yerde yabancı olan kimse, yabancı. 3. Kolay anlaşılamayan, gizli tarafları bulunan, anlaşılmaz (şey), sırlı. 4. İçe dokunan, dokunaklı, müessir. 5. Yadırganan, şaşırtıcı, değişik, tuhaf (şey), acayip. 6. Hadis ilminde, rivâyet tabakalarından herhangi birindeki râvîsi tek şahıs olan hadise verilen isim. 7. Tasavvufta, asıl vatanından ayrılıp bu dünyaya geldiği için kendini gurbette sayan Hak âşığı derviş.
  • Garipleşmek: Garip bir durum almak, acâyipleşmek, tuhaflaşmak.
  • Gariplik: 1. Garip olma durumu, kimsesizlik, zavallılık, bîçârelik. 2. Gurbet elde olma durumu, yabancılık. 3. Dokunaklılık, içe dokunma hâli. 4. Alışılmamış, yadırganacak durumda olma, tuhaflık, acâyiplik, garâbet.
  • Garipsemek: 1. Garip bulmak, alışılmışın dışında bulup yadırgamak. 2. Halk ağzında, kendini bulunduğu yerde yabancı ve garip hissedip hüzünlenmek.
  • Gurbet: 1. Yabancı memleket, yad el. 2. Memleketinden uzak olma, vatanından ayrı yaşama hâlinin verdiği duygu, gariplik, yabancılık. 3. Tasavvufta, asıl vatan olan ruhlar âlemine göre bu dünya ve bu dünyada bulunma durumu.
  • Garp: 1. Dört ana yönden güneşin battığı yön, batı, mağrip. Karşıtı: Şark. 2. Bulunulan yere göre bu yöne düşen yer veya ülkeler. 3. Avrupa: “Garp medeniyetinin demir köprüsünden geçememişti” (Ahmet Hâşim). 4. Mısır dışındaki Kuzey Afrika ülkeleri, mağrip.
  • Garbî: Garba ait olan, garpla ilgili, batı tarafında bulunan. Karşıtı: Şarkî.
  • Gurbetlik: Halk ağzında; gurbet, ayrılık
  • Gurbetçi: Çalışmak için gurbete çıkmış olan kimse ve özellikle Avrupa ve Almanya’da çalışan işçi.
  • Gurbetzede: Yurdundan ayrı olan, memleket hasreti çeken, gurbete düşmüş kimse.
  • Gureba: 1. Garipler, kimsesizler, memleketinden uzakta olan yoksul kimseler. 2. Osmanlı ordusunda kapıkulu süvarisini teşkil eden altı bölükten ikisi.
  • Gurup: 1. (Gök cisimleri için) Batı yönünde ufuk çizgisinin altına geçerek görünmez olma, batma. 2. Güneşin batması, gün batımı. 3. Mecazen yavaş yavaş son bulma, kaybolup yok olma.
  • Mağrip: 1. Güneşin battığı yön, batı, garp. Karşıtı: Maşrık. 2. Batıda bulunan memleketler, batı ülkeleri. 3. Güneşin battığı zaman, gurup vakti, akşam: “Salâtü’l-mağrib: Akşam namazı.”
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy